Dumanlı onu fark etmedi...
Günahına girmek istemem ama belki de Dumanlı kendisinin köşe vermediği bu genç adamın bir başka medya gurubunda köşesi olmasını içine sindirememişti…
ADNAN BERK OKAN
Eskiler, “Allah yapacaksa kulunun işini, mermere geçirir çürük dişini; Allah bozacaksa kulunun işini, muhallebi yerken kırar altın dişini” demişler…
Benzeri bir başka atasözü ise şöyle der:
“Kısmetse gelir Hint’ten Yemen’den, kısmet değilse ne gelir elden?”
Tabii ki Ayet’te de buyrulduğu gibi “Allah istemezse yaprak düşmezmiş”…
Ama…
Bu, her şeyi Allah’tan beklememiz gerektiği anlamına gelmez…
Veysel gibi...
İnsan hayatı, “ölüm” isimli herkesin mutlak buluştuğu eve giden bir tren yoludur…
Fakat…
O tren yolunu oluşturan raylar zaman zaman makaslarla yön değiştirir…
Allah tren yolunu yapıp makas değiştirme işini insanın kendisine bırakmıştır…
Yani…
Doğumla ölüm arasındaki o uzun ince yolda Veysel gibi gidilirken gece gündüz; ne zaman makas değiştirileceğinin tercihi insana verilmiştir…
Gelin görün ki;
bu tercihimizi de tek başımıza kullanma hakkımız yok gibidir…
Çoğu kere başkaları müdahale ediyor ne zaman ve nerede makas değiştireceğimize…
Ve…
Niyetleri halis ise doğru yolda tehlikesizce ilerliyoruz…
Niyetler kötüyse bin bir meşakkatle; kafamız gözümüz yarılarak gidiyoruz bir meçhule doğru…
Çok mu uzattım?..
Peki efendim o halde kesip ana konuya giriyorum…
Mesleki başarı tramplen değil ki...
Türkiye medyasında gazetecilerin kaderi kendi ellerine teslim edilmez…
Çünkü…
Türkiye medyasının trampleni mesleki başarı değildir…
İyi yerlere gelebilmeniz için önce, yukarıda konuşlanmış birilerinin gözüne gireceksiniz…
Zaman zaman kişilik ve kimliğinizden taviz vereceksiniz…
Aksi halde tramplene çıkmanız bile çok zor…
Aman ha!..
Bunları, “medyamızın yöneticileri kötü niyetlidir” diyebilmek için yazmıyorum…
Ama bu yazdıklarım da bir realite…
Dumanlı onu fark etmedi
Bugün size üstün mesleki başarılarına rağmen görmezden gelinen bir meslektaşımızdan Ömer Şahin’den söz edeceğim…
Uzun yıllar ZAMAN’da çalıştı…
Yani adaletinden ve mesleki vicdanından asla şüphe etmediğim, son yılların “en başarılı” ve “vizyonu en geniş” genel yayın yönetmenlerinden biri olan Ekrem Dumanlı’nın yönettiği ZAMAN’da muhabirlik yaptı…
Öyle ki özel ve asla yalanlanmayan haberleriyle hep dikkat çekti…
Ama…
Buna rağmen ya Dumanlı onu fark etmedi…
Ya da birileri Dumanlı onu fark etmesin diye bayağı bir çaba harcadı…
Sadece ZAMAN’daki başarılı muhabirliği değil;
Kanal A ekranlarında Çarşamba günleri saat 21.30’dan itibaren yayına başlayan “Görüş Farkı” ilginç konukları ağırlayıp onlara hepimizin merak ettiği soruları sorarak bilgilenmemizi sağladığı;
siyasi haber meraklılarının da kaçırmadan izlediği bir program…
Özışık’tan affını istedi
Bir ara Hadi Özışık’ın Ömer Şahin’e internethaber’de yazması için teklif yaptığını biliyorum…
Çok sevinmişti Ömer…
Dumanlı’dan izin alıp yazacaktı da…
Hatta aklımda kaldığı kadarıyla baştan izin de aldı(!)…
Ama sonra ne olduysa oldu Özışık’tan affını istedi…
Olmadı yani…
Günahına girmek istemem ama belki de Dumanlı kendisinin köşe vermediği bu genç adamın bir başka medya gurubunda köşesi olmasını içine sindirememişti…
Ve derken;
Ömer Şahin’in muhallebi yerken kırılan altın dişi tam çürümek üzereyken bu defa mermere geçiverdi…
Pırıl pırıl parlıyor
O şimdi Radikal’de yazıyor…
Önce; Numan Kurtulmuş ve Süleyman Soylu’ya Ak Parti saflarında siyaset yapmalarının teklif edildiği haberiyle gündem oluşturdu…
Sonra da gitti Silivri cezaevine; tutuklu CHP milletvekili Mustafa Balbay’la görüştü…
Yani…
Ekrem Dumanlı tarafından (belki de bilindiği halde) üzerindeki toz alınmadığı için parlamayan mücevher; Eyüp Can’ın küçücük bir nefes atıp üflemesi ve üzerini kaplayan tozun uçuşmasıyla ortaya çıktı…
Şimdi; pırıl pırıl parlıyor…
Sevgili Ömer;
içimizde olduğun halde seni fark edemeyenler adına senden özür diliyor ve “hoş geldin” diyorum…
adnanberkokan@gmail.com