Doğan kendi yayınlarını tasvip etmiyor
Balçiçek Pamir sordu, Fehmi Koru yanıtladı. Dün söyleşinin birinci kısmıydı bugünse ikinci... İşte Koru'nun Aydın Doğan için söyledikleri...
Balçiçek Pamir'in Fehmi Koru ile söyleşisinin birinci kısmını dün yayınlamıştık. İşte bugün o söyleşinin ikinci kısmı... Pamir'in soruları bitmedi, Koru cevap vermeye devam etti.. Aydın Doğan için "muhafazakar birisi" diyen Koru'ya göre, Doğan kendi yayınlarını tasvip etmiyor...
Tabii Balçiçek Pamir şu meşhur fasıl gecelerini de es geçmiyor.... Bakın Fehmi Koru'nun bu fasıl geceleri ile ilgili istediği şey ne?
-Aydın Doğan’ı nasıl tanımlarsınız?
-Nereden baksanız muhafazakar birisi, muhafazakar değerleri olan bir insan. Yanında çalıştırdıkları maalesef bu muhafazakarlığı karikatürize eden yayınlar yapıyor ve onunla ortak paydalara sahip başka insanlara patronlarının üzerinden hakimiyet kuruyorlar.
-İyi polis kötü polis o zaman. Patron istemese olmaz ki!
-Ben tabloyu kendi çevremdekilerden farklı görüyorum. Bugün Türkiye’nin en büyük medya patronu kendisinin de tasvip etmediği bir yayın sürdürüyor.
-Tasvip etmediğini nereden biliyorsunuz?
-Tasvip ettiğini zannetmiyorum. Muhafazakar özelliklere sahip insanların kişisel hak ve özgürlüklerini bu denli küçümseyen bir yapıyı tasvip etmemesi lazım. Gerektiğinde darbeleri destekleyen, başkalarının hayatına müdahale eden, halktan büyük oy almış bir partiyi merkezi olmamakla suçlayan bir yapı bu.
-Rahatsızsa niye engel olmuyor?
-Ona şunu anlatmışlar. Patronlar karışmaz, sadece hisse senedi sahibidir anlayışı yayıyorlar. Sanki patron müdahale edemez gibi.
-Patronların müdahalesi gazeteciyi özgürlüğünü kısıtlamaz mı?
Patron bir kural koyar, kendi çerçevesini belirler, o çerçeve içindeki yayına karışmaz. Ama o çerçeve içinde yayın yapılmıyor ki. Bunlar patronun her müdahalesini basın haklarına müdahale gibi gösterip, kendi ideolojik çizgilerini sürdürüyorlar.
-Sizce bu durumdan rahatsız mı?
-Olmalı. Kendisini çok yakından tanıdığı insanlara gazetelerinden saldırılar yapılıyor. Mesela Cumhurbaşkanı’nın Suudi Arabistan karalından aldığı hediye.
-Mehmet Yılmaz sıkça yazıyor.
-Bu hediyenin büyütülecek bir şey olmadığını bilenler biliyor. Ama en iyi bilmesi gereken Aydın Doğan’dır.
-Niçin?
-Çünkü Aydın Doğan’ın Cumhurbaşkanı Gül ile geçmişteki ilişkileri bu hediye konusunda ithama maruz bırakılmayacak kadar iyidir. Gül’ün bu işlerde ne kadar gönülsüz olduğunu bilecek konumdadır.
-Buradan şunu mu anlıyorum? Doğan hediye verdi, geri mi çevrildi?
-Hediye vermesi gereken ortamlarda, bu hediye noktasında Gül’ün kendisini rahatlatacak şekilde davrandığını biliyor. Evlilikler oldu vs..
-Hediyeleri geri mi çevrildi?
-Belki de vermiştir. Ama verdiği ya da vermediği şeyler için Gül’ün gönülsüzlüğünü görmüştür. Aydın Bey yayınlara müdahale etmiyor yayınlara. Bu iyi patronluk mudur? Bana göre hayır. Aydın Bey müdahalesizliği patronluğun bir gereği olarak anlıyor, ona öyle anlatılmış.
-Aydın Doğan’ın size olan ilgisini nasıl yorumluyorsunuz? Muhafazakar kesime yaklaşım mı? Belki de, tam tersi sizin ona ilginiz vardır.
-Aydın Doğan muhafazakar kesime çok uzak değil. O tip insanlarla oturup kalkıyor zaten. Bir arada olduğumuzda ortak konularımız, ortak beğenilerimiz, ortak geleceğe bakışlarımız varsa bu beni mutlu ediyor, o kadar.
-Sizin konumunuz, temsil ettikleriniz farklı. Siz özellikle onu fasıla çağırıyorsunuz, o da kalkıp geliyor. Herkesi çağırmıyorsunuz ki…
-Seni de çağırdım, umarım geleceksin. (gülüyor). Balçiçek benim çevremdekilerin Aydın Doğan’a bakışı olumlu değil. Ama benim görüşüm olumlu. Belki o anlamda farklı bir konumum vardır.
-Aydın Doğan siz ve çevrenizle ilişki kurmak için doğru kişiyi mi kullanıyor? Yani Ahmet Hakan doğru kişi mi?
-Aydın Doğan’ın bize ulaşması için Ahmet Hakan’a ihtiyacı yok ki! Ne zaman telefonu kaldırsa, biz zaten karşısındayız.
-Ahmet Hakan fasıla davetli miydi?
-18 tane düzenledik şimdiye kadar, ilk iki tanesine gelmişti. Sonra bizden koptu. Son fasıla Aydın Doğan ile geldi. Aydın Doğan bizimle Ahmet Hakan’ın arasında duygusal bir bağ olduğuna inandığı için onun aracılığıyla geleceğini bildirdi. Biz de o zaman Ahmet Hakan’ı davet ettik.
-Aranızda duygusal bağ var mı peki?
-Bazılarıyla olabilir. Benim hakkımda yazdıklarını düşünürsek benimle pek yok diye düşünüyorsundur. Ahmet Hakan başarılı bir yazar. Oralarda benim hakkımda konuşulanları köşesine taşıyor, orada ününü devam ettirmek için. Yoksa benim hakkımda yazdıkları tek başına, aklı başındayken yazılacak yazılar değil. Sana söyledim derin kalımdır benim ama hakkımda yapılan kampanyaya dönüşmüşse, saldırıyı yapan ilke ve kural tanımazsa doğrusu içimde birkaç telin kırıldığın hissediyorum, o insanla olan ilişkilerimi mümkün olduğu kadar asgariye indiriyorum. Benim bugüne kadar üzerini çizdiğim kişi sayısı üçü geçmez. Ama çizdikten sonra da dönüp bakmam.
-Ahmet Hakan üzeri çizilenlerden mi yani?
-Ahmet Hakan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un davetinden sonra yazdığı yazıda benimle aynı kareye girmemek için kaçtığını yazmıştı. Şunu söyleyebilirim hislerimiz karşılıklı.
-Şu meşhur fasılları anlatır mısınız? Sadece muhafazakarlar mı geliyor?
-Muhafazakarların bir araya geldiği bir ortam diye düşünülüyor ama hiçbir zaman ideolojik birlikteliğin yansıması değil. Ortak özelliğimiz musikiden hoşlanıyor almamız. “Kim kimdir”e bakmıyoruz. İçimizde farklı çizgide insanlar olabilir. Çok değerli musiki üstatları var. Bir aylık yorgunluğumuzu atıyoruz.
-İçki içiliyor mu peki?
-Aslında içilmesini istemiyoruz. Zihinlerin farklı yöne çekilmemesi lazım. Sadece musikiye odaklanmasını tercih ediyoruz ama isteyen olursa tabii içer ona karışamayız. Ama benim de tercihim içilmemesinden yana. Normalde içilmiyor. Bizim bu geceleri içkiyle sürdürmemiz zor.
-Sizin Türk sanat müziğine olan ilginiz nereden geliyor?
-Annemden. Çok güzel bir sesi vardı. Sahnelere çıksa ilgi çekebilecek ses terbiyesine sahipti. İyi bir müzik öğretmeninden dersler almıştı. Benim de kulağım iyidir ama özel bir eğitimim yok. Bu fasıl uygulamamız da biraz benim bu ilgimden ortaya çıktı.
-Daha önceleri mütevazi koşullarda düzenlenen fasıl geceleri örneğin bu Perşembe Aydın Doğan sponsorluğunda Hilton Roof’ta olacak. Şartların bu kadar iyileşmesini işin özü sapıyor diye algılayanlar olmadı mı?
-Şartların iyi ya da kötü olması musikiyle alakalı değil. Musiki her zaman güzel. Şartların iyi olması ise musikiye daha anlam katıyor. Bizim musikimizin icra edildiği yerlerin belli bir düzeyin üzerinde olması gerekir zaten. Mütevazı başladı çünkü öyle olması gerekiyordu, bugün bu ortamlar ataşında yine olması gerektiği için.
-Kimler gelecek? Cep telefonu mesajlarıyla davet ediyorsunuz. Kime yolladınız?
-Eski fasıllara kimler katıldıysa onlar olacak. Bazı yeni isimler de olabilir. SEN Aydın Doğan katılıyor diye herkes gelmeye kalkar demek istiyorsun. Bizim açımızdan Aydın Doğan’ın aramıza katılması bizim için hiçbir şeyi değiştirmedi. Bizim bir beklentimiz yok. Ama aramızda acaba bu geceler amacından saptı mı diye gelmeyenler olabilir. Beklenenin aksine Aydın Doğan’ın gelişi bir kesimi rahatsız da edebilir.
-Vazgeçemediğiniz bir şarkı var mıdır? Her fasılda istekte bulunduğunuz?
-Amir Ateş’in “Bir kızıl goncaya benzer dudağın” isimli şarkıyı çok seviyorum.
Fasıl gecesinde içki olmasını istemem