Dilara Gönder'den Zaman'a iddialı açıklamalar!

Spor spikerliğinin ardından Zor İşler programıyla ekranlara dönen Dilara Gönder, Zaman gazetesine konuştu: Türkiye'de tank kullanan tek kadın benim

GAZETECİLER.COM
NTV Spor'da üne kavuşan başarılı ekran yüzü Dilara Gönder, NTV'de yaptığı Zor İşler programıyla dikkat çekiyor. Birbirinden zor meslekleri uygulayarak tanıyan ve tanıtan Gönder lüks stüdyolarda zorlu işçi atölyelerine geçişinde yaşadıklarını Zaman gazetesine anlattı.

Dilara Gönder, spor spikerliğinin ardından Zor İşler programıyla ekranlara döndü. Sunucu, zor meslekleri uygulayarak seyirciye aktarmaya çalıştığı programda tabakhaneye gitti, kurbağa avına çıktı, çöp topladı, mangal kömürü çıkardı. Zaman'dan Fatma Turan'a konuşan Gönder, yeni programı ve gelecek planlarını anlattı...

Spor spikerliğinden Zor İşler’e geçtiniz.

10 sene spor spikerliği yaptım. Bu kararı almak hiç kolay olmadı. Ayağımın kırılması sebebiyle bu geçişi yaptım. Zor İşler projesi öncesinde de vardı. Son bir senedir yeni program formatları üretiyordum. Ayağım kırıldıktan sonra da artık bir yöne yönelmem gerektiğine karar verdim ve NTV Spor’dan istifa ettim.

İstifa gerekçeniz gerçekten sağlık sorunlarınız mıydı?

Ayağımın daha uzun süre alçıda kalacağını öğrendim. NTV Spor’u sevdiğim için onları zor durumda bırakmak istemedim. Kararımı ayağım alçıdayken aldım, sonra da Zor İşler’e başladık.

Teklif kimden geldi?

Kanal yapmak istiyordu. Program formatlarını götürdüğümde yani hangi programı yapabiliriz diye konuşmaya gittiğimde yöneticimiz Görkem Yaşaran, ‘Böyle bir program var, sen yapabilir misin?’ diye sordu. Ben de hemen yaparım dedim.



Neden bu kadar istekli oldunuz? Macerayı seven bir yapınız mı var?

Kendimi geliştirmek istediğim alana fazlasıyla hizmet eden bir konusu var Zor İşler’in. Temelinde hem toplumu hem insanı anlamama vesile olan bir program.

Discovery Channel’da yayınlanan Dirty Jobs’un uyarlaması Zor İşler. O programı Mike Rowe sunuyor. Bizde neden kadın sunucu tercih edildi?

Erkek-kadın ayrımı yapmıyorruz. Zor meslekleri sadece erkekler yapmıyor. Ekmek aslanın ağzında ve herkes cinsiyetsiz bir şekilde o ağızdan kapmaya çalışıyor. Ben de bu işi cinsiyet ayrımı gözetmeksizin yapmaya çalışıyorum. Kadın olmanın zorlukları olabiliyor tabii. Fiziksel güç olarak erkeklerden zayıf olmamız beni zorlayabiliyor ama adı üzerinde, Zor İşler.

Meslekleri kim belirliyor?

Yönetmenim, editörüm, üç kameraman arkadaşım ve ben. Ekiple beraber ne yapabilir ne yapamayız, hem görsel hem işin zorluğu hem de izleyiciye nasıl geçer bakımından birlikte karar veriyoruz.

Bazı programlarda mideniz bulanıyor, istifra ediyorsunuz ya da gözyaşlarınızı tutamıyorsunuz. Bu durumla ilgili sosyal medyada iki farklı yorum var: Birincisi samimi. Diğeri de bu profesyonellik değil. Siz ne düşünüyorsunuz?

İkincisine katılmıyorum. Ne yaşıyorsak izleyiciye verme taraftarıyım. Kokudan midem bulanıyorsa onun mide bulandırıcı olduğunu izleyici ancak benim tepkimden anlayabilir. Bu ‘çok kötü kokuyor’ diyerek anlatılmaz. Lağım temizlediğimde midem bulanmaz, istifra edecek noktaya gelmezsem lağım temizlediğimi nasıl anlayacak izleyici? Niyetimiz, olabildiğince gerçek olmak ve yaşadıklarımızı saydam bir şekilde izleyiciye aktarmak. Verdiğim tepkilerin işin zorluğuna vurgu yaptığını düşünüyorum ve bunları bilerek yapmıyorum. Mesela kurbağa kafası kestiğimde gözyaşlarına boğulmam, gerçekten orada trajik bir durum yaşadığım içindi. Bunu yapan birçok kadın var ve bu işten para kazanıyorlar. Onlar da ağlamıştır belki ilk seferinde. Burada ne işi yapanı rencide etmek ne de seyirciyi rahatsız etmek amacımız. Çok sert yerleri de kesiyoruz.


Biraz naif bir yanınız da var sanki. Bu karakterde bir kişi programın formatıyla çelişmiyor mu?

Belki her şey göründüğü gibi değildir. Hareketlerim çok fazla iç dünyamı yansıtmıyor gibi geliyor bana. Zorluklarla mücadele etmek doğamızda var. Yaptığımız işlerde belli zorluklara kalkışmak hassas bir insan için çok ters gelmiyor bana. En ‘çıt kırıldım’ı bile yaşamak için bir mücadele veriyor. Ben sadece biraz gözükara biriyim. Dış görüntüm o karalığı yansıtmıyor ama bu yanımı yeni yeni işime yansıtıyorum.

Mesleklerin detayını öğrenince kendi mesleğinize dair algınız değişti mi?

Yok, ben zaten mesleğimin en zor taraflarını da yaptım. Formula 1 oldukça zordu mesela. Her işin ayrı meşakkati var. Şu an bunu yaptığım için eski işimi çok kolay göremem. Sadece bazı anlar oluyor o kadar yeni şeyler görüyorum ki ‘bu da varmış hayatta’ diyorum.

Şu ana kadar yaptığınız çekimlerden sonra bu mesleği yapmak isterim dediğiniz bir iş oldu mu?

İki hafta sonra yayınlanacak çiftlik hayatını anlatan işi yapmak isterdim. Çok zor ama metropol yaşamdan uzaklaştırıyor insanı, farklı bir huzur veriyor.

Ciddi bir tehlike atlattığınız oldu mu? Ya da korkularınızın üzerine çok gittiğiniz?

Kıvılcım çıkartmaya çalışıyorduk, bir türlü olmadı. Bunun üzerine ıslak paslı demir attık ve patlama gerçekleşti. Saçım yanıyor diye düşündüm. Bir hayli korktum, bir hayli değil ödüm koptu. Yarasa mağarasında da korkmuştum. İki hafta sonra yayınlanacak çekimde tank kullandım. Hatta ilk tank kullanan kadın oldum Türkiye’de. Top atışında bulundum. Orada da epey korktum. Her bölümde korktuğum bir an var. Elime silah alamam mesela.

Kullanmış mıydınız öncesinde?

Hayır. Bir kere atış alanına gittim arkadaşımın ısrarıyla. Tansiyonum düştü, bıraktım. Her işi yaparım gibi bir iddiam yok zaten. Tam tersine birçok şeyi yapamayabilirim ama insanlar yapıyorsa ben de yapmak için çaba sarf ederim. Elimden geldiği kadar, gücüm olduğu sürece. çalışırım.

Programın orijinalini izlemiyorum

Bir programı 40-45 dakika izliyoruz. Nedir arka planı?

Bazı işler iki-üç gün sürüyor. İşi ben anlayana, o işi becerebilene kadar yapmaya çalışıyoruz. Tabii arada beceremediklerim de oluyor. Onları da izleyiciye sunuyoruz.

Ailenizden ya da çevrenizden nasıl tepkiler aldınız? Anneniz izleyebiliyor mu?

İzliyorlar, hoşlarına da gidiyor. Onlar da öğreniyor tıpkı benim gibi. Hayati tehlikesi olabilecek, deneyim ya da eğitim gerektiren işlere çok fazla girmiyoruz zaten.

Ömrü ne kadar sürer programın? Neticede meslekler bir gün bitecek.

Sonu nereye varacak bilemiyorum. O saat dilimi bize verildiği sürece içini doldurmakla mükellefiz.

Türkiye’de çok fazla uyarlama programlar yapılıyor. Bu durum sektörü nereye götürür?

Mike Rowe dünyadaki zor işleri birebir kendi yaparak izleyiciye anlatmaya çalışıyor. Neden Türkiye’de olmasın. Bu güzel bir fikir. Benim yazdığım bir sürü format var mesela. Belki bir gün kendi yazdığım formatı sunma şansım olacak.

Röportajın tamamı için