Dizi-türban kavgasına Fehmi Koru da katıldı
'TV dizilerinde neden türbanlı kadın yok?' sorusuyla başlayan, son günlerin en popüler tartışmasına Star gazetesi yazarı Taha Kıvanç da katıldı.
GAZETECİLER.COM
Ertuğrul Özkök'ün başlattığı tartışmaya Fehmi Koru da dahil oldu. Koru, Taha Kıvanç şapkasıyla kaleme aldığı yazıda "‘Sit-com’ AŞ sorularına cevaplar" diyerek Özkök'ü hedef alırken tartışmayı 'türbanlı' sınırından çıkartarak 'neden dizilerde dindar insanlar yok' sorusunu soruyor.
İşte Koru'nun o yazısı:
Ertuğrul Özkök'ün başlattığı tartışmaya Fehmi Koru da dahil oldu. Koru, Taha Kıvanç şapkasıyla kaleme aldığı yazıda "‘Sit-com’ AŞ sorularına cevaplar" diyerek Özkök'ü hedef alırken tartışmayı 'türbanlı' sınırından çıkartarak 'neden dizilerde dindar insanlar yok' sorusunu soruyor.
İşte Koru'nun o yazısı:
Yeni ‘sit-com’ sorusunu
işittiniz değil mi? “Neden dizilerde türbanlı kadın yok” diye sorup
ardından ekliyorlar: “Reytingi yok da ondan...” Sonrasında türbanlı
kadının namus timsali olup olmadığı aynı kalemler tarafından
sorgulanıyor...
‘Sit-com’ cemaati değil de
ciddiye alınacak birileri yapsaydı bu sorgulamayı
neyse...
Aslında çok izleyicisi
olduğunu bildiğimiz televizyon dizilerinde eksikliği hissedilen
‘türbanlı kadın’ mı? Hayır. Hem muhafazakâr kanallarda kadınların
sokağa başı örtülü çıktıkları diziler var, hem de diğer kanallarda
ara sıra görülen köy eksenli dizilerde kadınlar çoğunlukla
başörtüsü takıyorlar...
İçlerinde bayağı seyirci
yakalamış diziler de var bunların...
Tabii, ‘diğer’ dediğim
kanallardaki köy dizilerinde başını örten tipler, okumamış, cahil,
kurnaz türden kadınlar; aynı dizilerde başları açık olarak görünen
kadınların ise çoğu öğretmen, savcı, yargıç, ya da başarılı iş
kadını tipleri...
Dolayısıyla sorulan sorunun
“Neden yok?” bölümü yanlış. Yok değil, var.
Ancak esas yanlış, dizilerle
ilgili temel sorunu görememekte: Dizilerde eksikliği en fazla
hissedilen dindar insan tipleri... Muhafazakâr aileler yok...
Muhafazakâr olmayan ailelerde tek tük de olsa rastlanan yaşlı-genç
dindar kişiler yok... Nesiller arası takışmalarda bu konulardaki
görüş farklılığı belli edilmiyor...
İlâç için olsun, Necip
Fazıl’ın bir şiirinde ve ‘Ahşap Konak’ adlı tiyatro eserinde
ölümsüzleştirdiği aynı çatı altında yaşanan farklı hayatlar yok
dizilerde...
Hani şu şiir: “Üç katlı ahşap
evin her katı ayrı âlem / Üst kat: Elinde tesbih, ağlıyor
babaannem. / Orta kat: Mavs oynayan annem ve âşıkları. / Alt kat:
Kızkardeşimin ‘tamtam’da çığlıkları. / Bir kurtlu peynir gibi,
ortasından kestiğim; / Buyrun ve maktaından seyredin, işte
evim!”
Böyle evler ‘Ahşap Konak’
piyesinin yazıldığı 1960’tan önce de vardı, bugün de var. Peki
dizilerde var mı?
Sadece bizde değil dünyanın
dört bir tarafındaki farklı kültür ortamlarında da izleniyor bizim
diziler. Araplar abonesi. Daha henüz kimseler ‘Gümüş’ dizisinin
‘Nur’ adıyla Arap kanalı mbc’de oynadığını bilmezken, bir
diplomatımızdan öğrenerek, sabaha karşı tekrarlanan bölümü izlediği
için makamına uykulu gelen bir Arap bürokratı Kulis’te anlatmıştım.
Hemen bütün dizileri Araplar da izliyor.
Yalnız Araplar değil, Balkan
ülkeleri halkları da... Komşumuz Yunanistan çok önceden kafilede;
Romanya ve Bulgaristan da öyle... Şimdilerde İsrail’de bir kanal da
‘Aşk-ı Memnu’yu yayınlamaya başlamış...
Yazının tamamı için
Yazının tamamı için