Cumhurbaşkanın başına asıl işte onlar belâ olacaklar…
Bilhassa Yeni Akit ve Hasan Karakaya, 17/25 Aralık yargı operasyonlarında görev alan emniyetçilerin tutuklanmalarına gerekçe....
ADNAN BERK OKAN
Ak Parti’yi, Ak Parti Hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kim/ler yıkacak biliyor musunuz?..
Söyleyeyim: Yeni Akit Gazetesi ve ille de Hasan Karakaya yıkacak…
17/25 Aralık yargı operasyonları için başta Erdoğan olmak üzere siyaset ekibi ne dedi?..
Biliyorsunuz ama bir kez daha hatırlatayım: “Yargı Darbesi” dediler…
Bu ne demekti?..
Elde edildiği iddia edilen, kamuoyuyla da paylaşılan delillerin hepsinin uyduruk, yalan, düzmece, montaj, dublaj olduğu demekti…
Peki…
“Hükümeti yık emri
Gülen’den geldi... 25 Aralık soruşturmasında görev alan polis,
darbe girişiminin nasıl hazırlandığını gizli tanık olarak savcıya
tek tek anlattı!.. * * * Az önce okuduklarınızı Hasan Karakaya’nın dünkü Yeni Akit’te başlığı altında yayımlanan yazısından alıntıladım… Yazının tamamını okursanız delillerin sahte olduğuna ilişkin somut, elle tutulur ve mukni bir “itiraz” yok… Yani… Karakaya’ya göre görüntüler sahih… Konuşmalar gerçek… Tek yanlış olan, dinlemelerin ve görüntülerin “yasa dışı” yolla elde edildiği iddiası… Oysa polislere göre bütün dinlemeler ve görüntüler yasal… Ki… Her zaman söylediğim gibi… Asıl olan ortada bir suçun işlenmiş olup olmadığıdır… Eğer suç varsa, suçlu da vardır ve gerisi laf-ü güzaftır… Bilmem anlatabildim mi?.. |
Bilhassa Yeni Akit ve Hasan Karakaya, 17/25 Aralık yargı operasyonlarında görev alan emniyetçilerin tutuklanmalarına gerekçe olarak “Yalan Delil üretmek” suçlaması mı yapıyorlar?..
Yoksa “Yasal olmadan dinleme yapma, görüntü alma” suçlaması mı?..
Tabii ki ikincisini yazıp söylüyorlar…
Yani…
“Deliller sahih ama dinlemeler ve görüntü almalar yasa dışı”…
İşte asıl felâket bu…
Yani…
17/25 Aralık’ta elde edilen delillerin “sahih/doğru/doğrulanmış” oldukları ancak elde ediliş biçimlerinin yasa dışı olduğunun kabulü…
Gelişmiş Batı demokrasilerinde ise eğer bir delil bir suçu açığa çıkarıyorsa; o delilin elde ediliş şekli tartışılmıyor bile...
Yani…
Deyin ki bir görevli ya da sıradan bir vatandaş veya güvenlik kamerasından elde edilen görüntüler bir cinayeti veya soygunu açığa çıkardı…
Gelişmiş Batı demokrasilerinde o görüntülerin elde ediliş yönteminin yasal veya yasa dışı olması hiç mühim değil…
Mühim olan görüntülerin suçu açığa çıkarırken net olup olmadığı…
Yani…
Ceza davalarında, yargıçların o somut delilleri dosyaya koymadan da doğru olduklarının kabulüne göre karar verme yetkisi…
Demek istemem o ki…
Hasan Karakaya ve yönettiği Yeni Akit’in yayın politikaları tutuklu polislerin bir süre daha tutuklu kalmalarına, tutuksuz yargılanacakların ise itiraz sonucu tutuklu yargılanmalarına yol açabilir…
Ama…
Lütfen not ediniz…
O yayın politikası sonunda, günahtan korkan gerçek Müslümanlar, 17/25 Aralık yargı operasyonlarında ele geçirilen delillerin sahih olduğuna ve suçlananların da gerçekten günaha girdiklerine (Suç işlediklerine) inanacaklar…
Günahtan korktuğu için çalmayan, rüşvet almayan, rüşvet vermeyen, öldürmeyen, dedikodu yapmayan, zinaya bulaşmayan gerçek bir Müslüman ise ne kadar karnını doyurursa doyursun; “günahkâr” olduğuna ikna olduğu siyasetçilere oy vermeyecektir…
“Demişti” dersiniz…
Peki işin
doğrusu ne?..
Biz gazeteciler ne yapmalıyız?..
İşi yargıya bırakmalı, yargılama süresince bu
konularda yargıyı etkileyecek haber ve yorumlardan
kaçınmalıyız...
Kaldı ki ceza yasalarımız da yargılama sürerken dosya üzerinden
yargılamayı etkileyecek yorum yapılmasını yasaklıyor...
Ne var ki Hasan Karakaya susup yargılamanın
(Emniyetçilerle ilgili) sonunu beklemektense "tutuksuz
yargılama" kararı veren hâkimleri zan altında
bırakıyor...
Nasıl mı?..
Dedim ya...
Lütfen okuyun ve bir gazete yöneticisi köşe yazarının amigoluk
yapma uğruna mesleğimizi nasıl zor durumda bıraktığını
görün...