Cüneyt Özdemir kimsenin yapamadığını yaptı liderleri buluşturdu
Cüneyt Özdemir, şeker fabrikalarının kapatılmasını sordu, liderler ilk kez sosyal medyada buluştu..
Türkiye’nin siyasi liderleri Cüneyt Özdemir’e konu hakkındaki
görüşlerini sundu. Liderler Şeker fabrikalarındaki görüşlerini
sosyal medyadan Cüneyt Özdemir ile paylaştı..
İşte o açıklamalar:
Başbakan Binali Yıldırım:
Şeker Fabrikalarının satışı ile 14 fabrika özelleştirilecek.
Yapılan işlem bu fabrikanın kapatılması değil biraz daha verimli
çalıştırılması. Özelleştirmede şu şartları ön koştuk.
1. Fabrikaları alan firma 5 yıl işletecek.
2. Belirli yatırımları yapacak.
3. İşçileri isterse hemen başka kurumlara geçecek isterlerse orada
çalışmaya devam eder.
Fabrikaların da ihtiyacı olan arsalar beraber verilecek fazla
arsalar ayrılacak ve satışa çıkartılacak.
Kamuoyunda dile getirildiği gibi herhangi bir kapatma söz konusu
değil. Bu fabrikalar verimli çalışmıyor rakipleri ile rekabet
edemiyor. Edemeyince de bu sefer verimli çalışıyor maliyetler
yükseliyor. Devlet pancar üreticilerinin mağdur olmaması için
elinden geleni yapıyor. Böylece devlet “ Pancar bu rakamdan aşağı
alınmayacak” diyecek bu şekilde pancar üreticisini koruyucu bir
tedbir oluşacak. Şekerpancarının teşviki ne nişasta bazlı şekerin
üretimi sınırlanacak.
Cüneyt Özdemir : Cargill raporu ile mi bütün bu adımları atıyorsunuz?
Binali Yıldırım (Başbakan):
Cargill’in bu konuyla ilgisi yok. Cargill bundan mutlu olmaz. Kendi
fabrikalarında 1.300.000 bin tonluk kapasitenin Türkiye’de zaten
260.000 tonunu kullanıyorlar. Bunu da düşüreceğiz. Bunlar deli
saçması söylentiler. Fabrikaları kapatmıyor daha verimli
çalıştırmaya çalışıyoruz. 500 bin pancar ekicisi ekmeye devam
edecek hatta biraz daha fazla üretilecek. Özel sektör ve devletin
elindeki fabrikalar 2 milyon 400 bin ton üretim yapıyor Türkiye’nin
ihtiyacından biraz fazla. Ekonomik fayda sağlanacak. Devlet kendi
fabrikalarını sübvanse ediyor. Özel sektör 1.54’e mal ediyor bizim
fabrikalar 3-4 dolara mal ediyor. Bu sürdürülebilir bir sistem
değil. Kimse bunu sürdüremez. İşte bunu düzeltmeye çalışıyoruz.
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa
Destici:
“(28.02.2018 tarihli açıklamamız) Biz ilkesel olarak özelleştirmelere karşı olan siyasi bir parti değiliz. Hatta özelleştirilmesi gereken kurumların düzgün bir şekilde özelleştirilmesini doğru buluruz. Ben yaptım oldu bitti mantığıyla, yada haraç mezat denecek şekilde bu özelleştirmelerin yapılmasına da karşıyız. Eğer özelleştirme zorunlu bir hale gelmişse, devletin milletin yararına olacaksa topluma açıkça anlatılmalıdır. Bu Şeker Fab.ları neden özelleştiriliyor,buradaki problem nedir,kim alacaktır,hangi şartlarda özelleştirilecektir,ne tür faydalar getirecektir bunlar açık şekilde izah edilmelidir.Toplum,çalışanlar,üreticiler ikna edilmeden yapılacak olan özelleştirmelere karşıyız. Ayrıca,toplumumuzun hemen her kesimini doğrudan ilgilendiren bir konuda bu çalışmayı gerçekleştirip bizim görüşümüzün de daha geniş kitlelere ulaşmasına vesile olduğunuz için teşekkür eder,başarılar ve hayırlı çalışmalar dilerim. (28.02.2018 tarihli açıklamamız)Biz ilkesel olarak özelleştirmelere karşı olan siyasi bir parti değiliz. Hatta özelleştirilmesi gereken kurumların düzgün bir şekilde özelleştirilmesini doğru buluruz. Ben yaptım oldu bitti mantığıyla, yada haraç mezat denecek şekilde bu özelleştirmelerin yapılmasına da karşıyız. Eğer özelleştirme zorunlu bir hale gelmişse, devletin milletin yararına olacaksa topluma açıkça anlatılmalıdır. Şeker Fab.ları neden özelleştiriliyor,buradaki problem nedir,kim alacaktır,hangi şartlarda özelleştirilecektir,ne tür faydalar getirecektir bunlar açık şekilde izah edilmelidir. Toplum,çalışanlar,üreticiler ikna edilmeden yapılacak olan özelleştirmelere karşıyız. Şeker Fab.ları neden özelleştiriliyor,buradaki problem nedir,kim alacaktır,hangi şartlarda özelleştirilecektir,ne tür faydalar getirecektir bunlar açık şekilde izah edilmelidir.Toplum,çalışanlar,üreticiler ikna edilmeden yapılacak olan özelleştirmelere karşıyız.”
Temel Karamollaoğlu Saadet Partisi Genel Başkanı:
“Cüneyt Bey, ülkemiz için çok önemli olan bu meseleyi sizinle “saadet çayı” eşliğinde konuşmak isterdim. Ancak mevcut şartlarda bu çok mümkün gözükmüyor. O sebeple özetle kanaatlerimizi buradan ifade edelim.Şeker fabrikaları, tarımdan hayvancılığa, doğadan sağlığa, sanayileşmeden bölgesel kalkınmaya birçok konuyu kapsayan milli meseledir. Bütün boyutlarıyla düşünüldüğünde özelleştirilmeleri ciddi riskler barındırdığı gibi tüm toplumu da kaygılandırmaktadır. Bu fabrikaların özelleştirilmesinde bizim en büyük kaygımız özelleştirilmenin ardından kapatılma ya da devre dışı bırakılmaları ihtimalidir. Zira özelleştirildikten sonra beş yıl üretim yapacak diye madde olsa bile altıncı yılda özel sektör “zarar ediyorum ve artık şeker üretemiyorum” diyebilecektir. Fabrikaların devre dışı kalmasının ardından pazar payını artıracak olan ve insan sağlığı açısından ciddi tehlike arz eden nişasta bazlı şeker de endişe duyduğumuz bir diğer husustur. Ayrıca özelleştirmelerin gerekçesi olarak, şeker fabrikalarında maliyetlerin yüksek olması ve fabrikaların kamu eliyle yürütülemediği gösteriliyor. Oysa birçok kamu raporuna da yansıdığı üzere sektöre 2000 yılından bu yana sürdürülebilir bir yapı oluşturması için gerekli yenileme, modernizasyon ve otomasyon yatırımları yapılmamıştır. Bununla birlikte 25 fabrikanın gelir bilançoları konsolide edildiğinde büyük kârlar sağlamasa da bir bütün olarak zarar eden bir yapı söz konusu değildir. Ayrıca Pankobirlik çatısı altında çok başarılı şekilde işleyen ve örnek modeller arasında gösterilen şeker fabrikaları, gerekli ilgi gösterildiği takdirde bir bütün olarak Türkşeker’in ekonomiye yük olmadan kamu mülkiyetinde verimli işletmeler olabileceğini gösteriyor. Özetle ifade edecek okursak, Türkiye bir çok üründe olduğu gibi şekerde de ithalatçı olmamalı ve şeker pancarı üretiminde süreklilik sağlanmalıdır. Bunun için şeker fabrikaları, Almanya, Fransa, Polonya vb. AB ülkelerinde olduğu gibi pancar üreticisi ve şeker işçisinin içinde bulunduğu ancak devletin de denetlediği bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Bunun dışında atılacak bir adımın ülkemize bedeli çok ağır olacaktır.”
Meral Akşener İyi Parti Genel Başkanı:
“Cüneyt Bey, Cargill’in Akp hükümetine rapor sunduğu günden bu yana, şeker fabrikalarımızın satışı ve Cargill oyunu, her konuşmamın konusu… “Sattırmayacağız” dedim ve demeye de devam edeceğim. Belki uzaklarda olduğunuz için duyulmamış olabilir. 4 saat önce CNN Türk ve Kanal D kameraları önünde de söyledim. @ahmethc belki akşam ilgili haberi sizin ve milletimizin bilgisine sunar.”
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:
“Şeker fabrikalarının satışa çıkartılması, sanayimize, işçi
haklarına, sendikalarımıza, tarıma ve pancar üreticilerimize,
hayvancılığımıza, millî ekonomiye, vatan savunmasına darbedir.
Millî Hükümet, Özelleştirme kapsamında bulunan ve yürütülen bütün
işlemleri derhal durduracaktır. Özellikle enerji, ulaştırma,
haberleşme, savunma sanayisi gibi kilit sektörlerde özelleştirilen
Kamu İktisadi Kuruluşları ve bunların iştirakleri yeniden
kamulaştırılacak, verimli işletilecek ve Türkiye ekonomisinin
hizmetine sokulacaktır. Tarım ekonomisine hizmet eden bütün kamu
kurum ve kuruluşları, üretimi artırmak için yeniden örgütlenecek,
tarım üreticisi piyasada ezilmekten kurtarılacaktır.
Vatan Partisi, TÜRKŞEKER işçilerinin örgütlü olduğu Şeker-İş
Sendikası ve şeker pancarı üreticilerinin örgütlü olduğu
PANKOBİRLİK başta olmak üzere, bütün çalışanlarımızı ve milletimizi
özelleştirme girişimine karşı mücadeleye çağırmaktadır.
HDP Eş Başkanı Sayın Sezai Temelli:
Sayın Cüneyt Özdemir,
AKP hükümeti,şeker fabrikalarının zararını bahane ederek içine düştüğü iktisadi krizi ve fon sıkışmasını aşmak, sarayı ve savaşı finanse etmek amacıyla şeker fabrikalarının özelleştirilmesini gündeme getirmiştir. Şeker fabrikalarının zararını özel bir şirket anlayışıyla yorumlayan iktidar, geçmişte olduğu gibi kamu politikalarında ve kamusallığa yaklaşımındaki çarpık anlayış bir kez daha tüm çıplaklığıyla ortadadır. Şeker fabrikalarının satılması binlerce işçiyi ve üreticiyi yoksulluğa sürükleyecektir. Dahası, doğa tahrip edilecek ve halk sağlığına önemli zararlar verilecektir.
AKP hükümetinin bugüne kadar izlediği tarım politikaları Türkiye’yi geleneksel tarım ürünlerini ithal eder hale getirmiştir. Çiftlikleri ve halkı yoksullaştırmış, toplumu sağlıklı gıdadan yoksun bırakmıştır. Sümerbank, Et Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu ve TEKEL özelleştirmelerinde de görüldüğü gibi çalışan binlerce işçi ve aileleri de yoksulluğa sürüklenecektir. 2003-2007 arası yapılan devasa özelleştirme sonrası işsizlik sorunu derinleşmiş, kamusal üretimin toplumsal değer üretimi ortadan kalktığı için yoksulluk ve yoksunluk yaygınlaşmıştır.
Kamunun pancar üretiminden çekilmesi, şeker ihtiyacının mısırdan yapılan nişasta bazlı şekere yönelmesine yol açacaktır. Pek çok ülkede yasaklanan bu şeker türü ve genetiği değiştirilmiş diğer ürünler, halk sağlığını olumsuz olarak etkileyecektir. Şeker pancarı hayvancılık açısından vazgeçilmez bir kaynak olduğu gibi ekolojik denge açısından da büyük önem taşımaktadır.
Binerce çiftçiyi işçiyi, besiciyi, nakliyeciyi doğrudan etkileyecek bu özelleştirme, halk sağlığına ve doğaya da zarar verecektir.Şeker sektörünün ihtiyacı bugün özelleştirme değil güçlendirme ve yeniden toplumcu bir iktisadi anlayışla bir yapılandırma olmalıdır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi toplumun her kesiminin karşı çıktığı bir uygulama. Bu üretimin kaybedeni yok. Herkesin kazandığı bir ortama siz dinamit koyuyorsunuz. Hangi gerekçe ile özelleştiriyorsunuz? Şeker fabrikalarını özelleştirerek siz aslında bir anlamda cumhuriyetten intikam almaya çalışıyorsunuz. Şeker fabrikalarına sahip çıkmak, cumhuriyete, emeğe, alın terine sahip çıkmak demektir.