Cumhuriyet yazarı Emre Kongar, Nazlı Ilıcak'ın mektubunu "Hürriyet dilenmek" olarak yorumladı
Cumhuriyet yazarı Emre Kongar, ilk kez internethaber.com'un yayımladığı Nazlı Ilıcak'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yazdığı mektubu "hürriyet dilenmek" olarak nitelendirdi.
İlk kez internethaber.com'un yayımladığı, Nazlı Ilıcak'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yazdığı mektubu, gündem olmaya devam ediyor.
Cumhuriyet yazarı Emre Kongar da bu konuyu köşesine taşıdı ve mektubu "hürriyet dilenmek" olarak tanımladı.
Yargı reformunu eleştiren Kongar, Ilıcak'ın mektubunun iktidar mantığını ele verdiğini belirtti.
İşte Kongar'ın o yazısı:
30 Mart
2017’de, “Hürriyet Dilenmek İstiyorsanız...” başlıklı
yazımda bir AKP milletvekilinin “KAPIMIZDA
HÜRRİYET DİLENİN” dediğini belirtmiş ve
iktidarın adalet anlayışını eleştirmiştim:
“...CHP’li İzmir Milletvekili, sendikacı Musa
Çam, AKP iktidarının anayasa değişikliği önerisi
ile kölelik düzeni getirmekte olduğunu belirtti.
Bu eleştiriye karşılık, AKP’li
Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıç şu yanıtı verdi:
‘Kapımızda hürriyet dilenin.’
Kılıç, ne dediği iyice anlaşılsın diye,
fikrini vurgulamak için, aynı cümleyi iki kez
tekrarladı.
Yani dili filan sürçmedi, muhaliflere karşı olan siyasal
tutum ve davranışını, pekiştirerek dile getirdi:
Öyle anlaşılıyor ki Referandum’dan ‘Evet’ kararı
çıkarsa, bize de ‘iktidarın kapısında özgürlük
dilenmek’ düşecek.”
***
İki gün önce medyaya AKP Genel Başkanı ve
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “Hürriyet isteyen”
(“dilenen” demeye terbiyem de, ahlâkım da izin
vermiyor) bir mahkûm mektubu yansıtıldı.
İnternethaber sitesinin “FETÖ suçlaması ile hapiste
olan Nazlı Ilıcak son çare olarak Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’a yalvarma, sitem ve özür
içeren bir mektup yolladı. Bu
mektubu internethaber.com sitesinde ilk
kez okuyacaksınız” başlığıyla verdiği
mektubu Ilıcak, geçen sene yazmış.
Oldukça uzun mektubun bazı bölümleri şöyle:
...Ben eski bir dostluğa dayanarak bu satırları kaleme alıyorum. O
günlerden, içinizde bana karşı ufak da olsa bir yakınlık kaldı
mı? Acaba aramızda 2.5 yıldır cezaevinde çektiğim
çileyi, yalnızlığı hissedebilecek bir duygusallık hâlâ mevcut
mu?...
...Bu arada size de çok haksızlık ettim. Özür dilerim...
...Bir de sık sık, sizi ve Emine Hanım’ı düşünüyorum.
Sanki durumumu tam olarak bilseniz, bu haksızlığa müdahale
ederdiniz gibi geliyor...
...Mağduriyetimi size anlatıyorum, zira, adaletin yitirdiği
vicdanı, ancak siz yeniden tesis edebilirsiniz...
...Bu duygular size de yabancı değil. Siz de bir babasınız,
dedesiniz.
Cezaevinde zeytin çekirdeğinden yaptığım tespihi de size takdim
etmek isterim...
...FETÖ elebaşları kaçtı; ben de kuyuya atıldım. Adeta bir mezara
diri diri gömülmüş gibiyim.
Yargıda bulamadığım adaleti sizde arıyorum. Acaba elimden
tutup, hak ve hukuk adına, beni bu kuyudan
çıkarabilir misiniz?
***
Sevgili okurlarım, bu “Ucube Anayasa ve Ucube Rejim” altında iktidarın sözde “Adalet Reformu” aldatmacasının nasıl içi boş bir palavradan ibaret olduğunu açıklayan en iyi tarihsel kanıt, sanıyorum Nazlı Ilıcak’ın bu mektubu olacaktır!