Dündar'ın 'büyük birader' hikayesine inanalım mı?

Bu "Büyük Birader" öyküsüne inanıp inanmamakta serbestsiniz, ama inanmıyorsanız bile, Türkiye'de hangi koşullarda, ne tür korkularla yazı yazıldığını varın hesap edin.

GAZETECİLER.COM - Milliyet yazarı Can Dündar, okuyanlara  "yok artık" dedirtecek "Büyük Birader" hikayesini köşesine taşıdı.

Eee-devlet fazla oldun! başlıklı bir yazı kaleme alan Dündar bir gazeteci arkadaşının anlattığı hikayeyi bakın nasıl okurlarıyla paylaştı:

"Bir gazeteci arkadaşım, yeni bir "e-devlet uygulaması"nı anlattı:
Polisteki cemaat yapılanmasına dair bir kitap yazıyormuş. Konu hassas olduğu için içeriğinden kimseye söz etmiyormuş.
Bir gün polisteki bir tanıdığı arayıp "Sakıncalı şeyler yazıyorsun" demiş.
Dehşete kapılmış gazeteci...
"Ne yazıyormuşum" diye sormuş.
Telefondaki kitabı anlatmaya başlamış.
"Ama... Nerden biliyorsunuz" diye kekelemiş bizimki...
"İnternete bağlı olduğun sürece bilgisayarına girip yazdıklarını görebiliyorlar" diye izah etmiş arayan.
Sonra da "Dikkatli ol, seni alacaklar" diye fısıldamış.
Gazeteci hemen pılı pırtıyı toplayıp yurtdışına çıkmış. Kitaba orada devam etmiş. Bir süre sonra aynı kişi yine aramış:
"Ben sana sakıncalı şeyler yazıyorsun demedim mi?"
Arkadaşım "Yok artık" demiş, ama karşısındakinin izahatı basitmiş:
"Hala internete bağlı bir bilgisayardan yazıyorsun. Yurtiçi, yurtdışı ne fark eder?"
* * *
Bu "Büyük Birader" öyküsüne inanıp inanmamakta serbestsiniz, ama inanmıyorsanız bile, Türkiye'de hangi koşullarda, ne tür korkularla yazı yazıldığını varın hesap edin.
Lafı, Oda TV davasına getireceğim:

(...) Geçen haftaki duruşmada rapora rağmen "Kuvvetli suç şüphesi devam ediyor" denilerek tahliye talepleri reddedildi.
Yarın sabah yeni bir duruşma var.
Gazeteciler bu gece sabaha kadar adliye önünde olacak.
Bu kez meslektaşlarını alıp dönmek için...

(Not: Bir yazıyı daha telefon almadan bitirdik şükür... İnşallah önden okuyanlar beğenmiştir.)