Duayen gazetecilerle basın özgürlüğü konuşuldu
Moderatörlüğünü gazeteci Necdet Saraç’ın üstlendiği Dünya Basın Özgürlüğü Günü özel yayınında, usta gazeteciler buluştu. Programın ev sahipliğini, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç yaptı.
Türkiye’nin duayen gazetecileri, basın özgürlüğünü konuştu.
Maltepe Belediyesi, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde görüşleri geniş bir yelpazeye yayılan gazetecileri dijital ortamda bir araya getirdi. Moderatörlüğünü gazeteci Necdet Saraç’ın yaptığı ve bir ilk olma özelliği taşıyan programa gazeteci Fikret Bila, Barış Yarkadaş, Deniz Zeyrek, Saygı Öztürk, Mahmut Övür, Akif Beki, Hadi Özışık, Ersoy Dede, Yazgülü Aldoğan, Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül ile Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç katıldı.
“BUGÜNÜ PAS GEÇEMEZDİK”
Kendisi de aynı zamanda gazeteci olan Maltepe Belediye Başkanı Ali
Kılıç, şunları söyledi: “Yaşanan salgın nedeniyle, yaklaşık bir
aydır kültür sanat çalışmalarımızı dijital ortamdan halkımıza
ulaştırmaya çalışıyoruz. Evlerinde kalmak zorunda olan
vatandaşlarımıza ulaşarak, bir nebze olsun can sıkıntılarına ilaç
olmak istiyoruz. Korona sürecinde daha da belirginleşen, tüm
dünyada basın ihlalleri ve baskıları gündemdeyken, uzun yıllar bu
mesleğin içinde bulunan biri olarak bugünü pas geçemezdik. Yerel
bir makam olarak biz de basınla içli dışlıyız. Hem gazeteci
kimliğim, hem de yerel yönetici yönümle buradayım bugün. İstedik
ki; nerede yazdığına bakmaksızın farklı gazetecilerimiz Maltepe
ekranında bir araya gelsinler, basının sıkıntıları ve geleceğiyle
ilgili konuşalım.”
“180 ÜLKE İÇİNDE SIRAMIZ 154”
Yaklaşık iki saat 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü özel
programına ikişerli gruplar halinde sırayla bağlanan gazetecilerin
dikkat çektiği detayların ilki, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF)
tarafından hazırlanan 2020 yılı basın özgürlüğü endeksinde
Türkiye’nin 180 ülke arasında 154'üncü sırada yer alması oldu.
"OTO SANSÜR UYGULANIYOR"
Basın özgürlüğü açısından geri gidişin farkında olduklarını
belirten gazeteci Saygı Öztürk, “Basın özgürlüğü halk adına
kullanılan bir yetkidir. Gerçeklerden koparılınca, gerçekleri
söyleyenler de dışlanıyor. Bir yazı yazdığımız zaman
meslektaşlarımızdan ağır eleştiriler alıyoruz. Hedef haline
getiriyorlar. Son dönemlerde yargıyla terbiye ediliyoruz. Yoğun bir
biçimde oto sansür uygulanıyor. Bu haberi yazarsam başım belaya
girer, en iyisi hiç yazmayayım yaklaşımı hakim” dedi. Basın
özgürlüğü kapsamındaki meselelerin özünün ayrımcılık ve
kapsayıcılık meselesi olduğunu ifade eden gazeteci Akif Beki de,
“Çoğulculuk gözettiğiniz için moderatörümüz Necdet Saraç ve Ali
Başkanı kutlarım. Özgürlüğü sadece kendi gibi olanlara tanımak
ayrımcılıktır. Farklılıklar yoksa özgürlüklerin de anlamı yoktur.
Türkiye ne kadar demokratikse basın o kadar özgürdür. Bugün
yaptığınız şey doğru bir örnek. Umarım diğer belediyelere de örnek
teşkil eder” diye konuştu.
“TATLI DİLLE BİRBİRİMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ”
Yayının bir diğer konuğu gazeteci Hadi Özışık ise kendi
politikasını yürüten, kendi istediği lideri destekleyen muhalif
yayınlar gibi hükümete yakın ve kendine özgü bir yayın yapan basın
organları olduğunu hatırlatarak, “Türkiye’de kutuplaşma yok değil.
Baskı varsa her mahalleye var. Önümüzdeki günlerde özellikle
korona, bizi ne olursa olsun eve tıktı. Birbirimizi boğazlamak
yerine anlamamız gerekiyor. Zehirli dil yerine tatlı dille
birbirimize sahip çıkmalıyız” dedi. Gazeteci Mahmut Övür, batıdaki
kartellerin, istihbarat örgütlerinin yönettiği medyanın yanında
kendi medyamızın haline oturup şükredilmesi gerektiğinin altını
çizerek, “Kutuplaşmanın had safhada olduğu dönemden geldik, geriye
dönüp bakınca insafsızlık yapmamak gerekir. Medyada mevzuat
açısından hiçbir sıkıntı yok ama uygulamada var. Terörün, FETÖ’nün
olduğu bir ülkede katı kurallar olması da doğaldır” şeklinde
konuştu.
“SİYASETÇİLER ELEŞTİRİLMEKTEN, DENETLENMEKTEN
KORKMASINLAR”
Sözlerine teşekkür ederek başlayan gazeteci Barış Yarkadaş,
“Maltepe’nin başarılı başkanı Ali Kılıç’a teşekkür ediyorum. Eski
bir gazeteci olarak gazetecilerin halinden anlar. Ali ağabey,
önümüzdeki Anneler Günü ve 19 Mayıs gibi önemli günlerde yine başı
çekecektir diye düşünüyorum” dedi. Geçtiğimiz nisan ayı içinde bir
gazetecinin tutuklandığını, 3 gazetecinin gözaltına alındığını, 3
gazeteci hakkında suç duyuru olduğunu, 8 gazetecinin ifade
verdiğini, 5 gazeteciye soruşturma açıldığını, 11 gazeteciye dava
açıldığını, 4 gazeteciye para cezası kesildiğini, bir gazeteciye
silahlı saldırı düzenlendiğini ve 4 gazeteye para cezası kesilip, 2
haber programına da durdurma cezası verildiğini kaydeden Yarkadaş,
“İktidarı eleştirmek bir suç olarak görülüyor. Böyle bir günde,
insanların kendileriyle hesaplaştığı bir dönemde önemli bir
platform yarattınız. Siyasetçiler eleştirilmekten, denetlenmekten
korkmasınlar” çağrısında bulundu.
Başarılı gazetecilik hayatının ardından yerel yöneticiliğe geçen Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül de, gazeteciliğin her zaman tehlikeli ve iktidarlar tarafından denetlenebilir olduğunu hatırlatarak, “Sadece haber yazdıkları, işlerini yaptıkları için gazeteciler hapiste; yargılananlar, hapse girme tehlikesinde olanlar var. 3 Mayıs bizim hepimiz bakımından sıkıntılı bir gün. Cezaevinde arkadaşlarımız varken nasıl halimize şükredelim; suç işleme muafiyeti kimsenin yok elbette ama haber yazdığı için hapse atılır mı? Haberi okuyup okumama, inanıp inanmama halka kalmıştır, haber yargı için yapılmaz. Bu salgın varken, infaz yasası çıkmışken üstelik, düşünce suçlusu insanların hapiste olması başlı başına bir konu” dedi.
“BİREYSEL GİRİŞİMLERLE GAZETECİLİK YAPANLAR VAR”
Telefonla yayına katılan Fikret Bila, laik cumhuriyeti kurarak
devrim gerçekleştiren Türkiye için, 154. sırada olmanın
yakışmadığını ifade ederek, "Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerle
kurduğu Türkiye’ye yakışan bir sıralama değil. Bugün itibariyle
denetim işlemi yok, halkı aydınlatma işi yok, özgür basından
bahsetmemiz çok zor. Medya siyasal güce bağlı olarak sermaye
değişikliğine gitti, iktidar aparatı haline geldi. Bireysel
girişimlerle gazetecilik yapmaya devam ediyor arkadaşlarımız, emek
yoğun bir mücadeleyle gazetecilik yapmaya devam ediyorlar. Bu
mücadeleyi sürdüren arkadaşlarımı kutluyorum. Küçük ama etkili
gazetecilikler önem kazanacak, internet medyası büyüyerek devam
edecek” diye konuştu.
“GAZETE PATRONU HOLDİNG SAHİBİYSE ÖZGÜRLÜKTEN BAHSEDEMEYİZ”
Gazeteci Deniz Zeyrek, “Gazetecilikte devletle sorun hiçbir zaman
bitmedi ama asıl sorunumuz, gazete sahiplerinin başka işler yapıyor
olmasıdır. Bir gazete patronu büyük holding sahibiyse,
gazetecilikte özgürlükten bahsedemiyorsunuz. Ben cumhurbaşkanlığı
faaliyetlerini takip edemiyorum, akreditasyon denen bir uygulama
var. Karar vericilerle gazeteciler arasında görüş ayrılığı olunca,
bu tür şeyler ortaya çıkıyor. Bir bilgiye ihtiyacın oluyor, muhatap
bulamıyorsun. Sağlık bakanının toplantılarına internet medyası
dahil herkes katılıyor, bir tane terbiyesizlik yaşanmadı. Eğer bir
gazeteci işini yaparken kendini özgür hissediyorsa, orada basın
özgürlüğü vardır” şeklinde konuştu.
Gazeteci Ersoy Dede, basın özgürlüğü meselesinin sadece bugünün ve sadece Türkiye’nin meselesi olmadığına dikkat çekti. Dede, “Herkes durduğu yerden nasıl görüyorsa onu anlatıyor. Herkes kendi dünyasında kim sansüre uğruyorsa onu gördü. Her gazetecinin, her bakkal gibi, her doktor gibi bir fikri var, herkesin bir dünya görüşü var” dedi.
“KORONA DEĞİL, KUTUPLAŞMA HASTA EDECEK”
Programın son konuğu gazeteci Yazgülü Aldoğan da, basın özgürlüğü
ödülünü kendisinin de yazdığı gazete olan Cumhuriyet’e verilmesinin
nedenini, yazılan her haberin savcının önüne gidiyor olmasından,
gazetecilerin yaptıkları haberler için ifade çağrılmasından
kaynakladığına değindi. Aldoğan, “Bu korona günlerinde, salgınla
baş etmekten çok bu kadar tehlike varken, ortamı gerip kutuplaşmayı
arttırmak isteyenlere daha çok sinir oluyorum. Sağlığımı
kaybedersem bundan kaybedeceğim.” diye konuştu.