Doğan Grubu hükümete kelle mi verdi?
Ruşen Çakır'ın Basın Odası bu akşamı Ertuğrul Özkök'ün gidişini konuştu. Nazlı Ilıcak, Mehmet Y. Yılmaz ve Nuray Mert'den ilginç değerlendirmeler.
GAZETECİLER.COM
NTV ekranlarında yayınlanan ve Ruşen Çakır'ın hazırlayıp sunduğu Basın Odası bu akşam programı Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet'in yayın yönetmenliğini bırakmasını tartıştı. Nuray Mert, Nazlı ılıcak ve Mehmet Y. Yılmaz'ın katıldığı program konuyu etraflıca değerlendirdi.
Ruşen Çakır: Biz basın Odası olduğumuz için basında
yaşanan önemli bir gelişmeyi de tartışalım diyoruz. En kıdemli
Hürriyetci olarak sizden başlayalım. (Mehmet Yakup Yılmaz'a dönük
söylüyor)
[photos]
Mehmet Y. Yılmaz: 20 Sene Hürriyet gibi bir gazetenin
başında olmak önemli bir şey. Ama bir yayın yönetmeninin görevden
ayrılması da doğal bir şey. Ben de yayın yönetmenliğinden ayrıldım,
biliyorum. Hürriyet, Özkök'ten önce bir kitle gazetesiydi. Ertuğrul
ile birlikte takip edilen ve çok etkili bir gazete oldu. Yani
mesleki olarak çok başarılı bir iş yapmış diyebiliriz. Niye bu
dönemde ayrıldı? Aslında gelecek yılın başında bekliyorduk. Biraz
öne çekilmiş oldu. Neden böyle oldu? Doğan Grubu'nun hükümetle
yaşadığı sorunlar, vergi cezaları, '411 el kaosa kalktı' gibi
Babakan'ı sinirlendiren manşetler... Bunlar haliyle bir yayın
yönetmenini yıpratır.
Ruşen Çakır: Burdan tasfiye tartışmalarına
geliyoruz.
Mehmet Y. Yılmaz: Tasfiye denemez bence
DOĞAN GRUBU HÜKÜMETE KELLE Mİ VERDİ?
Nazlı ılıcak: Yani nasıl bir otosansür varsa bunu da
öyle açıklayabiliriz. Başbakan'ın bir isteği yerine grubun
kendisinin aldığı bir karar, bir pozisyon alma olayıdır. Özkök
bence çok başarılı, parlak, eğitimli biri. Düşüncelerini zerre
kadar paylaşmam kesinlikle. Özkök Hürriyet'i dönüştürdü evet. Ama
kitle gazetesinden tam bir devlet gazetesi yaptı. Erol Simavi
döneminin ne yapacağı bellli olmayan ve daha özgürlükçü
Hürriyet'ini tercih ederim. Ama bence Ertuğrul Özkök son derece
saygın biri. Bence tasfiye değil de bir oto kontrol
durumudur.
Ruşen Çakır: Aydın Doğan böyle istedi yani. Nuray,
Hürriyet'e Ertuğrul Özkök aldı seni değil mi?
Nuray Mert: Ben hala kendimi daha çok Radikal yazarı
olarak görüyorum. Evet Özkök bana teklifte bulundu. Orada da
yazıyorum. Hükümet kelle istemişti biliyoruz. Hükümete yakın
medyanın çok dillendirdiği bir şeydi. 'Özkök'ü verin rahatlayın'
deniyordu. Bu Doğan Grubu'na dönük büyük bir kuşatma operasyonudur.
Bu ortam bir vatandaş olarak beni çok rahatsız
ediyor.
Ruşen Çakır: Ama bu bir kelle vermekse, 'ver kurtul'sa
bunun sonu yok.
Mehmet Y. Yılmaz: Ama böyle bir hesap yok. Aydın Doğan'ı
iyi tanıyorum. 28 Şubat'da Radikal yayın müdürüydüm. Orduya nasıl
direndiğini biliyorum, kelle istendiğinde vermedi. Biz
gazetelerimizi alabildik o dönem.
Nuray Mert: Bu bir kelle verme değil belki ama ortada
ciddi bir aşındırma var.
Nazlı ılıcak: Zaten 28 Şubat farklıdır. O dönem Aydın
Doğan daha güçlüdür. Şimdi ekonomik olarak çok zor durumda kaldı.
Ama tekrar edeyim öyle açık bir şey kesinlkle
olmamıştır.
ÖZKÖK GRUP İÇİN TAŞINAMAZ BİR YÜK OLU!
Nuray Mert: Özkök grupta taşınamaz bir yük haline geldi.
Sabah akşam bir ülkenin medyasının yarısı bir yayın yönetmenini her
şeyden sorumlu tutar mı? Yapıldı bu...
Nazlı ılıcak: Aydın Doğan keşke Ertuğrul Bey'i muhafaza
etseydi, ben öyle yapardım. Bir de şu var, düzelmeyebilir de.
Faydasız da olabilir.
Ruşen Çakır: 'Aydın Bey iyidir ama çevresi kötüdür' diye
bir şey vardı. Bunlar da etkili olmuş mudur?
Nazlı ılıcak: Aydın Bey'e bunu telkin edenler olmuştur.
İktidarla mücadele etmek çok zordur. Kimlileri de şunu söyledi.
Özkök, Özal ile iyi ilişkileri sayesine geldi o göreve. Dolayısıyla
'genel yayın müdürü iktidarla iyi ilişkiler içinde olmalı' söylemi
Doğan Grubu'nun içinden de Aydın Bey'e telkin edilmiş
olabilir.
Nuray Mert: Ama bu durum çok farklı bir durum Nazlı
hanım.
Ruşen Çakır: Neyse biz burdan Enis Berberoğlu'na
kolaylıklar dileyelim. Allah sabır versin. 2010'a medyada büyük bir
bombayla girmiş olduk.