Dida Kaymaz: Mutlu hayat yoktur mutlu anlar vardır diyor

Dida Kaymaz 180 adını verdiği kitabında yaşadığı bu farklı ve cesur yolculuğu tüm içtenliğiyle Sayım Çınar'a anlattı.

GAZETECİLER.COM - ÖZEL RÖPORTAJ
SAYIM ÇINAR


Ölümle burun buruna gelen insanların yaşama bakışları çok daha farklı ve cesur oluyor. Dida Kaymaz 180 adını verdiği kitabında yaşadığı bu farklı ve cesur yolculuğu tüm içtenliğiyle Sayım Çınar'a anlattı.

Hayat sevenlerin yanındadır felsefesine inandığınızı tahmin ediyorum. Tanıştığımız ilk günden beri sendeki yaşam mücadelesi beni daha çok hayata bağlıyor. 180 günden daha fazla yaşamanın sırlarından bahseder misin ?

Önce içimdeki Dida'yı tanımaya başlamak, geçmişimle yüzleşmek ve barışmak, sadece kendimin sorumlusu olduğum bir hayatın kapılarını aralamak ve bu yeni hayatta önüme çıkan her olayda "acaba bana ne denmek istiyor, neyi görmeliyim, karşımdaki benim hangi yönüme ya da yarama ayna oluyor" diye irdeleyerek ve her çıkan cevabı zor da olsa sevgi ile kabul etmek. Tüm bunlar ise şu andaki yaşam felsefemi oluşturdu. Yaşam başı ve sonu belli olan bir tren ve bu trende yüzlerce vagon var; bizler ise sadece küçük birer sineğiz. Gidip güzel bir kadının saçına da konabiliriz, tuvaletteki pisliğin üzerine de. Yani kader ve bu kader yolculuğunda özgür irade ile şekillenen kaderden kadere geçişler. Buna teslim olarak yaşamak huzur ve dinginliği getiriyor.

Ölüm ve yaşam arasında giden bir ruh halin oldu.Bu durum seni gerçekliğe daha fazla yaklaştırdı sanırım. Yaşadığımız mutlu anlar dışında hiçbir şeye sahip değiliz. Öyle değil mi?

Aynen öyle; "mutlu hayat" yoktur, "mutlu anlar" vardır ve hayat sadece bu anlardan ibarettir. Anda kaldığın zaman ne geçmişe öfken, ne de gelecekten korkun olmuyor. Akış seni olması gerekene götürüyor ve bildiğim, öğrendiğim birşey daha var ise bu da şudur: "Her şey tam zamanında oluyor". Hayatı fazla zorlamamak gerekli.

Kansersiz Yaşam Derneği'nde tam olarak neler yapıyorsunuz? Sizi ayakta tutan bir dernek kurma fikri nereden aklınıza geldi?

Aslında henüz çok genç bir derneğiz ve keyifli, eğlenceli ve genç bir aileyiz. neler yapıyoruz kısmına gelince: 2010 yılında "kansersiz bir dünya yaratma" vizyonu ile kurulan Kansersiz Yaşam Derneği kısa bir zaman içerisinde birçok yerel ve uluslararası önemli projeye imza attı. Bağışçılarından ve yaptığı projelerden elde edilen gelirleri kamu için faydaya dönüştüren Kansersiz Yaşam Derneğinin faliyetlerinden başlıcaları şöyle:

- Barış için Bilim Uluslararsı Konferansı

İlk yılında ilk defa İtalya dışında bir ülkede gerçekleştirilen konferans 3-4 Ekim 2011 yılında Haliç Kongre Merkezinde Kansersiz Yaşam Derneği evsahipliğide yapıldı.

Konferansta alanında uzman 7 farklı ülkeden uluslarası katılımcılar ve 7 nobel ödüllü bilim adamının önderliğinde "Bilimin Basrış yararına Yükümlülükleri" ni tartışılıp, çözüm yolları üretildi.

- "Eğitim Yaşa-TIR"

Cemiyet hayatının önde gelen isimlerinin katıldığı baloda yapılan bağışlarla elde edilen gelir ile mobil konferans salonu olarak kullanılmak üzere, 80 kişi kapasiteli "eğitim tırı" yapılmış ve İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye'de "koruyucu tıp" ve "onkoloji" alanlarında eğitim faliyetlerine başladı. Bu proje Quality dergisi tarafından aynı yıl "YILIN EN İYİ SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ" ödülüne layık görüldü.

-  "Bilim Günleri"

Derneğin alanında uzman hekimlerden oluşan Bilimsel Komitesi tarafından 4 yıl içinde Adana, Antakya, Mersin, İzmir, İstanbul, Kocaeli, Osmaniye'de ilk ve ortaöğrenim seviyesindeki 9730 öğrenciye "Hastalıklardan korunma ve sağlıklı kalma" eğitimleri verildi.

-  "Şişli Etfal Çocuk Onkoloji Servisinin Yenilenmesi"

"1 Nisan 2014" tarihinde ilki İstanbul Shangrila Otelde düzenlenen "Alışveriş Yaşatır" etkinliğinden elde edilen gelir ile; ayda 800 kanser hastası çocuğa hizmet veren 650m2 alana yayılmış olan Şişli Etfal Çocuk Onkoloji servisi yenilenmiş ve teknik malzeme ihtiyaçları giderildi.

-  "Adana Çukurova Üniversitesi Balcalı Çocuk Onkoloji Servisi refakatçı yatakları yenilenmesi ve tadilatı"

Dernek bünyesi altında marathonlarda koşarak bağış toplayan organizasyonumuz "Koşan melekler" in Genevre, Runtalya, İstanbul, İznik ve Bozcaada maratonlarından elde ettikleri gelirler ile Adana Çukurova Üniversitesi Balcalı Çocuk Onkoloji Servisi ihtiyaçları giderildi.

-  "Meme Okulu"

Kansersiz Yaşam Derneği, İtalyan Hastanesi ve Şişli Belediyesi işbirliği ile gerçekleşen projede toplam 12.000 kadına meme taraması yapılmış, erken teşhis ile "meme kanseri" tanısı konan hastaların tedavisi sağlandı. Aynı dönem içerisinde 6 hafta devam eden eğitimlerde 650 kişi "meme ve rahim ağzı kanseri" konusunda eğitildi.

- Moral ve sosyal destek projeleri

En Anlamlı Sayı; dernek sportif komitesinin organize ettiği özel basketbol karşılasmasında kanser hastası çocuklar uzun süredir kaldıkları hastane ortamından uzaklaşıp moral buldular.

GÜLÜMSE'SEN ÇOCUK PANAYIRI; Her sene düzenli olarak İstanbul'da bulunan çocuk onkoloji servislerinde yatan ve ayakta tedavi gören kanser hastası çocukların ve ailelerin katılımıyla gerçekleşen ve her yıl 500 kişiyi ağırladığımız "Gülümse'sen Çocuk Panayırı" nda çocuklarımızın kendilerini masal diyarında hissetmesi sağlanırken, ailelerin de uzman onkopsikologlar tarafından profosyonel destek alması sağlandı.

Kurulduğu günden bugüne yaklaşık 193.000 kişiye hizmet vermiş olan Kansersiz yaşam derneği önümüzdeki dönemde desteklerinizle daha da güçlenerek hasta olmayanları kanserden korumak ve hastaların yaşam kalitelerini iyileştirmek için yapacağı projelerine devam edecek.

Kanserin sizin hayatınıza güzel şeyler kattığını söylüyorsun..Kitapta olmayan bir şey söyler misin?

Beni bana kavuşturdu. Dida ile tanıştım ve bu Dida yı çok sevdim.

Tedavi sürecinde ayakta kalmak için kendini nasıl bir ruh haline hazırladın dida?

Bu sürekli devam eden bir yaşam şekli halini alıyor. Sadece bir an ya da bir hazırlık sürecinden öte, sürekli kendi sorumluluğun ve yaşama isteğinin farkında olma hali. Kendine yaşamak istediğini sürekli anlatma ve hatırlatma hali. Çok fazla düşüş ve hayal kırıklığı yaşanan ama azim varsa çözüm olduğuna emin olmamız gereken bir yolculuk.

Senin bir koruyucu meleğin olduğunu düşünüyorum. Donna Summer'ın Protection şarkısı bana hep seni hatırlatır. Var mı meleğin?

Elbette var, ailem ve Allah'a olan inancım

Hala bu hastalıkla mücadele ediyorsun. Sürekli küllerinden doğuyorsun. Bu gelgitler daha çok sana neleri öğretti?

Aslında bitti ve/fakat bu hastalıkta, herşey bitti dendiği andan itibaren asıl dikkat edilmesi gereken süreç başlıyor. Birçok hasta hastalık biter bitmez eski alışkanlıklarına ve yaşam şekline geri dönüyor. Halbuki bu dönemde son derece hassas, bağışıklık sistemimiz yıpranmış ve enfeksiyonlara açık oluyoruz. Dolayısı ile çok dikkatli ve hassas olan bu dönemde de koruyucu tedaviler devam ediyor bir çoğumuzda.

Tedavi sürecinde çok ciddi masraflar oldu. Kanser biraz zengin hastalığı aynı zamanda... Yoksul kanser hastaları için bu ülkede neler yapılıyor?

Tedavi koşullarının konforlu olması elbette bir maliyet getiriyor ama ben çok fazla zengin arkadaşımın mezarını ziyaret ediyorum. Kimsenin sadece parası bu hastalıkta iyileşmek için yeterli değil. Steve Jobs'un parası bu hastalıktan iyileşmeye yetebildi mi? Bu öncelikle takdiri ilahi, zengin-fakir, genç-yaşlı diye seçmiyor. Vakit saat geldiğinde ölüyorsun. Teslimiyet çok önemli. Koşulsuz teslimiyet ve her olanın "hayır" olduğunu bilmek .