Cumhuriyet Can Dündar'a emanet ama...

Bakalım Can Dündar, Cumhuriyet gemisinin dümeninin kendi elinde olmadığını anlayınca ne yapacak? Utku Çakırözer gibi "ben başarısız olmadım ki istifa edeyim" diye tepki mi gösterecek; yoksa...

Cumhuriyet Gazetesi genel yayın yönetmenliğine, geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu'nun oybirliğiyle gazeteci-yazar Can Dündar getirildi.

Gelişmeyi “Meslek hayatımın en gurur verici günü” mesajıyla twitter'da değerlendiren Can Dündar’ın yardımcılığına ise Tahir Özyurtseven  atandı. Kısa süre sonra Doğan Satmış gazetenin kadrosuna dahil oldu. Bir süre önce eski genel yayın yönetmeni Utku Çakırözer ile anlaşmazlığa düşen Yazı İşleri Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç ile Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu da istifaları yok sayılıp gazeteye döndüler.

En çarpıcı geri dönüş ise gazetenin Charlie Hebdo ekini protesto eden ve yazılarına ara verip sonra tekrar yazmaya başlamak istediğinde 37 yıl önce girdiği kapıların kendisine kapandığnı gören Işık Kansu'nun dönüşü oldu.

Peki neler oluyor Cumhuriyet'te. Türkiye Cumhuriyeti'nden sadece bir yaş küçük olan, Atatürk'ün direktifi ile konulan, ismini yeni kurulan Cumhuriyet rejimini savunmak görevinden alan Cumhuriyet gazetesi, 1991 yılından beri içine düştüğü bunalımlardan neden kurtulamıyor.

1990 yılında Nadir Nadi'nin ölümüyle,  Hasan Cemal, Okay Gönensin ve Emine Uşaklıgil'in, hissedar, yazı işleri müdürü ve Genel Yayın Yönetmeni ünvanlarıyla gazetenin çizgisini liberalleştirme girişimi okurun tepkisi ile karşılaşmış, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Hikmet Çetinkaya, Ali Sirmen, Oktay Akbal, Mustafa Balbay gibi yazarlar istifa edince, okur gazeteyi terketmiş ve  tarihi kurum iflas etmişti.

O günden sonra kim ne yaparsa yapsın gazete eski şaaşalı günlerine geri dönemedi. Okurları Atatürk sevdalısı laik cumhuriyet kadınları ve Köy Enstitülü eski öğretmenlerden daha ileriye gidemedi.

50 bin bandına oturan gazetenin satışları bu yılın başından beri bakın ne kadar değişmiş:

5 Ocak        51.583
12 Ocak      59.176
19 Ocak      54.852
26 Oca        52.996
2 Şubat       49.790
9 Şubat       53.227

Tüm bunların arkasında Cumhuriyet'in bir marka olarak ele alınmaması kadar, habercilik çabasının ideolojinin arkasında kalması da var.

Gazetenin yıllardan beri sürekli bir görünen vitrini bir de arka planında gazetede olan biteni yöneten bir kadrosu var. O yönetici kadro eskiden İlhan Selçuk'ta simgeleşiyordu, şimdi belli ki Hikmet Çetinkaya o görevi üstlenmiş durumda.

Haberleri ile dikkat çeken, belki bir nefes olur, satışlar artar diye gazetenin başına getirilen iyi haberciler;  Davul başkasının boynunda olsun ama tokmağı ben tutayım diyen zihniyet tarafından birer birer harcanırken, gazetenin satışının artması, haberciliğe ağırlık verilmesi de pek mümkün değil gibi.

Bakalım Can Dündar, Cumhuriyet gemisinin dümeninin kendi elinde olmadığını anlayınca ne yapacak? Utku Çakırözer gibi "ben başarısız olmadım ki istifa edeyim" diye tepki mi gösterecek; yoksa NTV ve Artı1 TV'de yaptığı gibi "tamam siz yapın gazeteyi" diyerek ekibini toplayıp gidecek sonra ertesi gün hiç bir şey olmamış gibi Genel Yayın Yönetmeni koltuğunda oturmaya devam mı edecek?