Çok tehlikeli bir yazı!..

Rakiplerini “Psikopat”, kendi gazetesinde çalışanları ise “Çağdaş” yapan Özkök’ün demokrasi zihniyetinden “bir şey anlayabilen” varsa beri gelsin…

GAZETECİLER.COM
Ertuğrul Özkök bugün, yönettiği gazetenin “Cohabitation” olduğunu yazmış…
Okurlarının hepsinin en az üç yabancı dil bildiklerinden emin olmalı ki; “Cohabitation” hakkında açıklama yapmak ihtiyacını bile duymamış…
Peki nedir “Cohabitation”?..
İngilizlere göre, “Birlikte yaşama” demektir ama; Amerikalıların geneli bu sözcüğü “evlilik dışı birlikte yaşamak” olarak kullanır…
Özkök’ün hangi anlamda kullandığını ne yazık ki anlayamıyoruz…
Sonra geçiyor rakip gazetelere…
Onları da aşağılayacak ama bunu Türkçe yapsa olmaz…
O da tutuyor, rakip gazeteleri Gotham City’ye benzetiyor…
Eh yani…
O gazetelerde çalışanlar da haliyle birer “psikopat” olup çıkıyorlar Özkök’ün gözünde…
Rakiplerini “Psikopat”, kendi gazetesinde çalışanları ise “Çağdaş” yapan Özkök’ün demokrasi zihniyetinden “bir şey anlayabilen” varsa beri gelsin…
Ama sorarsanız “ben kimseye psikopat demedim” diyecektir…
Deli Dulaca gibi…
“İçine etmedim ki… Kenarına yaptım, çubukla kuyunun içine kaktım…”
Özkök bugün çok tehlikeli bir yazı yazmış bizce...
Tam bir bölücülük...
Buyurun okuyun lütfen…
 
 
İzmir sivil faşist mi
 
DÜNKÜ Hürriyet’te birer sayfa ara ile iki yazı.
Biri Yılmaz Özdil’in yazısı.
Sapına kadar bir İzmirlinin, damardan bir İzmir yazısı.
Eminim sadece İzmir’de yaşayan İzmirlileri değil, İzmir dışındakileri de etkilemiştir.
Yılmaz’ın zekâsı, araştırmacılığı, mizahı ile birleşince, ortaya “nadir bir yazar” çıkıyor.
Böyle yazarların en önemli özelliği ise şu.
Savunduğu fikri benimsemeseniz, hatta taban tabana zıt olsanız bile ilgisiz kalamıyorsunuz.
Ya gizli, ya açık hayranı oluyorsunuz.
Yılmaz Özdil, Ahmet Türk’ün, İzmir’deki olaya katılanlar için kullandığı “sivil faşist” lafına takılmış.
Bu ifadeye ben de takıldım.
Ama Yılmaz Özdil’inkinden farklı biçimde.
Bugünlerde, bazı gazetelerde yazılıp çizilenlere, bazı televizyon kanallarında telaffuz edilen cümlelere bakınca, kendini demokrat zanneden veya öyle yutturmaya çalışan bazı asker karşıtı siviller için bulabildiğim tek kavram bu oluyor:
“Sivil faşist” veya “liberal faşist”.
Özdil’den bir sayfa sonra ise Ahmet Hakan’ın yazısı var.
O da tam tersine, İzmir’e yükleniyor.
Yazısının özeti şu:
DTP konvoyuna bunu yapan kişilerin yaşadığı şehirde tek türbanlı kadın olmasa bile, o şehir medeni olamaz.
Yani, İzmir’deki olayı yapan kişileri ve bunu savunanları medeni olmamakla eleştiriyor.
 
* * *
 
Hürriyet böyle bir gazete.
Cemaat gazetesi değil, “cohabitation” gazetesi.
İşte o yüzden hayatını fanatizmden, ekmeğini cemaatçi agresiviteden çıkaran kişilere bir türlü yaranamıyor.
Yaranmak gibi bir endişesi de yok.
Bu logo altında hepimiz yaşayıp gidiyoruz.
Cemaat olmadığı için, birer sayfa arayla iki zıt görüşü arka arkaya okuyabiliyorsunuz.
Bu gazetede Öymen’in Dersim’le ilgili sözlerini en ağır biçimde eleştiren yazarı da okursunuz, o sözlerin
rakipler tarafından istismar edildiği görüşünü de.
Zaten Türkiye de böyle değil mi?
“Demokrasi”, “halkın değerleri”, “değişim” gibi kavramları tarif etme yetkisini sadece kendinde gördüğü için, başka hiçbir fikre tahammülü olmayan kişilerin bunu anlamaları mümkün değil.
İş Kürt meselesi olunca “mozaik”in güzelliğinden söz eden bu arkadaşlar, konu kendilerinin hoşuna gitmeyen görüşlere gelince bir anda tek renk, simsiyah bir Gotham City hemşerisi haline gelirler.
 
 

(....)