Çölaşan'a haddini bildirecek savcı aranıyor!

Çölaşan; Aydın Doğan tarafından siyasal iktidarlara karşı sürekli bir "sopa" olarak kullanıldıktan sonra çizmeyi o kadar aşmıştır ki,

ADNAN BERK OKAN

Saygın yazarlar okurları tarafından durdukları yere göre değil, baktıkları yöne göre değerlendirilirler...
Çünkü okur için önemli olan yazarın durduğu yer değil; düşünceleri, fikirleri tavrı, zarafeti, hoşgörüsü, sağduyusu, sükûnetidir...
Emin Çölaşan ise baktığı değil, durduğu yere göre değerlendirilen; fikir üretemediği için sürekli küfreden, aşağılayan, hakaretler eden, çamur atan bir meslek ayıbıdır...
Yazılarını okuyanlar, küfür işitmekten zevk alan, birilerine yapmak imkânından mahrum kaldıkları hakaretleri Onun köşesinde okuyacağından Emin olan zavallılardır...
O, yüzünün çirkinliği kalbine vurmuş bir haysiyet terminatörüdür de aynı zamanda...

Çölaşan; Aydın Doğan
tarafından siyasal iktidarlara karşı sürekli bir "sopa" olarak kullanıldıktan sonra çizmeyi o kadar aşmıştı ki, Aydın Bey bile ona dayanamamış her türlü hakareti yapacağını, iftirayı atacağını, çamurlaşacağını bildiği halde onu kovmak zorunda kalmıştı...
Ve nitekim yazdığı bir kitapla Aydın Doğan'la birlikteyken yaşadığı her şeyi kamuoyuna duyurmuş, sır tutmayan, ekmek yediği çanağı pisleten bir adam olduğunu göstermişti...

Değerli dostlar;
Bu ülkeyi yöneten devlet adamları oy vermediğimiz siyasi partilerin yöneticileri olabilir...
Bu ülkeyi yöneten devlet adamlarını sevmeyebiliriz...
Bu ülkeyi yöneten devlet adamları bize göre "yanlış" da yapabilirler...
Onları eleştirmek hepimizin en tabii hakkıdır...
Eleştirilmesine de saygı duymak yurttaşlık görevimizdir...
Ama...

Bu ülkeyi yöneten devlet adamlarına "Hakaret" edilmesini, "aşağılanmasını" ve "alay edilmesini" asla hoşgöremeyiz...
Recep Tayyyip Erdoğan benim de sık sık eleştirdiğim ama hakaret etmeyi aklımın ucundan bile geçirmediğim Başbakanımızdır...
Onu başbakan yapan oyların içinde benim oyumun olması ya da olmaması değildir önemli olan...
Önemli olan; kederde, tasada ve kıvançda aynı duyguları yaşadığım yurttaşlarımın oylarıyla o makama gelmiş olmasıdır...

Emin Çölaşan, kişisel kin duyduğundan, nefret ettiğinden hiç birimizin şüphesi olmadığı vatandaş Recep Tayyip Erdoğan'a değil; bu ülke insanının oylarıyla başbakan olmuş RecepTayyip Erdoğan'a hakaret ediyor bugün ve buradan haykırıyorum:
Buna hakkın yok Emin Efendi!..
Olamaz da...

Emin kardeş!..
R. Tayyip Erdoğan'la kişisel husumetin, sorunun varsa orası beni ilgilendirmez...
Ama görevi başında bir Başbakan'ın oturuş şekliyle, edepsiz ve hatta arsız bir ifade kullanarak alay edemezsin...
Edersen, o hakareti sadece Başbakan'a değil, ona oy veren vermeyen on milyonlarca yurttaşa ve haliyle bana da yapılmış hakaret olarak kabul ederim ve sana "haddini bil" derim...
Millet de gerçekten demokratsa seni yuhalar...
Basın Konseyi, mesleğimizin haysiyetini korumakta kararlıysa seni kınar...
Çünkü bütün medya, Başbakan'ına sahip çıkmalıdır...

Ve sizler ey Cumhuriyet savcıları!..
Çölaşan'ın bu gün terbiye sınırlarını aşan yazısı nedeniyle Başbakan'ın kişisel şikâyetini beklemeden soruşturma başlatmalısınız...
Çünkü Çölaşan'ın yaptığı bir kamu suçudur...
Eğer yürekli ve görevinin sorumluluğunu bilen bir tek savcı bile çıkamazsa, bu durum Türk yargı sisteminin sadece siyasal iktidara yakın olan medyadan değil, iktidara muhalif medyadan da korktuğunun işaretidir...

adnanberkokan@gmail.com