Çetinkaya, Hürriyet yazarının dedesini yazdı
Cumhuriyet gazetesi eski çalışanı, 88 yaşındaki Tayyar Eraslan yoğun bakımda ölüme direniyor. Eski arkadaşı Hikmet Çetinkaya, Eraslan'ı köşesine taşıdı bugün.
Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya, İzmir yıllarından tanıdığı
"Tayyar Amcam" diye seslendiği, Cumhuriyet gazetesi eski çalışanı,
88 yaşındaki Tayyar Eraslan'ı köşesine taşıdı bugün.
Çetinkaya, Eski bir yoldaş
o! İzmir’de
onu “Devrimci Tayyar”
olarak tanırlar... dediği Tayyar Eraslan için kaleme aldığı duygu dolu
yazısında "Şimdi yoğun bakımda
uyutuluyor... Ölüme direniyor
benim can dostum, ağabeyim"
dedi.
Çetinkaya'nın köşesine taşıdığı eski Cumhuriyet çalışanı Tayyar
Eraslan'ın bir diğer ilginç yanı da, Hürriyet gazetesindeki
köşesinde yazdıkları ile ünlenen bir başka gazetecinin dedesi
olması.
Çetinkaya, o akrabalığı ise şöyle yazdı: O
“Devrimci Tayyar”ın üç
oğlu, bir kızı, iki torunu
vardır. Torunlarından
birisi Hürriyet gazetesi yazarı Melis
Alphan.
Melis Alphan da, yoğun bakımda ölüme direnen dedesi için
yazılan bu satırları bugün Twitter'da
paylaştı.
İşte gazetesinin emektarı Tayyar Eraslan için Hikmet Çetinkaya'nın
yazdıklarından çarpıcı bir bölüm:
Yeryüzünde tüm yıldızların
akşamını kucaklarken düşünüyordum...
Umutsuzluğun içinde umudunu yitirmeden, karanlığın içinde aydınlığı
görebilmek, en zor
koşullarda özgüvenini
yitirmemek nedir sizce?
İlericidir, devrimcidir!
Çünkü o evrensel gerçeği kucaklayabilen çağdaş, uygar
insanın bilincine
sahiptir...
Öyle insanlar çoktur!
Bunlardan biri olan
88 yaşındaki
Tayyar Eraslan İzmir Karşıyaka Devlet Hastanesi’nde ölüme karşı
direniyor.
Eski bir yoldaş o! İzmir’de onu
“Devrimci Tayyar” olarak tanırlar...
Benim ise “Tayyar Abim” ya
da “Tayyar Amcam”...
O “Devrimci Tayyar”ın üç
oğlu, bir kızı, iki torunu vardır.
Torunlarından birisi
Hürriyet gazetesi
yazarı Melis Alphan. Tayyar Eraslan, edebiyatı,
sanatı, siyaseti
sever...
Şiiri! Müziği! Eh biraz da rakıyı
severdi! Gökova
geceleri...
İlhan Selçuk, Oktay
Akbal, Melih Cevdet
Anday, Aziz Nesin, Ali
Sirmen Azmakbaşı’nda
Halil’in mekânında
kurulan sofralarda otururdu...
Hayata bakışı,
insancıllığı, yüreği!
Eğilmezdi,
bileği bükülemezdi!
Cumhuriyet’te uzun
yıllar çalıştı üstelik...
Şimdi yoğun bakımda uyutuluyor...
Ölüme direniyor benim
can dostum, ağabeyim.
Çok sevdiği
bir şiir vardır onun...
A. El Beyati’nin yazdığı:
“Gülüm nasıl da
yaşlandı Paris
Oysa ben çocukluğumu
yaşıyorum hâlâ Uğraşım gezginlik ve türküler yakmak Yeryüzünde
tüm yalnızların akşamında.”
Hayat
böyle işte...
Hayat bulutlarla,
kuşlarla, ağaçlarla örülmeliydi...
Kumlarla, çakıllarla,
istiridye kabuklarıyla...
***
Yıldızlar şarkı söylerken sevişiyorlardı dün gece...Tayyar Eraslan yoğun bakımdaydı...
Evrensel gerçeği yakalayamayan bir toplum düşündüm, çocuklarını öldüren yaratıklar.
Tarihin çarpıcı güzelliklerini unutmuş bir toplum yaratmıştık hep birlikte.
Zindanlarda işkenceler!
Zulümler! Kıyımlar!
Diktacılık hevesleri ve özgürlükleri çiğnemek, düşünceye kelepçe vurmak...
Bu çağda bunlar geçicidir! İlerici ve devrimci insanın umudu, ilericilikten ve devrimcilikten kaynaklanır, oradan beslenir!
Hiç kimse, hiçbir halk, hiçbir ulus, hiçbir toplum, hiçbir ülke kendisini dünyadan soyutlayarak yaşama gücünde değildir.
Bu sömürü ve soygun düzeni, hukuksuzluk her ülkede bir gün gelir yerle bir olur!