Dilinizi eşek arıları soksun...
Bizim bu yaptığımız saçmalığa felsefe dilinde bir şey deniyordu ama ne deniyordu; engin Ardıç söylese de bilsek bari…
GAZETECİLER.COM
Hıncal
Usta, yine çok kızmış bir
hususta…
Demiş
onlara “Entel”
Koymamış
ekinde “ektüel”,
Çünkü örüyormuşlar
dantel…
Amerikan filmleri
izlerken,
Çekerlermiş el arabası
içten…
Ama oturdular mı klavyenin
başına…
Sıçarlarmış yapımcıların üstüne
başına…
Yahu işte biz de kendimiz sandık
şair;
Çekip gideceğiz dünya
ahir…
Bakalım siz ne düşüneceksiniz bu
konuda zahir…
Biliyoruz egendim hiç
uymadı…
Sanki şimdiye kadar kim uydurmada
oldu,
Pek Mahir!..
Buyurun da ustayı
okuyun
Olanız da kahır…
Not:
Bizim bu yaptığımız saçmalığa felsefe dilinde bir
şey deniyordu ama ne deniyordu; engin Ardıç söylese de bilsek
bari…
Kıyameti seyretmenin
lezzeti..
Günlerdir sustum, bekledim,
bakalım daha neler diyecekler diye.. Hep ayni şeyi
söylediler..
"Felaket sahneleri muhteşem, ama
film, Amerikan klişeleriyle dolu.."
Klişe olan film değil, Amerikan
filmleri hakkında yıllardır ayni şeyleri tekrar etmekten bıkmayan
eleştirmen görüşleri..
Eleştirmen, enteldir.. (Bilerek
entelektüel yazmıyorum.) Entel olmanın ilk koşulu, halkın
beğendiğini beğenmemek, onun ucuz ve alt sınıf zevkine dudak
bükmektir. Filmi, oyunu, konseri bayılarak izlerler. Ama oturur tam
tersini yazarlar.
"Beğendik" derlerse gözden
düşerler de ondan..
Şimdi 225 milyon dolara mal olmuş,
ama daha vizyona girdiği hafta 230 milyon dolarlık iş yapmış bir
film için "Çok güzel" diyebilirler mi?..
Üstelik bu bir Amerikan filmi..
Amerikan filmleri ise "Tu kaka"dır, onların
sözlüğünde..
Efendim, adam o felaketler zinciri
içinde ailesini kurtarmaya çalışıyormuş.. Amerikan
Klişesi..
Efendim, parayı veren düdüğü
çalıyor, fakirler ölüyormuş. Amerikan Klişesi..
Efendim Başkan, kendini kurtarma
yerine halkı ile ölümü tercih ediyormuş.. Amerikan
Klişesi..
Efendim aile birliğini
savunuyormuş.. Amerikan Klişesi..
Yahu dilinizi eşek arıları
soksun.. Avrupa'da, Asya'da bunlar olmuyor mu?. Türkiye'de farklı
mı?..
Boş verin.. Tamamen boş verin..
Seyirci için on para etmeyen, zaten de seyredilmeyen Yasak Bölge'yi
göklere çıkaranlar, 2012'yi övebilirler mi?.
(Sevgili Atilla sakın itiraz
etme.. Meslektaşlarını savunma.. Ben genel yazıyorum. Arada farklı
olanlar var tabii.. Sen filme dört yıldız verdin
mesela..)
Boş verin, okuduklarınızı ve hâlâ
görmediyseniz, bu hafta sonu ne yapın yapın 2012'yi izlemeye
gidin..
1945 yılından beri film
seyrederim.. Ben böyle bir felaket filmi daha gördüğümü
hatırlamıyorum..
Bu ne muhteşem bir görüntü
şölenidir.. Mümkün değil anlatmak.. Görmek gerek..
Yönetmen, Felaket Filmi denince
akla ilk gelenlerden Roland Emmerich..
2012'ye başlarken "Artık felaket
filmlerine bir nokta koymam gerek. Bu son" demiş kendi kendine..
"Böyle deyince, hayalimdeki her şeyi bu filme koydum"
diyor..
Koymuş gerçekten.. 158 dakikalık
filmin başından sonuna büyük bir bölümünde, akıllara durgunluk
veren sahnelerle dünyanın batışını, din kitaplarında yazan,
bilimciler tarafından kurulan "Kıyamet"i izliyorsunuz. Bu nasıl bir
teknik, bu nasıl nefes kesen çekimlerdir?.. Olmaz böyle şey..
Gerçekten olmaz..
Filmi, senaryoyu, anlatılanları
boş verin.. Onlar o kadar önemli değil.. Önemli olan insanoğlunun
hayal gücünün boyutları ve bu hayallerin gerçekleşmesini sağlayan
teknolojinin muhteşem gücüyle yaratılan ve seyrine doyulmayan
sahneler..
Filmi, yerimden kıpırdayamadan,
nefes alamadan izledim..
***
Bu arada.. Maya takviminde
2012'nin dünyanın sonu olduğu diye bir şey yok.. Bu Batı kültürüne
yanlış bir yansıma.. 2012 Maya takvimindeki 25 bin 800 yıllık
periyotlardan birinin daha sonuncusu.. Maya takvimi de bu periyotla
birlikte, 2012'de bitiyor.. Yani bitecek olan, bu yok olmuş Güney
Amerika kavminin takvimi.. Yani, zaman, ya da dünya bitmiyor,
2012'de.. Merak etmeyin.