Cevizoğlu’nun neye kızdığını biliyor musunuz?..
Partiye kızıp televizyondan istifa eden gazeteciyi de ilk defa görüyorum…
ADNAN BERK OKAN
Demokrasilerin en belirgin “siyaset yapma” özelliklerinden biri her farklılığın kendi başına seçime girebilme özgürlüğüdür…
Yüksek baraj o özgürlüğü halkın elinden alıyor bildiğiniz gibi…
Haliyle barajı aşamayacak siyasi partilerin aldıkları oylar ya boşa gidiyor…
Ya seçime giremiyorlar…
Ya da (BDP gibi bölgesel ve etnik siyaset yapıyorlarsa) seçimlere bağımsız adaylarla katılıyorlar…
Demokrasilerde “siyaset yapma” özelliklerinden bir diğeri ise “dışlayıcı olmamak”tır…
Nedir “Dışlayıcı olmamak”?..
Her görüşten kişiyi aynı siyasi parti çatısı altında toplayabilmek…
Yani…
“Kitle Partisi” olabilmektir…
Türkiye’de “Kitle partisi” diyebileceğimiz sadece 2 siyasi parti var…
Ak Parti ve CHP…
MHP de üçüncü kitle partisi olmak için uzun süredir çabalıyor ama kolay değil…
Yani aralarına bir Kürt’ü alıp da “Kürt olduğu için” siyaset yapmasına imkân vermeleri ihtimal dışı…
CHP de bir zamanlar ideoloji üzerinden siyaset yapmaya kalkışınca sürekli kaybetme sürecine girdi…
Ak Parti’nin son 12 yıldır bütün seçimleri kazanmasının sebebi “Tek Kitle Partisi” olarak kalabilmeyi başarmasıdır…
CHP tam o süreçten çıkmak “Kitle Partisi” olmak üzereydi ki bu defa karşısına “Kökten laikçi, ideoloji körü, liberallerden nefret eden” bir “köhne aydın/seçmen” ikilisi çıktı…
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini işte o “köhne aydın/seçmen” ikilisinin ters çalışmaları sonucu kaybetti CHP…
İdeolojik körlüğe saplanmak yerine “Kitle Partisi Pragmatizmi”ni devreye sokup CHP adayı eski MHP’li Mansur Yavaş’a oy verseydiler, bugün Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda “Bir CHP’li” oturuyor olacaktı…
Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adı “Cumhurbaşkanı Adayı” olarak açıklanır açıklanmaz işte o “köhne aydın/seçmen” ikilisi hemen devreye girdi…
Yeniçeri tarzı “İstemezük” başladı…
Çünkü o kafa “Kitle Partisi” olmaya müsait değil…
Çünkü o kafa kendi halkının genelini tanımıyor…
Çünkü o kafa ideolojik körlük yaşıyor…
Çünkü o kafa Tony Blair’in İngiltere’de on yıl süren iktidarını neye borçlu olduğunu bir türlü öğrenememiş…
Hatta…
Türkiye’de halkın % 70’inin “Mütedeyyin Müslüman muhafazakâr” olduğunun bile farkında değiller…
Ya da fazla farkındalar…
Sandıktan çıkamayacaklarını biliyorlar…
Onun için ya askeri darbe bekliyorlar “hükümet” olabilmek için…
Ya da bir ”iç savaş”…
Yıllardır ilk defa “Kitle partisi” olabilmek için yola çıkmış parti yönetimini yeniden ideolojinin kör kuyularında merdivensiz bırakmak için harekete geçtiler…
Örnek çok ama ben sadece bir tek örnek vereyim: Hulki Cevizoğlu…
CHP, kitle partisi olmanın ve siyasetin gerçekçiliğinin gereklerini yerine getirmek için CHP kökenli olmayan (Hayatında bir tek partiye üye bile olmamış bir akademisyen) ve aynı zamanda “Batılı gibi düşünen ama Doğulu geleneklerine bağlı” bir beyefendiyi…
Lekesiz bir akademisyen diplomat tarihçiyi aday gösterince Halk TV’den istifa etti…
Neden istifa etti anlayamadım…
Deyin ki CHP Yönetimi yanlış yaptı…
İyi ama seçimi yapan Halk TV yönetimi değil ki…
CHP Yönetimi…
Yani…
Partiye kızıp televizyondan istifa eden gazeteciyi de ilk defa görüyorum…
adnanberkokan@gmail.com