Darbeyi Balbay'la Özkan mı yapacaklardı?
Türk yargısında tutuklu yargılanma bir nevi “infaz” yerine geçiyor ve HSYK başta olmak üzere ilgili ve yetkililerin sesi soluğu çıkmıyor…
GAZETECİLER.COM
Hikmet Çetinkaya bugün Cumhuriyet’te
“duygu” yüklü bir makale yazmış…
Mustafa Balbay’ı anlatıyor…
Okuduğunuz zaman yazdıklarına hak vermemeniz,
Balbay’a yapılanlara ve bunu yapanlara
öfkelenmemeniz mümkün değil…
Mustafa Balbay daha önce de gözaltına alınıp sonra
serbest bırakılmıştı…
Ama ne hikmetse çok geçmeden bir kez daha gözaltına alınıp
sorgulandı…
Daha önce serbest bırakıldığında kaçmak bir yana işine daha sıkı
sarıldığı bilindiği halde, “kaçma” şüphesi ile
tutuklandı bu kez…
Hâsılı; Türk yargısında tutuklu yargılanma bir nevi
“infaz” yerine geçiyor ve HSYK
başta olmak üzere ilgili ve yetkililerin sesi soluğu çıkmıyor…
Hikmet Çetinkaya’nın hem duygulu ve hem de akılcı
makalesi aşağıda…
Hikmet Çetinkaya
ve benzeri arkadaşlar bugün adına “Ergenekon”
denilen soruşturma dosyası nedeniyle yapılan hükümsüz infazları
daha önce ve yıllarca yaşayan inançlı Müslümanlara sahip
çıkmamışlardı… Adnan Berk Okan |
365 Gün...
Mustafa Balbay 365 gündür Silivri'de tutuklu...
Dışarıdakiler için 365 gün "Ne çabuk geçti bir yıl", içerdekiler
için ise her gün bir yıldır.
Gazetecinin yaşamı Türkiye gibi bir ülkede pamuk ipliğine
bağlıdır.
Kimi zaman bir tetikçinin kurşunuyla ölür, kimi zaman zindanlarda
çürütülür.
Balbay zindanda çürütülmek istenilenlerden...
Ben yazımı yazdığım saatlerde Mustafa Balbay, sabah sporunu yapmış,
gazeteleri okumuş, televizyonda haberleri izlemiştir.
Belki koğuş arkadaşı Tuncay Özkan'la sohbet ediyordur ya da
günlüğüne bir şeyler yazıyordur.
Acaba göğün son oyununu, ilkyazın habercisi kuşları, Ege ve
Akdeniz'de açmaya başlayan laleleri, gelincikleri, papatyaları
özlemiş midir Balbay?
En çok çocukları Yağmur'u, Deniz'i ve eşi Gülşah'ı özlemiştir...
Annesini, babasını, kardeşlerini, dostlarını, arkadaşlarını.
Bir de çok sevdiği gazeteciliği...
Ağlayarak uçup giden bulutları, mavi badanalı evleri, allı yeşilli
uçurtmaları özlemiştir belki de... Belki de tıpkı benimki gibi,
kitaplarla, gazete kupürleriyle, kâğıtlarla dolu gazetedeki
masasını.
•••
Önceki akşam geç saatlere dek hakkındaki iddianameyi
ve savunmasını okudum Balbay'ın.
Mustafa, Silivri'deki sorgusu sırasında savcı Nihat Taşkın'ın bir
sorusuna yanıt veriyor: "Sayın Taşkın dört ayrı veriyi (Genç
subaylar tedirgin haberi, Hilmi Özkök'ün tanık ifadesi, Özden Örnek
günlükleri, Cumhuriyetçi Çalışma Grubu) bir araya getirdi.
Savcı Taşkın, Örnek'in günlüğü, var olduğu iddia edilen
Cumhuriyetçi Çalışma Grubu raporları, Özkök'ün ifadelerinden bir
soru çıkardı. Hilmi Özkök'ün bu davada konumu ne? Tanık... Ben ona
göre daha ileri bir durumda mıyım? Ben olsam olsam tanık
olabilirim.
Özden Örnek nerede? Ben iddianamenin doğrulayıcısı olmaya neden
zorlanıyorum?
'Öyleydi' diyen kişi olmaya zorlanıyorum.
Evet ben Hilafetin Kaldırılmasının 80. Yıldönümü toplantısına
gittim. Gazeteci olarak ne yapacaktım? Madagaskar'/ mı yoksa Maldiv
Adaları'nı mı yazacaktım?
Gittim, Ankara'da gelişmeleri izledim.
Suçsuzluğumu kanıtlamak zorunda bırakılıyorum. Bu soru davanın
nirengi noktasıdır. Hilmi Özkök nerede, ben neredeyim; Özden Örnek
nerede, ben neredeyim?" Özkök ve Örnek dışarıda, Balbay 365 gündür
Silivri'de yatıyor...
•••
Gazeteci çağının tanığıdır...
Balbay da Cumhuriyet'in Ankara temsilcisi ve yazarı olarak, 90'lı
yıllarda başlayan temsilciliği döneminde cumhurbaşkanından
başbakana, asker - sivil, devletin tüm kurumlarının başında olan
kişilerle görüşmüştür.
Görüşmelerde olup bitenleri bilgisayarına yazmak suç mudur?
Bir gazeteci, yaşadığı olayları ve özellikle sancılı dönemleri
unutmamak için kimi zaman kareli bir deftere, kimi zaman
bilgisayarına yazar, aradan yıllar geçtikten sonra bunları
kitaplaştırır.
Balbay'ın yaptığı budur! Bugün Türkiye'nin sancılı ve zor bir
dönemden geçtiğine tüm toplum tanık olmuyor mu?
Eğer bugün HSYK Başkanvekili'nin telefonları dinleniyorsa,
gazeteciler dinlendiklerini televizyon ekranlarında, köşelerinde
anlatıyorlarsa, Türkiye'de hukuktan, demokrasiden söz edebilir
miyiz?
Evet, Mustafa Balbay 365 gündür tutuklu...
Darbe günlüklerini yazanlar, e-muhtıra verenler, Genelkurmay
Başkanlığı, kuvvet komutanlığı yapanlar ise dışarıda...
Herhalde darbeyi Mustafa Balbay'la Tuncay Özkan yapacaklardı!
Kalemleriyle!