'Dostum Murat Belge beni çok şaşırttı'
68 hareketinin önemli isimlerinden biri olan Tarık Ali "dostum" dediği Murat Belge'nin iktidara yakın tavrına ise şaşırmış durumda.
68 hareketinin önemli isimlerinden biri olan Tarık Ali "dostum" dediği Murat Belge'nin iktidara yakın tavrına ise şaşırmış durumda.
ANF'ye konuşan Tarık Ali, şu anda Türkiye'de olanlar bir park için mücadeleye indirgenip, basitleştirilecek türden değil. Olanlar, ülke çapında Erdoğan şahsına, diktatoryal kişiliğine ve partisinin politikasına isyandır" dedi.
DOSTUM MURAT BELGE BENİ ÇOK ŞAŞIRTTI
*Gramsci'den bugüne aydının, entelektüelin tanımında ne gibi bir değişim oldu? Neoliberalizmin aydınlar üzerinde olumsuz bir etkisi oldu düşünüyor musunuz, aydınlar korkaklaştı mı?
-Bunun sebebi tek başına neoliberalizmin değil, 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin çöküşü ve kapitalizme bir alternatif modelinin olmaması da etkili oldu tabi. Aydınlar için Sovyetler Birliği'nin çöküşü kitleler üzerinde hiçbir alternatif yok hissi yarattı. Bakın 'her şey artık bitti'. Bunun üzerine aydınlar çok demoralize oldu, hatta bazıları gemi atladı ve taraf değiştirdi. Türkiye'de dahil olmak üzere, dünyanın her ülkesinde daha evvel aşırı sol da olanlar yeni düzenin bir parçası oldu.
Beni gerçekten şaşırtan ise eski bir dostum olan Murat Belge'nin, -ki Kürt sorunu konusunda da iyi bir konumu vardı- Erdoğan'ın 63 akil adamlardan biri olması. Kendisi Yeşiller Partisi'nin bir parçası ve Erdoğan'ın yeşil harekette yaptıkları ortada. Murat sadece bir örnek ve maalesef aydınlar içinde sağa yönelen birçok kişi var. Siyasi partilerin çerçevesi dışında olan aydınlar ise bir hava damarı gibidir. Gramsci'nin de savunduğu gibi organik aydınlar olabilmeleri için uzun vadeli hareketin bir parçası olmalıdırlar. Birey olarak hareket eden aydınlarsa sadece kendilerini düşünürler, bencil olurlar, ödül kazanmak ve burjuva tarafından takdir edilmek isterler vb. Günümüzde olan da budur, Gramsci'nin kendi ülkesinde olanlara bakarsak sosyalizm fikrinin İtalyan Komünist Partisi'nin halefleri tarafından imha ediliyor. Bu kötü bir durum ve bunu kırmak için bizlerin yeni kuruluşlar ve yeni fikirler oluşturmamız gerekiyor.
*Yapacak başka bir şey var mı?
-Evet, neden mezarlarımıza inandığımız her şeyi satmış olarak gidelim ki? Özelikle dünyanın bazı yönleriyle 60'lar ve 70'lerde olduğundan daha kötü olduğu gözönüne alınınca... Bence muhalefet olmayan bir dünyada yaşamak baskıya karşı olan bir dünyada yaşamaktan çok daha kötüdür.
GEZİ PARKI MEDYA TANIMININ DEĞİŞMESİNDE ÖNCÜ OLDU
*CNN tarafından yapılan bir ankete göre 10 Amerikalıdan 4'ü 'terörle mücadele' cabaları için temel insan haklarını vazgeçmeye hazırmış. Bu sonuç hakkında ne düşünüyorsunuz?
-Ben bu tarz anketleri ne kadar ciddiye almalıyız bilmiyorum, ama doğruluk payı olabilir. Söyleyebileceğim tek şey var o da Allahtan 10 Amerikalıdan 4'ü ve 10 Amerikalıdan 6'sı falan değil, daha yüksek de olabilirdi! Amerikan nüfusu dünyanın en kötü eğitimli nüfusudur. Medyaları çok monolitik. Eğer ana akım Amerikan televizyonlarına bakarsanız, eleştiri ikili parti sistemin dışına geçemez ve her iki taraf hemen hemen aynı şekilde işlediği için bu tek bir parti devletiyle eşdeğerdir. Fakat en kötü Amerikan televizyonu bile, FOX ve CNN gibi Türkiye'nin yaptığı gibi gerçekleşen büyük olayları göstermemezlik yapamaz. Bu söz konusu bile olamaz. Şimdi devletin medya sansürü bitti mi bilmiyorum ama bundan iki hafta önce Türk televizyonları olan biteni vermektense yemek programı ve penguen belgeseli yayınlıyordu. Gerekçeleri ise alternatif medya ağları veriyordu ve bu şekilde insanlar, buna Avrupa basını ve Amerikan basını da dahil, öğrenmiş oldu. Tabi Twıtter gibi sosyal medya araçlarının katkılarını gözardı etmek lazım. Gezi Parkı direnişi bu bakımdan, medya tanımı değişiminin de öncüsü de oldu. Dolayısıyla kapitalizmin bu baskısı altında demokrasi sadece bir hayaldir.
Tarık Ali röportajının tamamını okuyabilirsiniz.