Cüneyt Özdemir öldürülen genç için yazdı

Ne yazdığını biz özetlemeylim, çünkü o kendi derdini, sıkıntısını, düşüncesini anlatmış çok duygusal bir şekilde.

GAZETECİLER.COM - Radikal yazarı Cüneyt Özdemir, bugün köşesinde çok duygusal bir yazı kaleme aldı.

Ne yazdığını biz özetlemeylim, çünkü o kendi derdini, sıkıntısını, düşüncesini anlatmış çok duygusal bir şekilde. Siz de zaten aşağıda okuyacaksınız Cüneyt Özdemir'in yazısnı. Ancak yazısının Eskişehir'de eli sopalılar tarafından öldürülen Ali İsmail Korkmaz ile ilgili olduğunun altını çizelim.

İşte Özdemir'in bugünkü yazısından çarpıcı bölümler:

BEN ESKİDEN SOĞUKKANLI BİR HABERCİYDİM

"Ben eskiden çok soğukkanlı bir haber sunucusuydum. Depremler, savaşlar, ölümler arasında dolanırken duygularımı işin içine katmamayı erdem bilirdim.


Türkiye'nin yıllardır yaşadığı onca fırtınanın ortasında kaldığımdan şerbetlenmiştim. Mesleğe ilk başladığım günden geçen yıl 5 Nisan'a kadar adı konulmamış bir içsavaşın haber bültenini düzenli olarak sundum durdum. Faili meçhul cinayetler, şehit haberleri, depremler, terörden beter trafik kazları, aşk cinayetleri, töre hesaplaşmaları, kan davaları ile dünyanın en kanlı coğrafyasının ekran yüzlerinden biri oldum.

YETMEZMİŞ GİBİ ÇELİK GİBİ SİNİRLERLE SAVAŞLARA GİTTİM

Yetmezmiş gibi haber uğruna dünyanın farklı yerlerindeki savaşlara gittim. Çelik gibi sinirlerim vardı, ekran karşısında bir damla gözyaşı dökmedim. Dünya yıkılsa hiçbir şey olmamış gibi soğukkanlılıkla haber yapabilmekle övündüm.


Sonra bir gün oğlum oldu.
O gün bugündür ekran karşısında da özel hayatımda da gözyaşlarımı tutamıyorum.

Kimyam bozuldu, içime gömdüğüm, bugüne kadar yavaş yavaş alıştığım, kanıksadığım acılar ağzımdan çıkan cam kırıklarına dönüştü. Çocukluğuma emanet bıraktığım gözyaşları gelip eski mevzilerine yerleşiverdi.

(...) Eskiden "Bugün de 25 şehit var" deyip bir sonraki habere geçebilirken artık geçemez oldum.

EVLAT KOKUSUYLA BÜTÜN EVLAT KOKULARI ÜZERİNİZE SİNİYOR

Hele ki bir evladın kokusunu duymayın tanıdık tanımadık bütün evlatların kokusu üzerinize siniyor. Annelerin değerini baba olunca daha bir iyi anlıyorsunuz.
Babanızın babalığıyla barışıyorsunuz. Bir annenin-babanın evladını nasıl sevdiğini kendinizde görünce başkalarının evladını kaybetmesini içinizde çok derinlerde oluşan tarifsiz bir hüzün eşliğinde hissediyorsunuz.

Şu günlerde bir korku tünelinden çıkar gibi 30 yıllık kirli tanıdık malum savaşın yükünden kurtulmaya çabalıyoruz. Çok çocuğumuzu dağlarda kurban verdik. Bir inat uğruna, yanlış politikalar sonucunda, çapsız politikacıların vizyonsuzluğuna kurban gittiler. Aynı mahalleden, hatta aynı aileden, karşılıklı cephelerde ölen öldüren fakir halk çocuklarının savaşı çok ana babanın yüreğine adına 'evlat acısı' denilen ateşi düşürdü.

(...) Bugün barış süreci denilen 'şey' adım adım unutmak istediğimiz anıların üzerini örtsün diye umutlanırken görüyoruz ki devlet babanın aklında hiçbir değişiklik yok.

GEÇİM DERDİNDE BİR İNŞAAT İŞÇİSİNİN OĞLU ÖLDÜRÜLDÜ

Eskişehir'de elinde sopalı adamlar kafasına vura vura karanlık bir sokakta kıstırdıkları üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz'ı öldürdüler. Ali de fakir bir halk çocuğu, geçim derdinde bir inşaat işçisinin oğluydu. 17 yaşında karanlık bir sokak arasında kıstırılıp eli sopalı 'sivil' kişilerce dövüle dövüle hastanelik edildi. Hastaneye gitti, almadılar. Ertesi gün fenalaşınca mecburen kabul ettiler. 38 gün direndi direndi sonunda direnemedi.

Ali öldü, katiller ortada yok.


Bir evladın ölmesinden daha acı olan o ölümün hesabının sorulamaması olmalı. Ali'nin katilleri nerede ise işyerlerine kadar tarif edilirken, görüntüleri önümüzde dururken eli sopalı katiller devlet babanın arkasına saklanıyor. Saldırının görüntüleri siliniyor, soruşturmalar günlerdir savsaklanıyor. Güneydoğu'da yıllardır izlediğimiz o tanıdık senaryo, 'evlat acısı' adlı o korkunç film bu sefer birebir batıda sahneye konuluyor.

BU ADALETSİZLİĞİN KARŞISINDA BAŞLIYORUM AĞLAMAYA

(...) Ali’nin anası babası, onların dipdiri evlat acısı gözümde canlanıyor.
Çaresizlik bir öfke bulutunu getirip yüreğime demir attırıyor.
Hiç tanımadığım Ali’nin ölümü, ailelerinin acısı ama en fenası sonrasında göz göre göre yaşatılan bu adaletsizliğin karşısına geçip, başlıyorum ağlamaya…
Abdulkadir Selvi: İmamoğlu’nun diploması iptal edilir mi Hadi Özışk canlı yayında bombayı patlattı: İmamoğlu dosyası raftan hiç inmedi Ahmet Hakan: Erdoğan’ın hak ettiği bir övgü Ali Karahasanoğlu: Hastayım hakim bey, duruşmayı erteleyin CHP'de Özgür Özel'den üçlü görüşme çıkışı! Hadi Özışık'tan dikkat çeken açıklamalar Salih Tuna: Bu silaha yenildin mi kazanamazsın