Dostum, kapat artık şu dükkánı!
Doğan Grubu Konseyi'ne dönen 'Basın Konseyi' için Kekeç artık kapatın dedi. Ancak Oktay Ekşi'yi övmeden de geçmedi!...
Star yazarı Ahmet Kekeç Zaman gazetesinin de ayrılmasıyla sadece Doğan Grubu'na bağlı gazetelerin kaldığı Basın Konseyi için kapatın artık dedi. Kekeç Oktay Ekşi'nin yazdıkalrından farklı bir insan olduğunu da söyledi....
(...) Bir zamanlar, 'Basın Konseyi' adı verilen
illegal kuruluştan adresime beyaz zarflar içinde
birtakım káğıtlar gelirdi.
Devlet sarı zarf gönderirdi. Ki, hepsi mahkeme celbiydi. Böyle
böyle 100'ü aşkın 'sarı zarf' biriktirdim.
Geleceğe bırakacağım en 'şerefli miras' olarak mahfuz
tutuyorum.
Basın Konseyi'nin gönderdiği beyaz zarflar da bir tür
mahkeme celbiydi.
Hangi yetkiyle ve ne sıfatla mahkeme konumunu elde ettiğini
bilemediğim bu kuruluş 'savunmamı' talep
ederdi.
Önceleri çok ciddiye almazdım. Hatta, gelen varakayı okumadan
yırtıp atardım. Ben ciddiye almadıkça, onlar 'ısrarlı zarf
sevkiyatını' sürdürdüler.
Hatta, kafalarına göre yargılama yapıp 'kınama',
'ayıplama' cezaları filan kestiler.
Sonunda tepem attı ve dedim ki, 'Bana bakın muhteremler.
Sizi tanımıyorum. Bir daha adresime káğıt gönderip savunmamı talep
ederseniz, yargı kurumlarından rol çalan illegal kuruluşunuz ve
başkanlık görevini yürüten zat hakkında ceza davası açacağım, ona
göre...'
Basın Konseyi'yle zaten başlamayan ilişkimiz, bu olaydan sonra
tamamen sona erdi. Ne beyaz zarf yolladılar, ne de savunmamı talep
ettiler.
Daha sonra bu kuruluşun 'değişmez, değiştirilemez, kıyamete kadar
değiştirilmesi teklif dahi edilemez' başkanı, muhterem
Oktay Ekşi'yle tanıştım.
Hatta ahbap olduk.
Hatta oturup yemek yedik, sohbet koyulttuk
filan...
Hakkını teslim etmek lazım: Oktay Bey dünya tatlısı bir
adam.. Anlayışlı, sevecen, rikkat sahibi...
Dışarıdaki imajına, hele yazılarında ortaya çıkan, daha doğrusu
ortaya çıkmasına izin verdiği 'Oktay Ekşi heyulası'na hiç
benzemiyor. Hem sözü sohbeti yerinde, hem dinlemesini
biliyor...
İnsanın, 'Madem böylesiniz... Nedir o yazılardaki kaleminden kan
damlayan; üstelik birçok şeyi ters anlamaya, birçok şeyi manipüle
etmeye hazır ve başkalarına hayat hakkı tanıma konusunda ketum
Oktay Ekşi imajı?' diyesi geliyor.
Birçok şey konuştuk, özel durumlarımızı birbirimize naklettik,
hatta zararsız tarafından dedikodu girişiminde bulunduk ama 'Basın
Konseyi' meselesini hiç açmadık.
İnsanı rikkate davet eden bir tavra sahip olduğu için, ben de
'Nedir bu konseyinizin hali Oktay Bey?' diye
sormadım.
Madem ahbabız, burada sorayım o zaman:
Başvuru üzerine, 'doğru yazı' yazan, 'doğru haber' yapan birçok
meslektaşa (Engin Ardıç, Yıldırım Türker, Ahmet Kekeç gibi),
sormadan, soruşturmadan bol keseden kınama cezaları verdiniz...
'Yalan' olduğu Sağır Sultan'ın bile malumu olmuş 'Mini
Etekli Kızı Diri Diri Yaktılar' haberinin müellifini ise,
neredeyse ödüllendirdiniz.
Birçok vukuatınız var...
En son, dağ başında bırakılan Cihan Haber Ajansı
muhabiriyle ilgili insaf dışı bir tavır geliştirdiniz; faili değil,
mağduru suçladınız...
Sabah gazetesi, ATV, Show TV, Akşam gazetesi, SKY Türk TV,
Yeni Şafak gazetesi, Star gazetesi, Tercüman gazetesi ve Kanal
7'den sonra, Zaman gazetesi de
kuruluşunuzla yollarını ayırdığını açıkladı.
Etrafınızda insan kalmadı. Artık sadece Doğan
Grubu'nun konseyisiniz.
Zaten 12 Eylül rejiminin sıkı düzeninde kurulmuştunuz;
'okur temsilcisi' koltuklarına da birtakım devlet
görevlilerini oturtmuştunuz.
Dünya değişti, Türkiye değişti, 'açık toplum'
zaruretine dayalı bir başka düzen kuruldu.
Madem bilançolar zarar gösteriyor, gelin kapatın şu
dükkánı.
Ne kendinizi üzün, ne de mesleği ayağa düşürün...