Demokrasi oturmadan medya adam olmaz!
'Bir medya devi olan Murdoch İmparatorluğu hızla çöküş yolunda ilerliyor'
Siyaset ve medyanın halleri başlıklı yazısında Hasan Cemal "Medya adam olmadan demokrasi adam olmaz" dedi. İşte Hasan Cemal'in o yazıdından çarpıcı bir bölüm:
DEMOKRASİ OTURMADAN MEDYA ADAM OLMAZ
Bu köşede ara sıra attığım bir slogan vardır: Medya adam olmadan demokrasi adam olmaz!
Elbette tersi de doğrudur:
Demokraside taşlar yerli yerine oturmadan da medya adam
olmaz!
Medyanın hem kendi kendisiyle, hem siyaset ve güç
odaklarıyla ilişkisi, bir ülkede demokrasi ve hukuk çıtasını çok
yakından ilgilendirir.
Bütün bunlar iç içedir.
Ve bu iç içelik de, hiçbir zaman ve hiçbir yerde
siyah-beyaz değildir.
BİRİNCİ SINIF DEMOKRASİLERDE DE REZİL ÖRNEKLER VAR
Yalnız ikinci sınıf demokrasilerde değil, birinci sınıf
demokrasilerde de medya-siyaset ilişkileri açısından en rezil
örneklere rastlanır.
Bunun temelinde yatan, para ve iktidar merakı ya da
düşkünlüğüdür.
Para ve iktidar, insanoğlunun önünde şımarıklık ve yozlaşma
çukurları açar, onu siyasi ve ahlâki bakımdan olmadık tuzakların
içine çekiverir.
Şimdi bunun en çarpıcı örneklerinden biri, demokrasinin
beşiği sayılan Britanya'da yaşanıyor.
Bir medya devi olan Murdoch İmparatorluğu hızla çöküş yolunda
ilerliyor.
İngiliz gazetelerindeki sonun başlangıcı diye atılan manşetler,
Rupert Murdoch'un yakın zamanda sadece Britanya'da değil,
Amerika'da da dükkanı kapatacağının habercisi...
50 EDİTÖR VE MUHABİR
TUTUKLANDI
Bugüne kadar Murdoch medyasından 50 civarında editör ve
muhabir tutuklandı. Bunlardan 11'i hakkında ceza davası
açılacak.
Neden bütün bunlar?
Kanunsuz faaliyetlerden dolayı.
Telefon dinlemişler, e-posta korsanlığı yapmışlar, polise
rüşvet ve adaleti engelleme gibi mafyavari işlere
karışmışlar...
Guardian'ın yürekli gazetecileri, müthiş bir fikri takiple meseleyi
kovalayıp kamuoyuna mal ettiler.
Parlamento çatısı altındaki bazı cesur siyasetçiler de
Rupert Murdoch'un kanunsuz faaliyetlerine el koyunca, pislikler
ortalığa saçıldı.
MEDYA DEVİNİN SİYASETİN ZİRVESİNDEKİ ÇİRKİN PAZARLIKLARI
Yalnız habercilik adına yapılan rezillikler değil, büyük medya
patronunun siyasetin zirveleriyle yaptığı perde arkası çirkin
pazarlıklar da açığa çıktı.
Rupert Murdoch'un 1980'lerin başında London Times ve Sunday
Times gazetelerini satın alırken Muhafazakâr Başbakan Margaret
Thatcher'la çevirdiği gizli dolaplar...
Sonraki yıllarda medya desteğini Muhafazakârlar'dan İşçi
Partisi'ne döndürürken Tony Blair'le gizli kapaklı
ilişkileri...
Son olarak şimdiki Muhafazakâr Başbakan David Camerun'la kurduğu,
bazı iş çıkarlarına karşılık medya desteği...
CESUR GAZETECİLERE ORTAYA
ÇIKARTTI
Bütün bu gizli kapaklı işler, yürekli gazeteci-cesur
siyasetçi işbirliğiyle artık kamuoyunun malı olmuş
durumda.
O kadar ki, parlamentodaki soruşturma komisyonu, beklenen sonu
cümle aleme ilan etti yayımladığı raporla:
"Murdoch, uluslararası bir medya kuruluşunu yönetmeye ehil
değildir."
Sözü uzatmak yersiz.
Britanya'daki gibi birinci sınıf bir demokraside bile para
ve güç şımarıklığı, medyayla siyaseti
yozlaştırabiliyor.
Ama aynı zamanda yürekli gazeteci-cesur siyasetçi işbirliği
de, medya ve politika alanındaki yoz gidişe bir yerde dur
diyebiliyor.