CHP Kürt barışı için bir kimlik koyamadı!
“Canan Barlas ile Gündem” programında konuşan eski BDP milletvekili ve insan hakları savunucusu Akın Birdal, yeni İmralı sürecini yorumladı...
GAZETECİLER.COM
Akın Birdal; A Haber'de yayınlanan “Canan Barlas ile Gündem” programında Tuba Kalçık'ın “İmralı Görüşmeleri” ile ilgili sorularını yanıtladı.
Sürecin barış, adalet ve demokrasi süreci olduğunu dile getiren Birdal, “sorunun çözümü ve çözümün kalıcılığının güvencesi sivil bir anayasadır” dedi. Ortadoğu konusunda Türkiye’nin rolüne dikkat çeken Akın Birdal, CHP’nin barış, demokratikleşme, özgürleşme sürecinde bir kimlik ortaya koyamadığını da ifade etti.
“BU SÜREÇ, BARIŞ, ADALET VE DEMOKRASİ SÜRECİDİR”
Daha önce “Habur Süreci” diye adlandırılan bir süreç yaşandı, ama ne yazık ki karşılığı olmadı. Nedenleri ayrıca tartışılır. Ama o Habur kapısından daha önce cenazeler geliyordu, bu kez barış geldi. O barışın umuduyla ve heyecanıyla kitleler böyle bir buluşma sağladılar, ama ne yazık ki o süreç kesintiye uğradı ve olmadı. Daha sonra “Oslo Süreci” diye adlandırılan ki Oslo’da da olmadığına dair bir takım bilgi ve bulgular var. O da bilinmiyordu, daha sonradan deşifre edildi ve öğrenildi. Kişin deşifre edildiği konusunda da bir takım polemikler yapıldı. Şimdi de “İmralı Süreci” deniliyor. Sonuç itibariyle nasıl adlandırılırsa adlandırılsın bu bir barış sürecidir, bir demokrasi sürecidir ve bir adalet sürecidir. Buradaki coğrafyadaki halkların bir arada eşit ve özgür yaşama sürecidir. Herkesin diliyle, kimliğiyle, kültürüyle kabul edildiği ve bunun anayasal bir yurttaşlık hakkına bağlandığı, hukukunun olduğu, eşitlik ve özgürlük temelinde bir arada yaşama süreci diye adlandırılabilir. Bunda samimi olmak gerekiyor, kimse kimseyi test etmeden, ya da bir üstünlük dili kullanmadan. Örneğin, çözeceğim yerine çözeceğiz, başaracağım yerine başaracağız. Çünkü burada herkesin payı var. Elbette ki devletin rolü var, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın rolü var, Abdullah Öcalan’ın rolü var, BDP’nin rolü var.
“BU SORUNUN ÇÖZÜMÜ VE ÇÖZÜMÜN KALICILIĞININ GÜVENCESİ SİVİL BİR ANAYASADIR”
Bu sorunun çözümü ve çözümün kalıcılığının güvencesi nedir? Demokratik sivil bir anayasadır, eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasadır. Uzlaşma komisyonundaki bileşenlerinden biri de BDP’dir. BDP’nin iradesini gerçekten toplumsal muhalefetin asıl dinamiğinin iradesi olarak algılamak gerekiyor. Eğer demokratik, sivil, çoğulcu, özgürlükçü bir anayasa konusunda mutabakat varsa bence bunu artık tamamlamak ve bunu a barış sürecinin de çok önemli bir halkası saymak gerekiyor. Bu süreç başlamışsa bunu bir takvime bağlamak gerekiyor. Şimdi önümüzdeki günlerde, bu sürecin Erbil’de başlayacağı yönünde bir rivayet var. Gerçekten bunu da bir rivayet olmaktan çıkarıp. Evet artık şimdi, muhatapları şudur, panterleri budur, Erbil’de bu süreç konulacak, bu süreçte masaya yatırılacak harita bu. Şu şu şu konularda mutabakat sağlanmaya çalışılacak denilmeli. Önümüz 2014, seçimler var. Gerek yerel seçimler gerekse cumhurbaşkanlığı seçimleri. Bu seçimlerin demokratikliği, serbestliği ve güvenilir bir ortamda yapılabilirliği çok önemli. Ayrıca bölgemizdeki durum belli, Ortadoğu’da yaşananlar, Hemen yanı başımızda Suriye ve ırak bunları belirsizlikten kurtarmak gerekiyor. Ortadoğu’yu bir barış bölgesi haline getirmek gerekiyor ve bu konudaki süreçte Türkiye’nin rolü bence çok önemlidir. Devletin, hükümetin rolü, Türkiye demokrasi güçlerinin rolü, BDP’nin rolü ve elbette ki Kandil’in rolü. Bu sonucun başarısı herkesin olabilir diye umut ediyorum.
“CHP BARIŞ ve ÖZGÜRLEŞME SÜRECİNDE BİR KİMLİK ORTAYA KOYAMADI”
Büyük bir talihsizlik, bu talihsizlik Güler olmasa başka biri ırkçı çıkışa neden olacaktı. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi barış, demokratikleşme ve Türkiye’nin özgürleşme sürecine dair bir kimlik ortaya koyamadı. Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi bence bu konuda gelgit içinde olmamalı. Başta Genel Başkan, kararlı olmalı. Bu barış sürecine nasıl dahil olacaklar. Nasıl gerekten Türkiye’nin bir hukuk devleti olacak, Nasıl uluslararası platformlarda insan hakları ve özgürlükler konusunda yargılanmayacak ve demokratik bir toplum projesindeki katkıları ne olacak bunu bilmeliler. Aksi takdirde Cumhuriyet Halk Partisi’nin süreç dışında kalması ve bu şekilde fanatik ırkçı tutumları İşi ve süreci daha da zorlaştırır diye düşünüyorum.
Akın Birdal; A Haber'de yayınlanan “Canan Barlas ile Gündem” programında Tuba Kalçık'ın “İmralı Görüşmeleri” ile ilgili sorularını yanıtladı.
Sürecin barış, adalet ve demokrasi süreci olduğunu dile getiren Birdal, “sorunun çözümü ve çözümün kalıcılığının güvencesi sivil bir anayasadır” dedi. Ortadoğu konusunda Türkiye’nin rolüne dikkat çeken Akın Birdal, CHP’nin barış, demokratikleşme, özgürleşme sürecinde bir kimlik ortaya koyamadığını da ifade etti.
“BU SÜREÇ, BARIŞ, ADALET VE DEMOKRASİ SÜRECİDİR”
Daha önce “Habur Süreci” diye adlandırılan bir süreç yaşandı, ama ne yazık ki karşılığı olmadı. Nedenleri ayrıca tartışılır. Ama o Habur kapısından daha önce cenazeler geliyordu, bu kez barış geldi. O barışın umuduyla ve heyecanıyla kitleler böyle bir buluşma sağladılar, ama ne yazık ki o süreç kesintiye uğradı ve olmadı. Daha sonra “Oslo Süreci” diye adlandırılan ki Oslo’da da olmadığına dair bir takım bilgi ve bulgular var. O da bilinmiyordu, daha sonradan deşifre edildi ve öğrenildi. Kişin deşifre edildiği konusunda da bir takım polemikler yapıldı. Şimdi de “İmralı Süreci” deniliyor. Sonuç itibariyle nasıl adlandırılırsa adlandırılsın bu bir barış sürecidir, bir demokrasi sürecidir ve bir adalet sürecidir. Buradaki coğrafyadaki halkların bir arada eşit ve özgür yaşama sürecidir. Herkesin diliyle, kimliğiyle, kültürüyle kabul edildiği ve bunun anayasal bir yurttaşlık hakkına bağlandığı, hukukunun olduğu, eşitlik ve özgürlük temelinde bir arada yaşama süreci diye adlandırılabilir. Bunda samimi olmak gerekiyor, kimse kimseyi test etmeden, ya da bir üstünlük dili kullanmadan. Örneğin, çözeceğim yerine çözeceğiz, başaracağım yerine başaracağız. Çünkü burada herkesin payı var. Elbette ki devletin rolü var, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın rolü var, Abdullah Öcalan’ın rolü var, BDP’nin rolü var.
“BU SORUNUN ÇÖZÜMÜ VE ÇÖZÜMÜN KALICILIĞININ GÜVENCESİ SİVİL BİR ANAYASADIR”
Bu sorunun çözümü ve çözümün kalıcılığının güvencesi nedir? Demokratik sivil bir anayasadır, eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasadır. Uzlaşma komisyonundaki bileşenlerinden biri de BDP’dir. BDP’nin iradesini gerçekten toplumsal muhalefetin asıl dinamiğinin iradesi olarak algılamak gerekiyor. Eğer demokratik, sivil, çoğulcu, özgürlükçü bir anayasa konusunda mutabakat varsa bence bunu artık tamamlamak ve bunu a barış sürecinin de çok önemli bir halkası saymak gerekiyor. Bu süreç başlamışsa bunu bir takvime bağlamak gerekiyor. Şimdi önümüzdeki günlerde, bu sürecin Erbil’de başlayacağı yönünde bir rivayet var. Gerçekten bunu da bir rivayet olmaktan çıkarıp. Evet artık şimdi, muhatapları şudur, panterleri budur, Erbil’de bu süreç konulacak, bu süreçte masaya yatırılacak harita bu. Şu şu şu konularda mutabakat sağlanmaya çalışılacak denilmeli. Önümüz 2014, seçimler var. Gerek yerel seçimler gerekse cumhurbaşkanlığı seçimleri. Bu seçimlerin demokratikliği, serbestliği ve güvenilir bir ortamda yapılabilirliği çok önemli. Ayrıca bölgemizdeki durum belli, Ortadoğu’da yaşananlar, Hemen yanı başımızda Suriye ve ırak bunları belirsizlikten kurtarmak gerekiyor. Ortadoğu’yu bir barış bölgesi haline getirmek gerekiyor ve bu konudaki süreçte Türkiye’nin rolü bence çok önemlidir. Devletin, hükümetin rolü, Türkiye demokrasi güçlerinin rolü, BDP’nin rolü ve elbette ki Kandil’in rolü. Bu sonucun başarısı herkesin olabilir diye umut ediyorum.
“CHP BARIŞ ve ÖZGÜRLEŞME SÜRECİNDE BİR KİMLİK ORTAYA KOYAMADI”
Büyük bir talihsizlik, bu talihsizlik Güler olmasa başka biri ırkçı çıkışa neden olacaktı. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi barış, demokratikleşme ve Türkiye’nin özgürleşme sürecine dair bir kimlik ortaya koyamadı. Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi bence bu konuda gelgit içinde olmamalı. Başta Genel Başkan, kararlı olmalı. Bu barış sürecine nasıl dahil olacaklar. Nasıl gerekten Türkiye’nin bir hukuk devleti olacak, Nasıl uluslararası platformlarda insan hakları ve özgürlükler konusunda yargılanmayacak ve demokratik bir toplum projesindeki katkıları ne olacak bunu bilmeliler. Aksi takdirde Cumhuriyet Halk Partisi’nin süreç dışında kalması ve bu şekilde fanatik ırkçı tutumları İşi ve süreci daha da zorlaştırır diye düşünüyorum.