Cumhuriyet yazarından Barış Gazeteciliği yorumu
Demokrasiyi, dar değil, en genel ve aşkın anlamda savunmadan barış dilini konuşmak zordur.
GAZETECİLER.COM
- Cumhuriyet gazetesinin okur temsilcisi
Güray Öz, köşesinde Barış
Gazeteciliği'ni yazdı:
"Medya’nın
başına taş düştü sanki; kullandığı dilin tuhaf bir dil olduğunu
keşfetti. Savaşçı, militer, popülist bir dil kullandığını anladı ve
şimdi birdenbire barış dilini kullanmaya karar verdi. Bundan daha
önemli bir şey olabilir mi medya için?" diyen Öz şöyle
devam etti:
"Konu barış gazeteciliği, barış dili olunca bazı sorulara açık, net, kesin yanıtlar verilmesi de zorunlu oluyor. Birinci soru, barış dilinin gerekliliğini akil adamlar mantığı mı öğretti bize? Yani Başbakan istediği için mi barış dili konuşmak gerektiğini keşfettik? İkincisi, bu konudaki geçmişimiz bize ne anlatıyor? Yani şimdiye kadar barış dilini konuşmadık, konuşamadıysak, bu bizim genel olarak gazetecilik anlayışımızdan kaynaklanıyor olabilir mi? Ya da daha açık soralım; Türkiye’de gazetecilik her şeyi iktidarlara göre ölçüp biçen, “devlet neylerse güzel eyler” anlayışından kaynaklanıyor olabilir mi? 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, ABD’nin Irak’a saldırısında, şu ünlü “Arap Baharı”nda nasıl bir sınav verdi, veriyor medya? Ve nihayet, konu barış diliyse eğer, konuya şimdi güncel olan Kürt sorunundan yola çıksak da, onu aşan bir mantıkla yaklaşabiliyor muyuz?
Barış gazeteciliği, barışı temel amaç olarak alan
ve bu amacı gözden uzak tutmaksızın gerçekleri dile getiren
gazeteciliktir. Barış gazeteciliği gazeteciliğin özel ve
belli zamanlara has bir türü değil, kendisidir.
Barış gazeteciliği barıştan, taraflar söz
konusuysa gerçeklerden yana olmak, konunun derinlemesine
incelenmesine ve gerçeklerin insanlara duyurulmasına hizmet etmek
demektir. Örneğin barış gazeteciliği, gazetecilerin
başbakan emriyle kurulmuş “akil
insanlar” arasında yer almaması
demektir.
Barış dili zalimle mazlumun ortasında bir yerde
durmak, ezenle ezilenin arasında hakemlik yapmak değildir.
Öyle yaparsanız barışın dilini değil, gözleri kör eden
“zamanın ruhunun” dilini konuşursunuz. Ve bu
nedenle barış ile demokrasi arasında sıkı, çok sıkı bir ilişki
vardır.
Kısacası demokrasiyi, dar değil, en genel ve aşkın anlamda savunmadan barış dilini konuşmak zordur.