Civcivin cinsel tercihinden sana ne Fatih Altaylı?..

O tarihten sonra öğretmenlerin "çok tehlikeli oldukları gerçeği(!)" kazındı bütün kafalara...

ADNAN BERK OKAN

Sevgili Fatih;
Bugünkü (15.12.2011) Gazete HT'de yayımlanan yazılarından birinde, "çok haklı olarak" öğretmenlerin kalitesinin düştüğünden dem vururken işin içine civcivlerin cinsel hayatlarını da karıştırıyorsun...
Çok ayıp!..
Sana ne!..
Yumurtadan çıkan civciv ister tavuk olur yaşı büyüdüğünde; isterse horoz...
İsterse de ibne olur yani...
Sana mı soracak?..


Kaliteli tavuk

Kaliteli yumurta MİLLİ Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu'nun eski başkanı konuşmuş anlamlı laflar etmiş.

Demiş ki: "Son 30 yılda öğretmen kalitemiz çok düştü. Eğitim enstitüleri bekleneni veremedi." Burada tam bir "Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan" ikilemi söz konusu.
Öğretmen kalitesi konusunda işin uzmanına ders verecek halim yok.
Öyle diyorsa öyledir.
Ben toplumdaki genel kaliteye bakıyorum.
Nerede arttı ki, öğretmenlerde düşmemiş olsun. Genel olarak bir kalite sorunu yaşamıyor muyuz? Her alanda, her meslekte, her sosyo-ekonomik grupta.
Sanatçılarımızın kalitesi arttı mı mesela.
Ya da işadamlarımızm.
Ya da gazetecilerimizin.
Ya da bilim adamlarımızın.
Ya da diye siz de canınızın çektiğini ekleyin.
Veya kişileri boş verin, kurumları da ekleyebilirsiniz.
Hangisinde bir kalite artışı gözlemliyorsunuz.
Acaba toplumdaki genel kalite düştüğü için mi öğretmenlerin de kalitesi düştü, yoksa öğretmenlerin kalitesi düştüğü için mi toplumda kalite düştü.
Öyle veya böyle fark etmiyor. Berbat bir kısırdöngüye girmiş olduğumuz kesin.
Allah sonumuzu hayır etsin!

Fatih ALtaylı.
Gazete HT. 15.12.2011

Öğretmenlerimizin kalitesinin düşme sebebine gelince...
Orada da "tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?" çok bilinen ama o kadar da saçma olan sualine nazire yaparcasına; "
Acaba toplumdaki genel kalite düştüğü için mi öğretmenlerin de kalitesi düştü, yoksa öğretmenlerin kalitesi düştüğü için mi toplumda kalite düştü" diye soruyorsun...

Bak kardeşim;
Nasıl ki tavuk yumurtluyor ama yumurtası sağlıklı bir kuluçka süreci geçirdikten sonra meydana gelen sevimsiz yaratığa "tavuk" değil "civciv" deniliyorsa...
Öğretmenlerin kalitesi de toplumdaki genel kalite düştüğü için değil...
Öğretmenlerin kalitesi düştüğü için  toplumda kalite düşüyor...


İlkokul öğretmenim Fatma Dülgerbaki Hanımefendi (ellerinizden öperim öğretmenim), şehrin en nezih evlerinden birinde oturur, en temiz kıyafetlerle gelirdi okulumuza...
Çok nazikti, çok güzel Türkçe konuşurdu...
Kocası da kendisi de evlâtları da pırıl pırıldı...
Subay aileleri asla onlar kadar gelişmiş değillerdi...
Ama...
O zaman da henüz 27 Mayıs 1960 ihtilali yapılmamıştı...
Eğitimin orduları, savaşacak ordulardan daha değerliydi...
Sonra 27 Mayıs darbesi oldu ve askerler yönetimi (Hazine'yi de) ele geçirdi...
Üzerinden 11 yıl geçince 12 Mart Muhtırası verildi...
Yine en büyük darbeyi eğitim ordusu yedi...
Ve...
12 Eylül 1980 ihtilali geldi 9 yıl sonra...
Askerler, "en büyük biziz bu böyle biline" dediler ve kestirip attılar...
O tarihten sonra öğretmenlerin "çok tehlikeli oldukları gerçeği(!)" kazındı bütün kafalara...
Ve...
Ancak limon, çorap ya da domates satıp ek gelir elde ederek yaşamlarını sürdürmeleri gerektiğine inandırıldı yüce (!) halkımız...
Sonunda da bugünkü noktaya geldik...
Ne kaa kaliteli öğretmen...
O kaaa kaliteli toplum yani!..

adnanberkokan@gmail.com