Deliye her gün bayram...
Esas olan "yeni" ya da "eski" olmak; yeniyi eskileştirmek, eskiyi yenileştirmek mi acaba?..
ADNAN BERK OKAN
Ama...
Yeni Şafak'ta Fatma Barbasoğlu'nun "Sizin Türkiye'niz hangisi?" başlığı altındaki makalesini okuyunca, "yahu gel birkaç çift lâf da sen et" dedim kendi kendime...
Ve...
Geçtim klavyemin başına...
Peki...
Barbarasoğlu ne mi diyordu?..
Meselâ şunları diyordu:
"Bir tarafta eski Türkiye ne kadar güzeldi diyenler, diğer tarafta Yeni Türkiye geliyor diyerek deliye her gün bayram sevincinde yaşayanlar var. Ne o ne bu. Peki hangisi?"
Sonra da bir okur mektubunu paylaşıyordu...
Mektubun ana teması şuydu: "Şikâyet etme, sorumluluk al"...
Yani...
Esas olan "yeni" ya da "eski" olmak; yeniyi eskileştirmek, eskiyi yenileştirmek mi acaba?..
"Yoksa?.." diye sordum kendi kendime ve başladım aklıma gelenleri sıralamaya...
Ey güzel insanlar!..
Evren “izafiyet, görecelilik” üzerine bina edilmiştir…
Her şey ama her şey izafiyet üzerine oturur…
Kötü olmasaydı iyinin ne kıymeti olurdu?..
Çirkin olmasa güzele kim bakar, kim değer verirdi?..
Kimin fakir olduğu konusunda zengine bakıp da karar vermiyor muyuz?..
Boş kavramı olmasa dolu kavramından söz edebilir miydik?..,
Uzatmayayım…
İzafiyet her şeydir…
Son zamanlarda siyasi gündemin en çok tartışılan konusu da bir başka izafiyet üzerine…
“Yeni – Eski”…
“Yeni“ olmasa “eski”, “eski” olmasa “yeni” olmazdı…
Esasa geleyim…
Başbakan Davutoğlu yaptığı bütün konuşmalarda “Yeni Türkiye” vaat ediyor…
Peki…
Bir akademisyenin izafiyetin her şey olduğunu bilmemesi mümkün mü peki?..
Elbette değil…
Çünkü “yeni” ile “eski” konusu da izafidir…
Davutoğlu’nun sözünü ettiği “yeni” neye göre yenidir?..
Ya da hangi eskiye göre yenidir?..
Hem…
Her “yeni” mutlaka eskisinden daha “iyi” demek değildir ki…
Sadece kimilerine göre daha iyidir yeni ama kimilerine göre ise eskisinden de daha kötüdür…
Bazen “yeni” dediğiniz şey, eskisinden sadece bir saniye öndedir…
Ama…
Aradan bir saat geçtikten sonra eskiyi özleyebilir, arayabilirsiniz…
Ya da şöyle sorayım?..
İçinizde kaçınız yeni bir sevgiliyi 50 yıllık sevgilinize tercih edersiniz?..
Diyelim ki 50 yıllık sevgilinizi “yeni” bir sevgiliye tercih ettiniz…
Ne olacak yani?..
Yeni sevgiliyi 50 yıllık sevgiliye tercih edenler size “Tutucu, statükocu” falan mı diyecekler?..
Vallahi bana sorarsanız aynı soruyu; ben “tutucu ve statükocu dolarak anılmaya razıyım…”
Çünkü…
50 yıllık sevgilimi hiçbir yeniye değişmem…
Ya da şöyle sorayım:
Sabah satın aldığınız ayakkabı, akşamüzeri satın aldığınız ayakkabıya göre “eski” midir?..
Efendim, efendim?..
“Evet” mi?..
Haklısınız…
Yani…
Sabahki satın aldığınız ayakkabı haliyle akşamüzeri aldığınız ayakkabıya göre eskidir…
Çünkü…
İzafiyet teorisi öyle emrediyor…
Zira…
Bir şeyin yeni olabilmesi için ortada mutlaka bir de eskinin olması gerekmektedir…
Eğer öyleyse, Davutoğlu Hükümeti eski hükümetin 12 yıllık icraatlarından çok fazla şikâyetçi…
Ehhhh…
O zaman söyleyecek sözüm olmaz…
Ve… Bazen öyle olur ki…
Kendinizi birisi veya birilerinin karşısında “mazlum” olarak görürsünüz…
Oysa…
Size zulmettiğine inandığınız kişi ya da kurumlar aynı konuda tam tersini düşünürler…
Onlara göre siz zalimsinizdir, kendileri mazlum…
Gidin sorun bakalım bir CHP’li seçmene Erdoğan “zalim” mi “mazlum” mu?..,
Hâsılı ey güzel insanlar!..
Davutoğlu’nun niyetinin halis olduğundan şüphem yok…
Hatta…
İlerleyen günlerde Davutoğlu’nun en çok da bugünlerde kendisine yağcılık yapan yazarlarla arasının bozulacağından eminim…
Belki de bir süre sonra neden “Yeni Türkiye” vaat ettiğini eski hükümet üzerinden (Yani kendi kurduğundan bir önceki) gerekçelendirecek “Yeni” Başbakan…
Kim bilir?..
Belki de; “Eski Türkiye hukuk devleti ilkelerinden uzaklaşmıştı… Oysa biz yeni Türkiye’de hukukun üstünlüğü ilkesini vazgeçilmez kılacağız” diyecek…
Belki de şunları söyleyecek:
“Eski Türkiye’de yargı tamamen siyasal iktidarın güdümüne alınmak ve kuvvetler ayrılığı ilkesi çiğnenmek üzereydi… Kuvvetler ayrılığı ilkesiyle birlikte bağımsız ve tarafsız yargı Yeni Türkiye’nin vazgeçilmezi olacak…”
Ve belki de diyecek ki:
“İç ve dış politikalarımız tamamen hukukun üstünlüğü, insan hakları, demokrasi ve kalıcı barış üzerine tesis edilecek… Oysa eski Türkiye’de iç ve dış politikalar mezhep ve etnik ayrımcılık üzerine bina ediliyordu…”
V.s, v.s., v.s…
Evet…
Benim tahminim; Davutoğlu’nun “Yeni Türkiye” özlemi ancak kendi başbakanlığından önceki “Eski Türkiye” ile kıyaslanırsa değer kazanmış ve özlemi duyulan bir Türkiye olacak…
Yok, eğer Davutoğlu izafiyet teorisine göre kendisine bir “eski” bulamayacaksa, vaat ettiği “yeni”, neye göre yeni olacak?..
Bilen birileri varsa bana da anlatsın…
adnanberkokan@gmail.com