Çiğdem Anad: Hülya Avşar'ı başarılı buluyorun
NTV'de yayınlanan '10 Kadın'la ekranlara geri dönen Çiğdem Anad'dan çarpıcı medya değerlendirmeleri...
Cuma akşamları NTV ekranlarında yayınlanan '10 Kadın'da
Oya Başar, Günseli Kato, Nazlı Eray, Güzide Duran ve Gönül Yazar
gibi ayrı kulvarlardan 10 kadın, deneyimli gazeteci ve televizyoncu
Çiğdem Anad moderatörlüğünde buluşuyor; gündemdeki bir konuğu
ağırlayıp sohbet ediyor. Yıllardır haberci kimliğiyle tanıdığımız
Çiğdem Anad, '10 yıl önce televizyoncular daha cesur ve daha
yenilikçiydi, üstelik televizyon haberciliği de daha ilerideydi'
diyor.
- '10 Kadın' projesini anlatır mısınız?
On kadın gündemden seçilen bazı konuları tartışıyor ayrıca bir
erkek konuk alıp bir tema üzerinde yoğunlaşarak soru soruyor.
Farklı mesleklerden daha fazla sayıda kadın da olabilirdi. İki
saate on kadın sığar diye böyle bir sayı
belirledik.
- Ekrandaki bir kadın dayanışmasından söz edilebilir mi? Yoksa ilk
fırsatta birbirlerini gözünü oymaya mı çalışır?
Kadınlar ekranda, meydanda, sokakta, işte, her yerde çoğalmalı.
Henüz sayıları çok az. Ayrıca 'kadınlar göz oyar' söylemi tamamen
büyük bir erkek yalanı.
- Geçen yıl program partneriniz Müjde Ar'la üstelik yayın
esnasında CHP'nin çarşaf açılımı nedeniyle yaşadığınız Deniz Baykal
tartışmasını nereye koyuyorsunuz?
Kadınlar tabii ki kıyasıya tartışacak. Açıkça, dürüstçe
söyleyeceğini söyleyecek. Müjde ile programda kapıştık, program
sonrası tartışıp sonra da kucaklaştık. Önemli olan budur zaten.
Öyle al gülüm, ver gülümle ömür geçmez ki.
- Yiğit Bulut'un, yönettiği kanaldaki kadın spikerlerden
dekolte giyinmelerini istediği iddia edilmişti, bunun hakkında ne
söylersiniz?
Eğer doğruysa kadınlar bu duruma itiraz etsin ve ne istiyorlarsa
onu giysin. Kadınlar da erkeklerin her söylediğini buyruk kabul
etmiyor herhalde. Böyle bir buyruk varsa; o zaman kadınların da
itiraz hakkı var. Dekolte giyinmekte bir sakınca görmeyen kadınlar,
erkeklerin de dekolte giyinmesini talep etsin.
- Program yapan kadınlar içinde kimleri
beğeniyorsunuz?
Ruhat Mengi'yi cesur, Hülya Avşar'ı da samimi buluyorum. Bence
ikisi de başarılı.
- 'Hülya Avşar Soruyor' programı için 'Hülya Avşar
soramıyor' diye eleştiriler var...
Bu eleştiriye katılmıyorum. Hülya Avşar kendi tarzıyla sorularını
soruyor ve cevap alana kadar da ısrar ediyor. Ayrıca anlamadığı
yerde bunu söylemekten de çekinmiyor. Bence başarılı.
TELEVİZYONCULAR DAHA
CESURDU
- 'Ankara'dan
geçmeden haberci olunmaz' denir siz de ilk olarak orada başladınız,
o günden bugüne televizyon haberciliğinin geldiği noktayı nasıl
buluyorsunuz?
Televizyon haberciliği 10 yıl önce, bugünle kıyaslandığında çok
daha ileri boyuttaydı. Televizyon yöneticileri de yüksek
prodüksiyonlara para harcamaktan çekinmiyordu. Programlar bugünkü
gibi stüdyo içine sıkışmamıştı. Televizyoncular daha cesur ve daha
yenilikçiydi. Şablon formatlar yerine, yepyeni formatlar
deneniyordu ve çok daha başarılıydı. En önemlisi bunu işi
televizyonculuk olanlar yapıyordu. Şimdi farklı alanlarda dikiş
tutturanlar program yapmayı kolay sanıyor. Yöneticiler de o
kişilere ardına kadar kapıyı açıyor.
- İçi boş ama dışı süslü kadınların tercih edildiği
iddialarına katılıyor musunuz?
Bu tercihin nerede yapıldığına bağlı. Söz konusu televizyonsa bence
televizyonda hem içi hem de dışı süslü kadınlar iş
yapabilir.
- Evet ama içi boş dışı süslü olanları da görüyoruz...
Buna alıştık artık. Sunucular da mankenlere benzemeye başladı.
Mecburen benim gibi mankenlere benzemeyenler de kilo verip idare
etmeye çalışıyor. Televizyondan sonra mankenler için sıra
gazetelere geldi. Şimdi de kadın gazeteciler yerlerini korumaya
çalışacak. Size de kolay gelsin.
MANKENLERİN HABER SUNMASINA
ALIŞTIK
- Siz neden haberciliği bıraktınız?
Ülkenin en kritik konularında haber yaparken bile bana müdahale
edilmemişti. Devletin her kademesinden tepki almıştım ama
yöneticilerim haberlerin arkasında benim kadar sağlam durdu. Ne
yazık ki bir gün bana müdahale etmek istemeyen yöneticilerimin
devletin çeşitli kademelerinden gelen baskılara direnmekte çok
zorlandıklarını gördüm. Baskı altında habercilik yapamayacağım için
kimseyi zor durumda bırakmadan işi bıraktım.
- Pişman mısınız?
Pişman değilim ama üzgünüm. Eskisi gibi habercilik kurallarından
taviz vermeden, bütün taraflara uzak habercilik yapılabileceği gün,
benden haber, haber programı, haber yöneticiliği de yapmamı
isteyeceklerdir. O zaman da bugünkü enerjim kalırsa,
yapabilirim.
- Ertuğrul Özkök, bayram vesilesiyle köşesini ünlü kişilere
kendileriyle röportaj yapması için ayırmıştı, bunun üzerine
'mesleğimiz elden gidiyor, gazetecilik ölüyor mu' denildi,
sizce?
Televizyonda her önüne gelenin program yapmasına, mankenlerin haber
sunmasına alıştık. Sanırım şimdi sıra gazetelerde. Siz de
alışırsınız.
- Gazeteci yaptığı haberin önüne geçmeli mi?
Tabii ki hayır. Ama şimdi istenen insanların kendini her şeyin
önüne atması ve kişisel fırlamalık yapmaları. Bu durumda atlayana
değil, atlatanlara bakalım. Onları eleştirelim.
- Bir gazetecinin her soruyu sorma hakkı var
mıdır?
Bir gazeteci her soruyu sorma hakkına sahiptir. Soru sorduğu kişi
de isterse hiçbir soruya cevap vermeme hakkına sahiptir.
- Fatih Ürek'e 'kadınları mı, erkekleri mi' beğenirsiniz
diye sormanız üzerine bir meslektaşınız sizi faşist olmakla
suçlamıştı...
Bu soruya Fatih Ürek cevap veriyorsa, başkaları neden rahatsız
oluyor acaba? Faşizmin ne olduğunu bilmeyen, bunu küfür niyetine
kullanan birine, faşizmin ne olduğunu öğrenmesini tavsiye
edebiliriz. 14 yaşındayken 'faşizme geçit yok' sloganıyla 'faşizme
karşı omuz omuza' sloganı arasındaki farkı öğreniyordum. Öğrenmenin
yaşı yok, kimseyi ayıplamıyorum ama 'faşist' kelimesi bir sokak
küfrü yerine kullanılamaz. Beni sevmeyen az değil ama sevmeyenler
de kafalarına estiği yerden küfür ederlerse kimse onları ciddiye
almaz.
Erkekler iktidar yarışında telef
oluyor
- 'Kadınları ve erkekleri çözmek gibi derdim' var
demişsiniz, sizce erkekler ne durumda?
Ne yazık ki, Türkiye'deki erkekler iktidar yarışında telef
olmaktalar derim.
- Aşk sizi ne kadar savurur, neler yaptırır?
Aşk bana istemediğim şeyleri yaptıramaz. Benim de oldu
ayarsızlıklarım, ölçüyü tutturamama hallerim ama savrulmadım. Hele
şimdi hiç savrulmam.
- Peki, aşk acısı? İçkinin dibine vurmalar, eve
kapanmalar?
Hepsi oldu yıllar, yıllar önce. Şimdi benim beynimi, bedenimi kimse
sarsamaz. Çok kuvvetlendim.
- Aldatılan bir kadın en fazla ne yapar bu durumda?
Aldatılan kadın bence çekip gitmeli. Bir kere bile dönüp bakmamalı
ardına. O adam oraya kadarmış. Başka adamın zamanı gelmiş demek
ki.
- Siz de aldatıldığınızı açıklamıştınız ama...
Benim ki evlenmek istemiyorum diye bana kızdı, kızdı sonra da çekip
gitti. O arada bir ilişkisi de olmuş. Sonra döndü ve anlattı.
Mesele bundan ibaret.
- Bir kadın anne olduktan sonra cinsel hayatı neye
dönüşür?
Cinselliğin önemi azalıyor. Eşinizle sevgi bağınız
kuvvetleniyor.
- Evliliğinizde hala aşk hayatınız canlı mı?
Ben eşimi buldum ve her açıdan mutluyum.
SİBEL ATEŞ YENGİN - Akşam