Cumhuriyet'te neler oluyor? Yeni kaptan gazeteyi anlattı
Cumhuriyet gazetesinin yeni genel yayın yönetmeni Utku Çakırözer, göreve başladıktan sonra ilk kez ekranlardaydı. Cumhuriyet'i ve olan biteni anlattı.
GAZETECİLER.COM - ÖZEL
İÇERİK
Aydın Engin, Ahmet Şık, Özgür Mumcu, Ceyda Karan ve Murat Sabuncu'nun Cumhuriyet'e transferi medya kulislerini hareketlendirmişti. Gazetede Mustafa Balbay'ın da içinde olduğu bir grup yeni isimlere özellikle de Aydın Engin'e karşı tepki göstermiş, CUMOK adı altında örgütlenen okurlar gazeteyi Cemaatçi çizgiye kaymakla suçlayıp boykot edebileceklerini açıklamışlar, son olarak da gazetenin genel yayın yönetmeni istifa etmişti.
Bu gerilimli süreçte Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmenliği koltuğuna Ankara Temsilciliği görevini yürüten Utku Çakırözer getirilmiş, gazete okurları boykot kararını ertelmişti.
Gazetenin yeni kaptanı Utku Çakırözer, genel yayın yönetmenliği koltuğuna oturduktan sonra ilk kez ekranlara çıktı. Halk TV'de Ayşenur Arslan'ın hazırlayıp sunduğu Medya Mahallesi programına katılan Çakırözer, Cumhuriyette ne oluyor sorusunu yanıtladı.
Mahallenin Ablası Ayşenur Arslan ise canlı yayında izleyicilere kızdı ve Cumhuriyet'in yazar ve muhabir kadrosu ile Türkiye'nin neden en çok okunan gazetesi olmadığını sorguladı.
İşte programdan akılda kalan anlar:
İSTANBUL TRAFİĞİNE ALIŞMAYA ÇALIŞIYORUM
Ayşenur Arslan: Medyada son zamanlarda yetişimiş en yetkin isimlerden biri olan Utku Çakırözer ile konuşacağız. Cumhuriyet'in başındasın şimdi onu sonra soracağım, deli misin diyeceğim, gazetecilik neyse de idarenin sorunları, idare ile gazeteci arasındaki çekişmeler, onu sonra konunşacağız. Ama önce sorayım İstanbul'a alıştın mı?
Utku Çakırözer: Trafiğe alışmaya çalışıyorum.
Ayşenur Arslan: Kaç gun çalışıyorsun?
Utku Çakırözer: Yedi. İstanbul'da beni ilk davet eden de siz olduğunuz.
Ayşenur Arslan: O kibarlığından siz diyor ama ben utkucuğum canım diyorum. Ablalığıma verin. Ben senin ufaklığını bilmiyorum ama Ablalığımdan yapıyorum. İstanbul'a gelince habere bakışın değişti mi? İçinden bir haber, sevimli balina Luna… Spor sayfası ya da Galatasaray kongresinin arkasında Erdoğan ile ilişkiler olduğu öne sürülmüş. Bunlar ve daha bir sürü şey. Sen Ankara'da başka bir gündeme alışıksın. Nasıl cep açıyorsun.
Utku Çakırözer: Türkiye'de hiç olağan gündem olmaz. Hep olağanüstüdür. Ankara'da Ankara gündemiydi. Orada da alanlarında en yekili isimlerle çalıştım. Burada da her birimimiz en iyi gazetecilerden oluştu. Ben eşitler arasında bir parça öne çıktığım için Genel Yayın Yönetmeniyim. Zor olmuyor. Oturuyoruz gazetede toplantıya. Hergün inanın birden çok gazeteye manşet olacak malzemeyle çıkıyoruz.
ANKARA GAZETECİSİSİN ELEŞTİRİSİ GELİYOR MU?
Ayşenur Arslan: Şöyle bir eleştiri geliyor mu? Sen de Ankara gazetecisi gibi bakıyorsun. Güneş'te Güneri Cıvaoğlu ile çalışmıştık. Onun bakışı çok farklıydı. Çok Ankaralı buluyorlar mı seni?
Utku Çakırözer: Sen Ankaralısın diye paylaşmadılar. Ama benim acemiliklerimi, hatalarımı gideriyorlar. Benim açıklarımı, gaflarımı kapatıyorlar. Siyaset odaklı gidiyorum orası doğru.
Ayşenur Arslan: Sen İstanbul'a gelmeden önce haberlerin geliyordu. Sevgili Sedat Ergin, o da yazmaz oldu Genel Yayın Yönetmeni olunca. Benim genç arkadaşlarım koltuğa oturur oldu. Haber yapamayacaksın artık yani…
Utku Çakırözer: Belki biraz zorlanacağız. İşin idari bir boyutu var. Kağıdı, matbaası… Daha az zaman ayıracağım belki habere.
CUMHURİYET'TE NELER OLUYOR?
Ayşenur Arslan: Medyada esen rüzgarları ve kendi adıma beni en mutlu eden değişimi konuşacağız. Medyanın yol haritasına bir bakalım. Enver Aysever bugün ilk yazısını yazmış BirGün'de. Aysever son kopan yapraklardan biri. Medyada yaprak dökümü bitmedi bitmiyor. Havuz medyası büyüdü. AKP yanlısı medya güçlendi. Merkez Medya Enver Aysever'i bile taşıyamaz hale geldi. Çok az kaldık sevgili Utku. Oradan başlayalım sonra Cumhuriyet'e gelelim.
Utku Çakırözer: Enseyi karartmamak zorundayız. En iyisini, en iyinin de iyisini hedeflemek zorundayız. Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye'deler. Onların da derdi bu.
Ayşenur Arslan: İlk defa 20 kişi ile geldiler.
Utku Çakırözer: Çok kalabalıklar. Sadece biz değil dünya da Türkiye'de medya nereye gidiyor diye konuşuyor. Tutuklu gazeteciler olayında olduğu gibi hükümet için sorun yok zaten. Bizim için oto sansür ve özdenetim mekanizmalarımız yürüyor. Buna direnenler var. Umalım düzeliriz diyoruz ama her seferinde kötüye gidiyor.
AKP'NİN KAFASI KARIŞIK
Ayşenur Arslan: Sen bu baskıyı en somut yaşayan bir isimsin. Hele Esad ile röportaj yapman çok da tepki çekti. Birand'a gitme denildi ama sen gittin. Sonra seni afaroz ettiler, kongreye almadılar.
Utku Çakırözer: Bu akreditasyon konusunda AKP'nin kafası karışık. Konuşurken özgürlükçülük diyorlar. İçeriye dönünce dönem dönem bazı gazeteleri içeri almıyorlar. AKP içinde benim görebildiğim madem özgürlük savunuculuğunu yapıyoruz, daha özgür olmalıyız diyen de var. Erdoğan ve yakın çevresine sirayet eden bir tavır da var. Biz Erdoğan ve Davutoğlu'nun toplantılarına çağırılmadık. Ben genel kurmay muhabiriydim, o zaman da akreditasyonum iptal edildi. Keşke iptal edeceğine eleştirlerden yararlanmayı bilseler diyorum.
Ayşenur Arslan: Sen buna rağmen AKP cenahı ile de bağlarını kopartmamaya çalıştın. Neler oluyor? Yeni de bir olay yaşandı.
BEN YORUMLAYIP YAZDIM, BAKAN 3 GÜN SONRA İTİRAZ ETTİ
Utku Çakırözer: Olması gereken gazetecinin herkesle konuşabilmesi gerekiyor. Haber böyle oluşur. Olayın her yönünü öğrenmemiz lazım. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan yeni kabinede görev aldı. Ben de bakan olduktan sonra hayırlı olsun ziyareti yapmak istedim. Sağolsun bir randevu verdi. Zaten basından sorumlu bakan.
Ayşenur Arslan: Bana göre eskiden medyanın gizli patronuydu. Biliyorum üzerimde denenmiş şeyleri var çünkü.
Utku Çakırözer: Tam da HDP heyeti gelmişti. onu konuştuk. İki gün de yazdım bunu köşemde. Hükümetin gündemi HSYK referandumu diye anladım ben. 12 bin kişinin değil, 55 milyonun kararı belirler Türkiye'nin gidişini dedi. Ben de referandum niyeti var diye yazdım. Yalçın Bey üç gün sonra beni niyet okuma ile suçladı. gazeteci ahlaktını ihlal ettiğimizi söyledi. Ertesi gün referanduma gideriz denildi ama ne diyeyim ben.
Ayşenur Arslan: Birebir baskıları yaşadık biz.
Utku Çakırözer: Sizin ve bizim kurumumuz en özgür kurumlar ama, Cumhuriyet ve Halk TV.
Ayşenur Arslan: Bazı isimler Cumhuriyet'e geldi. Bu cemaate yanaşmadan tut liberalleşmeye kadar eleştirildi. Mustafa Balbay'ın ayrılacağı söylendi. Senin Cumhuriyet'in başına gelmen ile bu eleştiriler dinse bile… Cumhuriyet rota mı değiştiriyor, yeni bir Cumhurityet mi söz konusu?
Utku Çakırözer: Ben bu söylemi çok doğru bulmuyorum. Hergün bir arada gazete yaptığımız arkadaşlarımız da öyle değil. Cumhuriyet'te sizin de geçmişiniz var.
Ayşenur Arslan: Ben 9 ay çalıştım. Hasan Cemal ve İlhan Selçuk bayrak değişiminde çalıştım.
CUMHURİYET HAK SAVUNUCULUĞU YAPIYOR
Utku Çakırözer: Evet, Cumhuriyet hak savunuculuğu yapıyor. Demokrasi, laiklik, özgürlük meselesi benim için o önemli. Bizim Cemaate yanaştığımız söyleniyor. Dünkü sürmanşetimiz Hanefi Avcı'nın açıklamalarıydı. Nasıl 17 ve 25 Aralık operasyonlarını haber yaptıysak… bu tartışmaların arkası çok dolu değil.
Ayşenur Arslan: Bazı gruplar, çevreler, demokrasi, laiklik, insan hakları diyor ama bu söylediklerin aynı şeyi söyleyenler tarafından başka bir şekilde yorumlanabiliyor. Cumhuriyet'in geleneksel çizgisini koruyup korumadığı meselesi sorun.
Utku Çakırözer: Biz çizgimizi savununuyoruz. Renkli şeyler bulabiliriz. Ama biz neyi verebiliriz, neyi vermeliyiz diye bakıyoruz. Biz Cumhuriyet'i rotasından çıkartalım değil, ülke neyi konuşuyor, neyin konuşulmasını istiyoruz diye bakıyoruz.
CUMOK MERAK ETMESİN ÇİZGİMİZ DEĞİŞMEDİ DEĞİŞMEZ
Ayşenur Arslan: Yılmaz Özdil Hürriyet'ten ayrıldı. Bir çok insan boykot etti. Ama Cumhuriyet'in olayı farklı. CUMOK diye örgütlü bir platform var. Hatta Balbay cezaevine girince sayıları giderek artan, sivil toplum örgütüne dönüşen bir yapı var. Ben bunun bir yandan iyi bir şey olduğunu düşünüyorum, bir yandan da hiç bir gazetede olmayan bir zorluk endeksi olduğunu düşünüyorum.
Utku Çakırözer: Her ikisi de doğru. Hiç bir gazetede okurları bu derece gazeteye bağlı ve örgütlü bir okur yok. Üzüntümüzde, sevincimizde yanımızdalar. Çok vefalı bir okur. Yeni yazar ya da değişiklik olduğunda kaygı duymak haklarıdır. Ama yazı işlerine masaya oturduğumuzda Türkiye'de ne yanlış diye bakıyoruz biz. Okurun bu tepkisi bir yandan ağır bir sorumluluk veriyor. Bu güzel bir şey. Diğer gazetelerde bu kadar okur tepkisi yoktur. Ben onların sözlerini önemsiyorum. Bazı kaygılarından haberdarım. Beni biliyorlar. Ama önemli olan gazetenin kendisine çizdiği yoldur. Bizim 1924'ten beri, Yunus Nadi'nin çizdiği çizgimiz, mirasımız belli.
DAHA NE İSTİYORSUNUZ OKURLAR! ÇOK KIZIYORUM SİZE
Ayşenur Arslan: Sen söyleyemezsin ben söyleyeyim. Ekran başındakilere sitemim var. Utku için söylemeyeyim ama Türkiye'de hiç bir gazetede olmayan bir kadro var. Ahmet Şık muhabir bu gazetede, Çiğdem Toker muhabirlik yapıyor. Tek tek sayamam muhabirleri,… Dahası, Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür, Güray Öz, Nilgün Cerrahoğlu, Can Dündar… Ve siz bu gazeteyi Türkiye'nin ilk 10'una sokmuyorsunuz. Daha ne istiyorsunuz. Çok kızıyorum size.
Aydın Engin, Ahmet Şık, Özgür Mumcu, Ceyda Karan ve Murat Sabuncu'nun Cumhuriyet'e transferi medya kulislerini hareketlendirmişti. Gazetede Mustafa Balbay'ın da içinde olduğu bir grup yeni isimlere özellikle de Aydın Engin'e karşı tepki göstermiş, CUMOK adı altında örgütlenen okurlar gazeteyi Cemaatçi çizgiye kaymakla suçlayıp boykot edebileceklerini açıklamışlar, son olarak da gazetenin genel yayın yönetmeni istifa etmişti.
Bu gerilimli süreçte Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmenliği koltuğuna Ankara Temsilciliği görevini yürüten Utku Çakırözer getirilmiş, gazete okurları boykot kararını ertelmişti.
Gazetenin yeni kaptanı Utku Çakırözer, genel yayın yönetmenliği koltuğuna oturduktan sonra ilk kez ekranlara çıktı. Halk TV'de Ayşenur Arslan'ın hazırlayıp sunduğu Medya Mahallesi programına katılan Çakırözer, Cumhuriyette ne oluyor sorusunu yanıtladı.
Mahallenin Ablası Ayşenur Arslan ise canlı yayında izleyicilere kızdı ve Cumhuriyet'in yazar ve muhabir kadrosu ile Türkiye'nin neden en çok okunan gazetesi olmadığını sorguladı.
İşte programdan akılda kalan anlar:
İSTANBUL TRAFİĞİNE ALIŞMAYA ÇALIŞIYORUM
Ayşenur Arslan: Medyada son zamanlarda yetişimiş en yetkin isimlerden biri olan Utku Çakırözer ile konuşacağız. Cumhuriyet'in başındasın şimdi onu sonra soracağım, deli misin diyeceğim, gazetecilik neyse de idarenin sorunları, idare ile gazeteci arasındaki çekişmeler, onu sonra konunşacağız. Ama önce sorayım İstanbul'a alıştın mı?
Utku Çakırözer: Trafiğe alışmaya çalışıyorum.
Ayşenur Arslan: Kaç gun çalışıyorsun?
Utku Çakırözer: Yedi. İstanbul'da beni ilk davet eden de siz olduğunuz.
Ayşenur Arslan: O kibarlığından siz diyor ama ben utkucuğum canım diyorum. Ablalığıma verin. Ben senin ufaklığını bilmiyorum ama Ablalığımdan yapıyorum. İstanbul'a gelince habere bakışın değişti mi? İçinden bir haber, sevimli balina Luna… Spor sayfası ya da Galatasaray kongresinin arkasında Erdoğan ile ilişkiler olduğu öne sürülmüş. Bunlar ve daha bir sürü şey. Sen Ankara'da başka bir gündeme alışıksın. Nasıl cep açıyorsun.
Utku Çakırözer: Türkiye'de hiç olağan gündem olmaz. Hep olağanüstüdür. Ankara'da Ankara gündemiydi. Orada da alanlarında en yekili isimlerle çalıştım. Burada da her birimimiz en iyi gazetecilerden oluştu. Ben eşitler arasında bir parça öne çıktığım için Genel Yayın Yönetmeniyim. Zor olmuyor. Oturuyoruz gazetede toplantıya. Hergün inanın birden çok gazeteye manşet olacak malzemeyle çıkıyoruz.
ANKARA GAZETECİSİSİN ELEŞTİRİSİ GELİYOR MU?
Ayşenur Arslan: Şöyle bir eleştiri geliyor mu? Sen de Ankara gazetecisi gibi bakıyorsun. Güneş'te Güneri Cıvaoğlu ile çalışmıştık. Onun bakışı çok farklıydı. Çok Ankaralı buluyorlar mı seni?
Utku Çakırözer: Sen Ankaralısın diye paylaşmadılar. Ama benim acemiliklerimi, hatalarımı gideriyorlar. Benim açıklarımı, gaflarımı kapatıyorlar. Siyaset odaklı gidiyorum orası doğru.
Ayşenur Arslan: Sen İstanbul'a gelmeden önce haberlerin geliyordu. Sevgili Sedat Ergin, o da yazmaz oldu Genel Yayın Yönetmeni olunca. Benim genç arkadaşlarım koltuğa oturur oldu. Haber yapamayacaksın artık yani…
Utku Çakırözer: Belki biraz zorlanacağız. İşin idari bir boyutu var. Kağıdı, matbaası… Daha az zaman ayıracağım belki habere.
CUMHURİYET'TE NELER OLUYOR?
Ayşenur Arslan: Medyada esen rüzgarları ve kendi adıma beni en mutlu eden değişimi konuşacağız. Medyanın yol haritasına bir bakalım. Enver Aysever bugün ilk yazısını yazmış BirGün'de. Aysever son kopan yapraklardan biri. Medyada yaprak dökümü bitmedi bitmiyor. Havuz medyası büyüdü. AKP yanlısı medya güçlendi. Merkez Medya Enver Aysever'i bile taşıyamaz hale geldi. Çok az kaldık sevgili Utku. Oradan başlayalım sonra Cumhuriyet'e gelelim.
Utku Çakırözer: Enseyi karartmamak zorundayız. En iyisini, en iyinin de iyisini hedeflemek zorundayız. Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye'deler. Onların da derdi bu.
Ayşenur Arslan: İlk defa 20 kişi ile geldiler.
Utku Çakırözer: Çok kalabalıklar. Sadece biz değil dünya da Türkiye'de medya nereye gidiyor diye konuşuyor. Tutuklu gazeteciler olayında olduğu gibi hükümet için sorun yok zaten. Bizim için oto sansür ve özdenetim mekanizmalarımız yürüyor. Buna direnenler var. Umalım düzeliriz diyoruz ama her seferinde kötüye gidiyor.
AKP'NİN KAFASI KARIŞIK
Ayşenur Arslan: Sen bu baskıyı en somut yaşayan bir isimsin. Hele Esad ile röportaj yapman çok da tepki çekti. Birand'a gitme denildi ama sen gittin. Sonra seni afaroz ettiler, kongreye almadılar.
Utku Çakırözer: Bu akreditasyon konusunda AKP'nin kafası karışık. Konuşurken özgürlükçülük diyorlar. İçeriye dönünce dönem dönem bazı gazeteleri içeri almıyorlar. AKP içinde benim görebildiğim madem özgürlük savunuculuğunu yapıyoruz, daha özgür olmalıyız diyen de var. Erdoğan ve yakın çevresine sirayet eden bir tavır da var. Biz Erdoğan ve Davutoğlu'nun toplantılarına çağırılmadık. Ben genel kurmay muhabiriydim, o zaman da akreditasyonum iptal edildi. Keşke iptal edeceğine eleştirlerden yararlanmayı bilseler diyorum.
Ayşenur Arslan: Sen buna rağmen AKP cenahı ile de bağlarını kopartmamaya çalıştın. Neler oluyor? Yeni de bir olay yaşandı.
BEN YORUMLAYIP YAZDIM, BAKAN 3 GÜN SONRA İTİRAZ ETTİ
Utku Çakırözer: Olması gereken gazetecinin herkesle konuşabilmesi gerekiyor. Haber böyle oluşur. Olayın her yönünü öğrenmemiz lazım. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan yeni kabinede görev aldı. Ben de bakan olduktan sonra hayırlı olsun ziyareti yapmak istedim. Sağolsun bir randevu verdi. Zaten basından sorumlu bakan.
Ayşenur Arslan: Bana göre eskiden medyanın gizli patronuydu. Biliyorum üzerimde denenmiş şeyleri var çünkü.
Utku Çakırözer: Tam da HDP heyeti gelmişti. onu konuştuk. İki gün de yazdım bunu köşemde. Hükümetin gündemi HSYK referandumu diye anladım ben. 12 bin kişinin değil, 55 milyonun kararı belirler Türkiye'nin gidişini dedi. Ben de referandum niyeti var diye yazdım. Yalçın Bey üç gün sonra beni niyet okuma ile suçladı. gazeteci ahlaktını ihlal ettiğimizi söyledi. Ertesi gün referanduma gideriz denildi ama ne diyeyim ben.
Ayşenur Arslan: Birebir baskıları yaşadık biz.
Utku Çakırözer: Sizin ve bizim kurumumuz en özgür kurumlar ama, Cumhuriyet ve Halk TV.
Ayşenur Arslan: Bazı isimler Cumhuriyet'e geldi. Bu cemaate yanaşmadan tut liberalleşmeye kadar eleştirildi. Mustafa Balbay'ın ayrılacağı söylendi. Senin Cumhuriyet'in başına gelmen ile bu eleştiriler dinse bile… Cumhuriyet rota mı değiştiriyor, yeni bir Cumhurityet mi söz konusu?
Utku Çakırözer: Ben bu söylemi çok doğru bulmuyorum. Hergün bir arada gazete yaptığımız arkadaşlarımız da öyle değil. Cumhuriyet'te sizin de geçmişiniz var.
Ayşenur Arslan: Ben 9 ay çalıştım. Hasan Cemal ve İlhan Selçuk bayrak değişiminde çalıştım.
CUMHURİYET HAK SAVUNUCULUĞU YAPIYOR
Utku Çakırözer: Evet, Cumhuriyet hak savunuculuğu yapıyor. Demokrasi, laiklik, özgürlük meselesi benim için o önemli. Bizim Cemaate yanaştığımız söyleniyor. Dünkü sürmanşetimiz Hanefi Avcı'nın açıklamalarıydı. Nasıl 17 ve 25 Aralık operasyonlarını haber yaptıysak… bu tartışmaların arkası çok dolu değil.
Ayşenur Arslan: Bazı gruplar, çevreler, demokrasi, laiklik, insan hakları diyor ama bu söylediklerin aynı şeyi söyleyenler tarafından başka bir şekilde yorumlanabiliyor. Cumhuriyet'in geleneksel çizgisini koruyup korumadığı meselesi sorun.
Utku Çakırözer: Biz çizgimizi savununuyoruz. Renkli şeyler bulabiliriz. Ama biz neyi verebiliriz, neyi vermeliyiz diye bakıyoruz. Biz Cumhuriyet'i rotasından çıkartalım değil, ülke neyi konuşuyor, neyin konuşulmasını istiyoruz diye bakıyoruz.
CUMOK MERAK ETMESİN ÇİZGİMİZ DEĞİŞMEDİ DEĞİŞMEZ
Ayşenur Arslan: Yılmaz Özdil Hürriyet'ten ayrıldı. Bir çok insan boykot etti. Ama Cumhuriyet'in olayı farklı. CUMOK diye örgütlü bir platform var. Hatta Balbay cezaevine girince sayıları giderek artan, sivil toplum örgütüne dönüşen bir yapı var. Ben bunun bir yandan iyi bir şey olduğunu düşünüyorum, bir yandan da hiç bir gazetede olmayan bir zorluk endeksi olduğunu düşünüyorum.
Utku Çakırözer: Her ikisi de doğru. Hiç bir gazetede okurları bu derece gazeteye bağlı ve örgütlü bir okur yok. Üzüntümüzde, sevincimizde yanımızdalar. Çok vefalı bir okur. Yeni yazar ya da değişiklik olduğunda kaygı duymak haklarıdır. Ama yazı işlerine masaya oturduğumuzda Türkiye'de ne yanlış diye bakıyoruz biz. Okurun bu tepkisi bir yandan ağır bir sorumluluk veriyor. Bu güzel bir şey. Diğer gazetelerde bu kadar okur tepkisi yoktur. Ben onların sözlerini önemsiyorum. Bazı kaygılarından haberdarım. Beni biliyorlar. Ama önemli olan gazetenin kendisine çizdiği yoldur. Bizim 1924'ten beri, Yunus Nadi'nin çizdiği çizgimiz, mirasımız belli.
DAHA NE İSTİYORSUNUZ OKURLAR! ÇOK KIZIYORUM SİZE
Ayşenur Arslan: Sen söyleyemezsin ben söyleyeyim. Ekran başındakilere sitemim var. Utku için söylemeyeyim ama Türkiye'de hiç bir gazetede olmayan bir kadro var. Ahmet Şık muhabir bu gazetede, Çiğdem Toker muhabirlik yapıyor. Tek tek sayamam muhabirleri,… Dahası, Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür, Güray Öz, Nilgün Cerrahoğlu, Can Dündar… Ve siz bu gazeteyi Türkiye'nin ilk 10'una sokmuyorsunuz. Daha ne istiyorsunuz. Çok kızıyorum size.