'Dört bir taraf' idi; 'Dürt bir Tarafı' oldu....
Gerçi Ilıcak her ne kadar bir yandan Hükümeti ve Erdoğan’ı gücendirmemek için kendini zorlasa da, temelde O da....
ADNAN BERK
OKAN
CNNTÜRK’te uzun zamandır yayınlanan ve kısa
sürede “klâsik” bir “tartışma”
programı haline gelen “Dört Bir Taraf” en başlarda
(Enver Aysever) varken, bir bakıma “iki kadının iki erkeğe
karşı fikir mücadelesi” şeklinde geçiyordu.
Bilhassa Enver Aysever – Nagehan Alçı ve zaman
zaman da Enver Aysever – Nazlı Ilıcak arasındaki
tartışmalarda sesler yükseliyor ve mutlaka o anda reyting
“tavan” yapıyordu…
Bazen sesi çok yükselmese de Altan Öymen – Nazlı Ilıcak;
Altan Öymen – Nagehan Alçı arasında da gergin tartışmalar
alıp başını gidiyordu…
Kim akıl ettiyse etti, CNNTÜRK’ün giderek diğer bazı haber kanallarına dönüştüğünü, fikirlerin değil küfürlerin reyting getirdiğini fark etti…
Bunun “CNN” adına hiç yakışmadığını görünce
Enver Aysever’i “tek başına
moderatörlük” yapmaya ikna edip, programdan ayırdı…
Bence iyi oldu çünkü Aysever sol fikriyatta derinliği olan
bir kardeşimiz.
Hızlı düşünüp, akıcı konuşuyor…
Bilhassa liberal
demokrat konuklarının verdiği cevaplara vereceği cevapları o kadar
hazır ki; hemen geliyor…
Yani;
Aysever’in “Dört Bir Taraf”tan
ayrılması kendisi ve izleyicileri hatta CNNTÜRK için çok
yararlı oldu…
Ama…
Bu arada bambaşka bir gelişme daha yaşandı…
Yok yok;
“Prof. Emre Kongar geldiği için öyle oldu”
demeyeceğim.
Değişim Nazlı Ilıcak’tan kaynaklanıyor…
Çünkü…
Aysever varken, Altan Öylen ile
ikisi bir taraf; Nazlı Ilıcak ile Nagehan
Alçı ise diğer taraf oluyordu…
Bir başka deyişle “Dört Bir taraf” aslında
“İki taraf”tı…
Aysever ayrılıp da Kongar gelince
de “Dört Bir taraf” gitti yerine, “Dürt
bir tarafı” geldi…
Yani…
Ilıcak genellikle Nagehan’ın
karşısındaki cephede(!) yer almaya başladı…
Üçlü sadece “Nagehan’ı dürtükleme” görevini
üstlendiler adeta…
Gerçi Ilıcak her ne kadar bir yandan
Hükümeti ve Erdoğan’ı gücendirmemek için kendini
zorlasa da, temelde O da diğer iki “erkek”
tartışmacı gibi “muhalif” oldu…
Dün geceki “Başkanlık Sistemi” tartışmasında
bu gerçek iyice ortaya çıktı…
Üç taraf, bir tarafı sürekli “dürttü”…
Yani…
Nazlı Ilıcak, diğer iki erkekle bir olup;
Nagehan Alçı’ya karşı bayrak açtı…
Nagehan ise program ilk başladığında hangi çizgide idiyse
dün de aynı çizgisini sürdürdü…
Yani; tam bir Liberal demokrat aydın duruşu…
Hani ayıp olur mu bilmem ama benim tam da inandığım şeyleri
söylüyor ya;
itiraf etmeliyim ki bayılıyorum…
Bilinir ki
bendeniz “iflâh olmaz” bir
“başkanlık” taraftarıyımdır…
Bu taraftarlığım da “yeni” değil ha…
Belki de “Başkanlık” ve “Dar Bölge iki
turlu seçim Sistemi”ni ilk ortaya atan kişiyim...
20 yıl önce yazdığım ilk kitabımda ise uzun uzun
başkanlık sistemini anlatmıştım…
Dün gece
Nazlı Ilıcak hem sisteme karşı çıktı ama hem de
Başbakan’ı kırmamak için midir nedir; sistemi
savunmaya çalıştı…
Öymen ve Kongar ise alışıldık
biçimde zaten karşı duruyorlar Başkanlığa…
Siz bakmayın “dikta gelir” dediklerine…
Bilseler ki sistem gelince solcu bir adayın (ya da bir CHP’linin)
başkan seçilme ihtimali var, hemen sistemi savunacaklar…
Ama…
Öyle bir ihtimal “sıfır” olunca karşı
çıkıyorlar…
Neymiş?..
Başkanlık sistemi tek adam diktatörlüğü getirirmiş…
ABD’de iki yüz yirmi yılı aşkın bir süredir
“diktatörlük” olmuşmuş gibi…
Hâlbuki başkanlık sistemi tek adam diktatörlüğü getirmez ama
“parti teşkilâtları diktatörlüğü”nü yıkar.
Ki…
Bu da çok iyi olur.
İktidar partilerinin ülkeyi taşra teşkilâtlarıyla yönetmesi gibi
absürt bir uygulamadan kurtuluruz.
İl Başkanının valiyi veya emniyet müdürünü görevden
aldırabildiği garabet ortadan kalkar.
Seçilme derdi
olmayan bakanlar parti teşkilâtlarının tasallutundan kurtulur.
“Güvenoyu” denilen “Demokles’in
Kılıc”ı kırılır…
Kuvvetler Ayrılığı ilkesi gerçekten kurulur…
Başbakanların meclis çoğunluğuna dayanan bir yapıdan
kurtulmalarıyla meclis de başbakanların egemenliğinden
kurtulur…
Daha neler neler olur…
Ama bir tek şey olmaz: Diktatörlük olmaz…
Burada tartışılması gereken en önemli husus tek
meclisliliktir…
Tek Meclis olursa da diktatörlük
gelmez ama meclisin gücü bazen başkanın gücünü de çok
aşarak Başkan’ın elini kolunu bağlayabilir…
Yani doğru
olan ABD’de uygulanan iki meclisli (senatosu olan)
sistemdir…
Umarım olur…
Ve tabii ki çok isterim de…