CHP medyasında neler oluyor?

Velhasılı ana muhalefet partisinin medyasında birşeyler oluyor. Üstelik böyle giderse daha da çok şey olacak gibi görünüyor. Malum fazla basınç patlamaya yol açar...

Halk TV denilince akla gelen isimlerden biri olan Makbule Cengiz geçtiğimiz günlerde çalıştığı kanalın yönetimi tarafından işten çıkartıldı.

Oda TV Davası sırasında satın alınma sürecine ilişkin iddiaların ortaya döküldüğü, satın almak için CHP genel başkanından onay almak gerektiğini öğrendiğimiz Halk TV televizyon kanalı her ne kadar resmen CHP'ye ait değilse de medyadaki herkes organik ilişkinin farkında.

Gezi eylemleri sürecinde genel yayın yönetmeni Hakan Aygün'ün "gerilla yayıncılık" anlayışı ile uzun süre yaşananları ekrana getiren tek televizyon kanalı olan Halk TV'nin en önemli ekran yüzlerinden biriydi Makbule Cengiz.

İşten çıkartılma sürecini Twitter'dan takipçileri ile paylaşınca ilginç bilinmeyenler gözler önüne serildi.

MUHABİRİN BOĞAZINA SARILAN TV YÖNETİCİSİ

Günde 18 saat fazla mesai yaparken, 8 saat çalışıyormuş gibi evrak imzalattığını
anlatıyor mesela...

Yönetici sıfatını taşıyan kişilerin çalışanlara uygun kabul edilemeyecek ilişkilerine tanıklık edip de ses çıkarmadığını anlatıyor mesela...

Yönetici sıfatlı kişilerin boğazını sıkmaya yeltendiklerini anlatıyor mesela...
 
Ne zaman, sorun var dediğinde "seçim öncesi böyle şeyler yapmayalım, kendimize zarar vermeyelim" yanıtını aldığını anlatıyor mesela...

Halk Tv Genel Müdürü Şaban Sevinç'in kendisini arayıp konuştuktan sonra telefonu yanında bulunan CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin'e verdiğini anlatıyor mesela...

Oda tv konuyu haber yapıp "CHP yönetimi krize el koydu" dediği için azarlandığını anlatıyor mesela...

Makbule Cengiz, Şaban Sevinç'in "Sen CHP ile Halktv'yi yanyana getirmemen gerektiğini bilmiyor musun? Resmi olarak bildiriyorum, kovuldun." dediğini de anlatıyor.

HALK TV TAMAM PEKİ YA YURT?

Halk TV'de olan bitenler şimdilik bunlar. Bir de CHP Milletvekili Durdu Özbolat'ın sahibi olduğu Yurt gazetesinde olanlara çevirelim gözümüzü...

Ekim, Kasım ve Aralık aylarında maaş alamamıştı Yurt çalışanları. Ekonomik sıkıntılar gerekçe gösteriliyor ve çalışanların maaşları ödenmiyordu. Gerilim büyüyünce gazetenin patronu CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat, herkesin alacağını 20 Ocak'ta ödeyeceğine ilişkin bir açıklama yapmıştı.

Ancak 21 Ocak günü hala ödemeler yapılmayınca Yurt gazetesinde gazete emekçileri greve başladı.

Olay internet medyasında haber olunca 3 aylık maaşlar ödendi. Satışı son dönemde 10 binin altına düşen gazetede örgütlenen Türkiye Gazeteciler Sendikası da toplu iş sözleşmesi yapmak için yönetime çağrı yapınca olanlar oldu.

BEĞENMİYORSAN S*KTİR OLUP GİDERSİN DİYEN GAZETE YÖNETİCİSİ

Ödenmeyen maaşlar için yapılan eyleme katılan bir kadın muhabir, gazetenin bir yöneticisinin "kes ulan sesini, beğenmiyorsan s*ktir olup gidersin, gerizekalı şerefsiz" şeklindeki hakaretine maruz kaldı.

Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak ise Ankara dönüşü iş bırakma eylemine katılan gazeteciler için "Ben onları muz ile mandalina ile besledim, beni çiğneyip eylem yaptılar" diyerek sert bir tepki gösterdi. Hatta iddialara göre, kendisine istifasını sunan kadın muhabiri odasından kovarken  "şirretlik yapma yoksa güvenliği çağırırım" diye bağırdı.

Bunların ardından ise, Yurt gazetesi Tüzel Kişi Temsilcisi Taylan Kesanbilici, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İşyeri Temsilcisi Çiğdem Korkmaz, gazete çalışanları Betül Korkmaz ve Ahmet Akdere'nin işine son verildi.

"YAZI İŞLERİNİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN GAZETECİLERİ KOVDUM..."

Derya Sazak ise eleştirler üzerine, işten çıkarmaların Sendikanın toplu iş sözleşmesi ile ilgisi olmadığını, kararı kendisinin verdiğini, sebebinin ise genel seçimlerin yapılacağı 2015’e “güçlendirilmiş bir yazı işleri” ile girmek olduğunu ileri sürdü. 

Görünen o ki, hükümeti her fırsatta kendi medyasını oluşturmak, yandaş yaratmak, beğenmediği gazetecileri kovdurmak, patronları arayıp gazetecileri işinden etmek, gazete ve televizyon kanallarına 'Alo Fatih'ler yerleştirmek gibi şeyler ile eleştiren ana muhalefet partisinin medyaya bakışı da hiç farklı değil.

Ana muhalefet partisinin medyaya bakışını,  çalışanların emeklerini sömürmek; haklarını vermemek; itiraz edenleri önce küfür, sonra fiziksel saldırı, en sonra da işinden atarak uzaklaştırmak; sendikalaşmalarına, hakları için mücadele vermeye izin vermemek; yaşananları siyasi gündemle ilişkilendirmek ve seçime giderken böyle yapılmaz diye ideolojik baskı yapmak şeklinde özetlesek pek kimsenin itirazı olmaz her halde.

Velhasılı ana muhalefet partisinin medyasında birşeyler oluyor. Üstelik böyle giderse daha da çok şey olacak gibi görünüyor. Malum fazla basınç patlamaya yol açar...