Cüneyt Özdemir, Hülya Avşar'a şaşmış kalmış...

Cüneyt Özdemir’in Radikal’de “Hülya Avşar'dan hayat dersleri!” başlığı altında yayımlanan makalesini okuyunca öğrendim…

ADNAN BERK OKAN

Cüneyt Özdemir’in Radikal’de “Hülya Avşar'dan hayat dersleri!” başlığı altında yayımlanan makalesini okuyunca öğrendim…

Dikkatimi çekti…

Biliyorum…

Seveninden çok nefret edeni var Avşar kızının…

Normaldir de…

Çünkü…

Burası Türkiye’dir…

Türkiye’de “başarı” bu ülke insanlarının geneli için berbat bir şeydir…

Haliyle başaran insandan nefret edilir…

Bu gerçeği unuttuğunuz an yandığınızın resmidir…

Zira o an “vicdan” isimli “Yüce” ama sürekli kaybettiren değer gelir beyninize ve kalbinize çöreklenir…

 

Ey güzel insanlar!..




Türkiye
’de başarabilmek için insan olmaktan çıkmak birinci koşuldur…

Haliyle çok zor yakalanır başarı…

Yakalayan da elden kaçırmamak için insani bütün kuralları unutmak zorunda kalır…

Zira…

Türkiye’de “başarı” denilince akla gelen şey “Para kazanmaktır”…

Ama öyle böyle değil…

Çok para kazanmak…

Çok ama çok zengin olmak…

Türkiye’de başarılı olmanın ölçüsü kaliteden değil kantiteden geçer…

Yani çok şeye sahip olmaktan”…

O "çok şeye sahip olmak" başarısını yakalamak için ise mutlaka bir bedel ödemek şarttır…

Bu ülkede o bedeli ödemeden hiç kimseyi çok zengin yapmazlar.

 

Peki, ne yapmalısınız da başarmalısınız?..

Söyleyeyim…

Çok para kazanmak istediğiniz sektörde oyunu kurallarına göre oynayacaksınız…

Hangi sektörde çalışırsanız çalışın, o sektörün bir cami avlusu olmadığını bileceksiniz…

Her türlü katakulli döndüğünü, her türlü orospuluğun “erdemlilik” olarak yutturulduğunu ve buna rağmen herkesin kendisini bir “hanımefendi” veya bir “Beyefendi” olarak yutturduğunu anlayacaksınız…

Eğer…

Hem yaptığınız işin orospusu olup hem de kendinizi beyefendi veya hanımefendi gibi sunamazsanız; ananız yedi bayram ağlar bilesiniz...

Bu ülkede başarılı olmak (Çok para kazanmak) için vicdanınızı kanalizasyona atıp yanınızda sadece cüzdanınızı taşıyacaksınız...

İyi insan değil kötü insan olacaksınız ama iyi adamı oynayacaksınız...

Çalmayı mubah, sadakati günah sayacaksınız...

Halkın bedavadan yararlandığı bir yer gördünüz mü yıkacak, fakir buldunuz mu hemen öpeceksiniz…

Ve…

Bu arada bir şeyi asla ama asla unutmayacaksınız…

Duygularınızın ve vicdanınızın en büyük düşmanınız olduğunu…


Yani…




Her bakımdan güçlü olacaksınız…

Güçlü olmak herkese hükmetmek demektir…

Hükümetleri, bürokrasiyi, mahkemeleri, karakolları, gümrükleri ve gizli istihbarat örgütünü kontrol altında tutmak ve onlara her istediğini yaptırmak demektir…

Güçlü adam yeri geldiğinde devleti bile kontrol altına alabilen adam demektir...

Eğer hükümetleri, başbakanları, bakanları, mahkemeleri, hâkimleri, savcıları ve bilumum devleti kontrol edemiyorsanız güçlü de sayılamazsınız zengin de…

Devlet sizi istediği zaman bir kaşık suda boğabiliyorsa öyle bir zenginliğin içine tükürün gitsin…

Aha işte bizim medya patronları…

Yahu adamlar kendi gazete ve televizyonlarının yayın politikalarını bile özgürce tayin edemiyorlar…

Başbakan’ın emrinden dışarı çıkamıyorlar…

Onlarınki gibi zengin olacaksanız boş verin olmayın…

 

Nerede kalmıştım?..




Hatırladım…

Hülya Avşar demiş ki:

"Bizim camiada kimse kimseyle dost olamaz. Bu sözlerim eleştirildi ama ünlülerle dost olamam. 'Canım arkadaşım sen başarılı ol' diyemem ki! Hep 'O değil, ben başarılı olmalıyım' diye düşündüm. 'Ölmemek için öldürürüm' sözüne çok inanıyorum.”

Cüneyt şaşırmış…

Neden şaşırdığını anlayamadım…

Hülya Hanım müthiş gerçekçi konuşmuş…

Söylediklerinin içinde hiç yalan yok…

Zaten başarılı olmak için “yalanları doğru, doğruları yalan gibi” söylemeyi becereceksiniz…

Hülya Avşar “Ölmemek için öldürürüm” derken elbette fiziki cinayetten söz etmemiştir…

Avşar o…

Ne dediğini bilmez mi?..

Kinaye (Züppeler “Metafor” diyor) yapıyor elbette…

“Ölmemek için öldürürüm” derken asıl söylemek istediği, “başarımı engellemeye kalkanları ezer geçerim…”

Nitekim öyle olmasaydı Hülya Avşar olur muydu?..

 

Ne demesini bekliyordun Cüneyt?..

Cüneyt, Avşar’ın evlilik konusundaki açık sözlülüğünü de anlayamamış…

Oysa ben hiç şaşırmadım…

Zira…

Avşar o kadar akıllı ki, bir yaptığı hatayı ikinci defa asla yapmayacak olanlardan…

“Bir sevgilim olacak. Ama evlenmem” diyor…

Neden evlenmeyeceğini de hiç eveleme geveleme yapmadan dürüstçe söylüyor:

“Evlenip boşanıp mallarımı ve paramı paylaşacağım öyle mi? Hiç paylaşamam mallarımı…"

Ne demesini bekliyordun Cüneyt?..

“Çok yakışıklı, genç, güçlü ama hayta, tembel bir delikanlıyla aşk evliliği yapacağım; onu boğa gibi besleyeceğim sonra da bir bahane bulup benden kaçacağı zaman mal paylaşımı yapacağım” mı diyecekti?..

Öyle deseydi Hülya Avşar olabilir miydi?..

 

Başka neye şaşırmış Cüneyt?..

O da şu…

Öğrencinin biri "Politikaya atılacak mısınız" diye sormuş Avşar’a…

Hülya Hanım’ın cevabı aynen öyle olmuş:

"Siyaseti 6 yıl sonra düşünüyorum. Hani İtalya'da göğüsleri açıkta dolasan bir milletvekili vardı. Adı Cicciolina'ydı galiba. İste onun kafasındayım."

Bence nefis bir cevap…

Hiç yalansız, hiç dolansız…

Milyarlarca Euro/Dolar/Lira çalanların “namuslu” pozlarında dolandıkları siyaset pazarında memesi açık gezen ama kimsenin parasını, pulunu çalmayan; devletin hazinesini soymayan Cicciolina olmak çok daha takdire şayan değil mi Cüneyt?..

Adnanberkokan@gmail.com