Doğan, Erdoğan’a biat eder mi?..
Hürriyet’in eski yazarlarından biri şöyle diyormuş: “Aydın Doğan’ın kültürü biat üstüne kuruludur… Tayyip’i ikna edebilmek için sonuna kadar ısrarcı olacaktır…”
GAZETECİLER.COM -
Salih Tuna’ya göre Aydın Doğan, Tayyip
Erdoğan'a “biat eder” ve “edecek”
de…
Lâkin…
Erdoğan, Doğan’ın “biat”ını kabul
etmeyecekmiş…
Bunu da yine Salih Tuna
söylüyor…
Hâsılı…
Er
doğan; er doğmayanı “refüze”
edecekmiş…
“Aydın Bey,
Erdoğan tarafından reddedileceğini bilerek O’na
yaltaklanmaz” diyenlere, Hürriyet’in eski
yazarlarından biri şöyle diyormuş:
“Aydın Doğan’ın kültürü biat
üstüne kuruludur… Tayyip’i ikna edebilmek için sonuna kadar ısrarcı
olacaktır…”
Hürriyet’in bu eski yazarı bunu
yazacakmış da ama şimdilik beklemeyi tercih
ediyormuş…
Neyse…
Salih
Tuna'nın yazısının giriş
bölümünden bir alıntı sunalım önce...
İsmet Özel, “Sistem, Müslümanların
biatını kabul etmedi…” demişti, “28 Şubat süreci”
hakkında.
Yani…
“Müslümanların” iddialarından
vazgeçip teslimiyetçi bir hale bürünmeleri, “rejimi” değiştirmeye
yönelik söylemlerinden tövbe istiğfar etmeleri, “rejim” nezdinde
muteber vatandaş olmalarına yetmemişti.
Dahası, dil ile “ikrar”
ettiklerini kalp ile tasdik etmedikleri iddia ediliyor, “takiyyeci”
ilan ediliyorlardı.
Türk matbuatında “takiyye”yi bu
bağlamda ilk dillendiren de günümüzün sıkı demokratlarından Hasan
Cemal'di. ( Hatırladığım kadarıyla bu kavramı, ABD Büyükelçisi'nden
öğrenmişti. )
Evet, bildiğiniz Hasan Cemal. Hani
şu Doğan Medya Grubu'na kesilen vergi cezası nedeniyle Tayyip Bey'e
demokrasiden kırık not veren büyük demokrasi
öğretmeni…
Neyse, eski defterleri karıştırıp
da kimsenin canını sıkmayalım.
Dikkat isterim:
Dün denilebilecek kadar kısa süre
önce (sistemin karşısında) sıklıkla “Müslümanlar” vurgusu
yapılırdı.
Günümüz “Müslüman”ına hiç kuşkusuz
son derece anakronik gelecektir bu.
Zira kendisine muhafazakar
denilmesinden hoşnut olan günümüz “Müslüman”ına göre mezkur
tanımlama bir “furkan”ın değil, iptidai bir “ayrımcılığın”
ifadesidir artık.
Belki de, “sistemi” kendi
hesaplarına dönüştürdükleri zehabına kapıldıkları için “sistemin
muhafazakarları” olmuşlardır.
Ne ki, “sistem” hesabına
“kazanılmış” olduklarını söylemek daha gerçekçi olur.
Şimdilik bu kadarı kâfi. Değişim,
dönüşüm lakırdılarını daha fazla uzatacak olursak yazımızın başlığı
hepten açıkta kalacak.
İmdi, İsmet Özel'in mezkur
değerlendirmesinden mülhem kıymet hükmümüzü belirtmenin tam
sırasıdır:
Salih Tuna’nın Hasan Cemal’e de taşlar attığı