Dink cinayetinde Sabancı parmağı mı?

Ak Bank güvenlikçileri Hrant Dink'in katledildiğini çeken kameranın görüntü kayıtlarını "Bir daha geri dönülemez" biçimde silmişler...

ADNAN BERK OKAN - ANALİZ

İnsanın aklı almıyor...
"Sevgi - Barış - Diyalog" temelinde kurulmuş bir gazete nasıl oluyor da böylesine akıl almaz iddialarda bulunabiliyor anlamak istemiyorum...
Daha doğrusu anlıyorum...
Ve "anladığım" için de kahroluyorum ya...

ZAMAN Gazetesi'nin Hanefi Avcı'nın yazdıklarının, Hrant Dink cinayetindeki belgelerle uyuşmadığını iddia eden haberini okuduğumda işin içine Sabancı Ailesi'ni de kattığını görünce çizgi roman kahramanı Zagor gibi "Hay bin kunduz" diye geçirdim içimden...
Yoksa Hanefi Avcı'ya çakarken asıl hedef, kendisi de bir banka sahibi olan ZAMAN (Bank Asya), rakip olarak gördüğü veya bir konuda ters düştüğü "Şüpheleri Ak Bank'a mı yönlendiriyor?" diye düşündüm...
Çünkü haber kasıtlı olarak yapılmış gibiydi...
Öyle ya...
Kasıt olmasa; "Bir banka" denir geçilirdi...
Oysa açıkça "Ak Bank" deniliyor...

ZAMAN'ın haberine göre Ak Bank güvenlikçileri Hrant Dink'in katledildiğini çeken kameranın görüntü kayıtlarını "Bir daha geri dönülemez" biçimde silmişler...
Bu haberi yapanlar:
* Ya "Deli"...
* Ya Hanefi Avcı'yı itibarsızlaştırmak için her yolun mübah olduğunu kabul etmiş vicdansızlar...
* Ya da az önce dikkat çektiğim gibi Sabancı Ailesi ile hesaplaşmak istiyorlar...

İlk iki şık için bir şey diyemem ama...
Sabancı Ailesi böyle bir oyunun içinde olmaz, olamaz...
Bir başka terör saldırısında kardeşlerini ve iki değerli yöneticisini yitirmiş, Türkiye'nin "En Güçlü ve güvenilir" iki holdinginden birine sahip Sabancı Ailesi bu oyunun oynanmasına nasıl göz yumabilir?..
Aklım almıyor...
Hem...
Öyle bir "silme" işlemini banka yönetiminden habersiz yapabilecek bir güvenlik görevlisi de düşünemiyorum...

Bakalım Sabancı Ailesi bu suçlamaya nasıl cevap verecek?..
Ya da susarak "cinayete ortak" olduklarını kabullenecek mi?..


Avcı değil, GSM Operatörü sorgulanmalı...

ZAMAN Gazetesi, Ogün Samast
yakalandıktan sonra silâhının ve sim kartlarının korumaya alınmadığını da iddia ediyor...
Çok
komik...
Silah korunmamış da ne olmuş?..
Başka cinayette daha mı kullanılmış?..
Cinayeti işleyen inkâr mı etmiş?..
Cinayette kulanılan silâh başka bir silâhla mı değiştirilmiş?..
Yooo...
Peki neden yazılıyor bunlar?..
Kafaları karıştırıp, Hanefi Avcı'nın yazdıklarına olan inancı sarsmak için...

Peki, kartlar korunmayınca ne olmuş?..
Samast'ın kullandığı telefonla yapılan konuşma trafiği (hangi numaralarla konuştuğu) uçup gitmiş mi?..
Yooo...
Hepsi duruyor...
Çünkü konuşma kayıtları kartta değil, kartın bağlı olduğu GSM operatörü merkezindedir.
Haaa...
Derlerse ki "GSM operatörü de konuşma trafiğini göndermedi/sildi", o zaman yapılacak şey GSM operatörü şirketini sorgulamaktır, Hanefi Avcı'yı değil...

Yine aynı haberde şöyle bir bölüm var:
".... Dink'in öldürüleceğine dair Jandarma, Emniyet ve MİT'te istihbarat raporları olduğu....."

"Rapor" olması, iddianın mutlaka "doğru" olduğunu göstermez ki...
Eğer gösteriyorsa kovuşturmaya ne gerek var?..
Mahkeme, "şu şu raporlar da gösteriyor ki, Hrant Dink bir çete (Ergenekon) operasyonu sonucu öldürülmüştür" der olur biter...
Hâsılı...
ZAMAN, Mevlana'nın Mesnevi'de anlattığı, "kuyuğunun altına diken batırılan merkep" gibi çifte attıkça diken daha çok batıyor...


Başbakan bilmiyor muydu yani?..

ZAMAN,
bir zamanlar "Haklılamaya" çalıştığı Hanefi Avcı'yı bu kez "Yalanlamaya" çabaladıkça daha da battığının farkında değil mi?..
Oysa, Hrant Dink'in öldürülmesini görüşen AİHM'sine Dışişleri Bakanlığı tarafından gönderilen ve toprağı bol olsun Hrant'ın "Faşist bir etnik" olduğu için öldürülmüş olabileceğini, zira etnik söylemleriyle milliyetçi çevreleri çok rahatsız ettiğini iddia eden Devlet - Hükümet savunmasını eleştirseydi çok daha erdemli bir gazetecilik yapmış olurdu...
Ama öyle yapacağına, Başbakan'ın şu sözlerini taşıyor habere:
"Biz cinayeti gerçekleştirenleri yakaladık ama asıl arkasındaki güçleri demiyorum".

Madem arkasında başka güçler vardı cinayetin, hükümet savunmasında onu niye yazmadı da Hrant'ın öldürülmesine haklı gerekçeler bulmaya çabaladı?..
Oysa bir yıl önce gönderilen ve AİHM'ndeki T.C. temsilcisi Prof. Işıl Karakaş tarafından en üste alınıp bir an önce karara bağlanan o dosyadaki savunmayı, AİHM'sine gönderilmeden önce hem İçişleri Bakanı okumuştu, hem Dışişleri Bakanı...
Yani...
Kalkıp da "Hükümetin haberi yoktu" demesinler bir kez daha "yalan" söylemiş olurlar...

adnanberkokan@gmail.com