'Dipomatlar gaz verir gazeteciler konuşur!'

Diplomatların en çok ilişki kurdukları kişiler gazete yöneticileridir. Sık sık ziyarete gelirler, bazılarına bayramda, yılbaşında hediyelerini ihmal etmezler. Gazete yönetmenleri bunları çok iyi tanır.

GAZETECİLER.COM - Milliyet gazetesinin en deneyimli yazarı Hasan Pulur, bugün köşesinde "En iyi siyasi haber nereden çıkar? Herhalde nalbantlar derneğinden değil... Haber kaynakları gazetelerdir, gazetecilerdir. Her fırsatta onları kafaya alırlar, haber sızdırırlar, hani "Sen gazetecisin, her şeyi bilirsin!" diye gaz verirlerse... Yemekler, davetler, geziler hepsi haber kaynağıdır, ama doğru, ama yanlış..." diyor ve WikiLeaks ile başlayan diplomat siyaset gazeteci tartışmasına şöyle devam etti:

"Bir tarihte İstanbul'da, İngilizlerin bir adamı vardı: "Mister Hyde"... Adamın işi gazeteleri dolaşmak, gazetecilerle dolaşmak, akşamları da gazetecilerin müdavimi oldukları barlara gidip viski içmek... Adam o kadar Babıali'nin içindeydi ki, mesela Milliyet'e gelir, Cumhuriyet'te olan bitenleri anlatır, biz de ağzımız açık dinlerdik...
Sami Kohen, ona bir slogan yakıştırmıştı:
"Haberi Hyde'dan al!"
Şimdi ise sıcağı sıcağına başka bir yakıştırma yapıyor:
"Hyde, canlı Wikileaks'ti!"

Diplomatların en çok ilişki kurdukları kişiler gazete yöneticileridir. Sık sık ziyarete gelirler, bazılarına bayramda, yılbaşında hediyelerini ihmal etmezler.
Gazete yönetmenleri bunları çok iyi tanır.
Milliyet'in eski genel yayın yönetmenlerinden Umur Talu, bugünlerde adı çok geçen, ABD'nin eski Türkiye Büyükelçisi Edelman'ı anlatırken "Edelman Utancı" diye başlık atmış...
Umur Talu, ABD'nin eski büyükelçisini şöyle anlatıyor:
"En kritik zamanda, Irak işgalinde, ABD malı tezkereyi geçirmemiş Türkiye'de büyükelçiydi.
Bush yönetimi şahin kanadı Cheney-Perle-Feith vesairenin kaba "Soğuk Savaş", anti-komünizm, anti-İslam uzantısıydı. Hâlâ öyle!
Kökeni elbet bir yana; ruhu, beyni, eylemi İsrail "yeni sağı"nın handiyse ırkçı saflarına adanmıştı. Hâlâ öyle!
Ama çok çalışkandı!
ABD'ye, Bush'a, İsrail'e muhalif yazanların üstüne "antisemit" diye koştururdu. Hâlâ öyle!
Özellikle Ankara gazetecilerinden "utanç medyası grubu" kurmuştu. İstanbul'da kimi yönetmenle de nerdeyse kanka mıydı ne!
Bu tipleri çok sık kullanırdı. Hem haber yazdırarak; hem de, Wikileaks'ten anlaşılıyor ki, muhbir yaparak!
Bu hususlarda benim göz ağrımdı; ben de onun baş ağrısı!
Hiç fark etmiyordu; yazdığım gazeteye de sızıyor, en büyük grubu zaten dolduruyor, bir bakmışsınız soluğu "Pensilvanya Time"da bile alıyordu."

Keşke Umur Talu'nun anlattığı gibi bir Türk büyükelçisi olsa!"

Hasan Pulur
'un yazısının tamamını okuyabilirsiniz.