'Derin milliyetçiler ulusalcı değil'
Çetinkaya: 'Milli egemenlik kayıtsız şartsız milletindir', 'milliyetçi egemenlik' anlamına gelmez
"AKP'ye muhalefet yapmak başka birşey, ulusalcı olmak başka birşey" ifadesini kullanan Çetinkaya, Türkiye'de ulusalcılığın, milliyetçilik olarak algılandığını dile getirdi.
Hikmet Çetinkaya'nın Cumhuriyet gazetesinde "Ulusalcılık nedir?" başlığıyla yayımlanan (18 Mart 2013) yazısı şöyle:
Uzun uzun bakıyorum dağların yamaçlarına, vadiye ve denize
doğru...
Yağmur nasıl yağıyor öyle!
Ya poyraz!
Bir solgunluk, yeraltı ırmağı, sessiz kollar sarıyor bedenini.
Yüzün bir anda geri gidiyor Yves Bonnefoy'un dizelerinde olduğu
gibi.
Sessizliğin denizin sınırında...
Özlemlerin, soğuğun meşalesinde tutuşuyor.
Suskunsun ve hüzünlü.
Yaralı ve şaşkın yapraklar gibisin, ölüm ülkesinde yakılan ateşleri
biliyorsun.
Sorunun ne olduğunu biliyorsun sen de herkes gibi...
Demokrasi ve özgürlük!
Yaşam hakkı!
Gelir dağılımındaki eşitsizlik!
Kürt sorununu demokrasi ve özgürlük sorunundan ayırıp, bir başka
kefeye koyarsan, üniversiteli gençleri, HES eylemcilerini "silahlı
terör örgütü" yaftasıyla suçlayıp zindanlara atarsan, gazetecileri,
bilim insanlarını, askerleri eli kanlı canilerle birlikte
yargılarsan, TSK'de çalışan sivil kadın memuru "darbecilikle"
suçlayıp içeriye atıp bilmem kaç yıl hapis cezası verirsen barış
gelir ülkeye?
Bir yanda Ergenekon, Balyoz, Odatv, KCK davaları...
Kim suçlu kim suçsuz, kim darbeci, kim demokrat?
İddianameleri okuyunca karmaşık bir durum çıkıyor...
Önce durup bir düşünün olmaz mı?
Çağdaş bir demokrasi olmadan ne Kürt sorunu çözülür ne başka
sorunlar!
***
Bugün Türkiye'de laikliği ayrıştırıcı olarak görenler, bunu din,
dil, ırk ve mezhep ayrımcılığıyla bağdaştıranlar şu gerçeği bilmek
zorunda:
"Gelişmiş ülkelerde özgürlükçü demokrasiler laiklik temelinde
yükselmiştir..."
Bunu "laik devletin tüm inançlar karşısında eşit uzaklıkta durması,
ayrışmaya gitmemesi olarak" görmeyenler "laiklik kavramı"nın ne
olduğunun farkında değil.
Demokrasi olmadan bal gibi laiklik olur ama laiklik olmadan
demokrasi ve özgürlük olmaz...
Bakın yakın tarihe, Yunanistan'dan İtalya'ya; Almanya'dan
İspanya'ya değin göreceksiniz.
Bizde ise darbeler dönemi!
Kimse kimseyi kandırmasın!
Laiklik, eski Yunancadan dilimize yerleşmiştir ve "halksal"
anlamına gelir...
Tıpkı "Türkiye ahalisi"nin halk, topluluk anlamına geldiği
gibi.
Türkiye'de kavramları karıştıranlar çok...
"Milli egemenlik kayıtsız şartsız milletindir", "milliyetçi
egemenlik" anlamına gelmediği gibi.
Bu kavram antiemperyalist bir söylemdir...
68 kuşağı anımsar, Prof. Dr. Muammer Aksoy'un 60'lı yılların
sonlarında başlattığı "Milli Petrol" kampanyasını...
***
Bizde "millicilik" ya da "ulusalcılık" nedense "milliyetçilik"
olarak algılanıyor...
AKP'ye karşı muhalefet yapmak başka bir şey, ulusalcı olmak başka
bir şey...
Ulusalcı-yurtsever olacaksınız!
Bunu ancak solcular, devrimciler yapar, eski faşolar ve onların
yeniyetmeleri değil.
Sermaye-emek çelişkisi, emeğin örgütlü gücü gibi kavramları sağda
solda dolaşan faşolar hiç kullanmaz.
Aranıza sızarlar, kışkırtırlar!
Bunlara dikkat edin, yanınıza yaklaştırmayın...
Atatürkçülüğü kimseye bırakmazlar!
İlhan Selçuk'un, Uğur Mumcu'nun, Server Tanilli'nin, Ahmet Taner
Kışlalı'nın kitaplarını okursanız bunları yakından tanırsınız.
Siz bakmayın "ulusalcıyım" diye ortalıklarda dolaşan derin
milliyetçilere...
Gerçek ulusalcı, Mustafa Kemal gibi olanlardır...
Onlar, şovenist, ırkçı, kafatasçı, faşist değillerdir...
Kimilerini tanıyorsunuz!..
AKP'ye çoktan yanaştı...
Bu gibiler dün olduğu gibi bugün de siyasal iktidarın karşısında
olup eleştirdiler, muhalefet yaptıkları yağmadan pay aldılar...
Örnek vermeme gerek yok, siz tanırsınız onları...
***
Bir pazar günü doğayı yazacaktım, aşkı, özlemi, kuşları,
böcekleri ve çocukları...
Yazamadım, ne yapayım!