Çetiner Çetin yazdı: New York Times vurdu… Ama gol olmadı…

New York Times'ın geçtiğimiz hafta yayınladığı yalan haber büyük tepki çekti. Habertürk yazarı Çetiner Çetin de Suudilerin finanse ettiği medya kurumlarında yer alan bu haberlerin Türkiye’de muhalif partiler ve kesimler dahil kimsenin umurunda dahi olmadığını söyledi.

Türkiye'nin koronavirüs ile başarılı bir şekilde devam eden mücadelesine gölge düşürmeye çalışan New York Times'a bir tepki de Habertürk yazarı Çetiner Çetin'den geldi. Çetin, bu makalenin Suudilere bağlı medya tarafından sıcak bir şekilde karşılandığını söyledi ve " Sanki NYT pası attı, Suudiler de topu göğsünde yumuşattı ve… Ama gol olmadı." diye yazdı. Önemli bir noktaya dikkat çeken Çetin şu ifadelerle yazısını noktaladı:

Suudiler, Batılı büyük medya organlarında düşmanları aleyhine makaleler yayımlatmak için para savurma konusunda nam salmışlardır.

New York Times vurdu… Ama gol olmadı…

New York Times’ın (NYT) geçtiğimiz salı günü; Türkiye hükümetini koronavirüse yakalananlar ve ölenlerle ilgili gerçek istatistikleri gizlemekle suçlayan bir makale yayımlandı. Asılsız iddiaların yer aldığı bu yazı, bölgede büyük ölçüde yankı buldu ve Suudilere bağlı medya bu ateşi körükledi.

Ama işin aslı Suudilerin finanse ettiği medya kurumlarında yer alan bu haberler, Türkiye’de muhalif partiler ve kesimler dahil kimsenin umurunda dahi olmadı. Türk kamuoyu ise Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yaptığı açıklamaların dışında hiçbir yoruma kulak asmıyor…

Bahsettiğimiz makale Suudilere bağlı medya tarafından da sıcak bir şekilde karşılandı. Sanki NYT pası attı, Suudiler de topu göğsünde yumuşattı ve… Ama gol olmadı.

Pandeminin hızla yol aldığı şu günlerde Amerikalılar ve Batılı ülkelerin çoğu, koronavirüsü kontrol altına alma konusunda beceriksizlik ve bilgileri gizleme gibi suçlamalarla karşı karşıya kaldı. Bu arada Amerika Başkanı Donald Trump da ağır eleştirilere maruz kalmış durumda. Ama aynaya bakmadan Türkiye’yi hedef almaları NYT’ın itibarına büyük zarar verdi.

Bir gazeteci olarak şahsımın ve Ortadoğu’da uzun yıllara dayanan dostluğumun olduğu gazeteci arkadaşlarımın en çok eleştirdiği şey, pandemisinin yaşandığı bu günlerde, koronavirüs hastalarının çektiği çilelerin en hassas zamanında bir hesaplaşma aracı olarak kullanılması oldu. Yayınlanan raporlar ve haberler sonrası Türk devlet aklı, bu hareketi Suudilerin kirli ve ahlak dışı oyunu olarak okuduğunu ve bir kenara yazdığını düşünüyorum.

Böylesi hesaplaşmalarda medya açısından eli güçlü ülkeler veya örgütler, medyatik çatışmalarda galip taraf olabilir. Ama Suudilerin hataya düştüğü nokta ise Sağlık Bakanlığının ve Bakan Koca’nın krizi en başından bu yana objektif bir şekilde yönetiyor olmasıydı.

Öyle ki; sosyal medya trolleri bile her kriz sonrası sahneye çıkıp ortalığı bulandırırken, koronavirüs krizinde alınan önemler ve kamuoyunun düzenli bir şekilde bilgilendirilmesi sayesinde etkisiz kaldılar. Üstelik bugün her kesimden ve farklı görüşten insanın beğenisini kazanan Bakan Koca, samimiyeti ve tüm medya kuruluşları ile kurduğu iletişim yönetimi, arkasına aldığı kamuoyu desteği sayesinde NYT raporu iç siyasette bir karşılık alamadı.

Batılı medya kuruluşları ile özellikle de güçlü ülkelerin medya kuruluşları, hükümetleri ve kamuoyunu etkilemek için ellerindeki baskı araçlarını ahlaksızca kullanabiliyor. Söz konusu ülkeler, özellikle de bağımsız olan veya Batılı güçlerle sorun yaşayan hükümetlere karşı bu baskıyı uyguluyor. Maalesef baskı gören ve de genellikle gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan taraflar, Batı’nın medyatik saldırısı karşısında eli kolu bağlı kalıyorlar. Ancak Suudiler bu süreçte eski alışkanlıklarla yeni süreci yönetmeye kalkışınca bu kez çuvalladılar.

Türkiye, bugün artık tüm dünyanın gözlerinin önünde koronavirüs diplomasisinde önemli bir konumda. Elliyi aşkın ülkeye tıbbi destek ve sağlık malzemesi yollayan bir Türkiye var. Yakın gelecekte ABD başkanı Trump, Çin üzerinde başlatmayı planladığı siyasi ve ekonomik baskı için hazırlıklarını tamamlamış durumda. AB üyesi ülkelerin desteğini arkasına almış görünüyor.

Rusya ve Türkiye bu baskı sürecinde önemli rol alacakken, Suudiler Türkiye üzerinde baskı kurup elini ayağını bağlamayı düşünüyorsa yazık eder. Doğu ile Batı arasındaki denge konumundaki Türkiye, yükselmesi muhtemel tansiyon sürecinde önemli bir aktör olacaktır. Düşen petrol fiyatları sonunda Suudileri de yakar. Ve para karşılığı yazdırdığı raporlar ve yayınlarla kendi itibarı ayaklar altına ezilir. Çünkü Türkiye bedevi çöllerinde kurulmuş bir çadır devleti değildir.

Son aylarda Çin, İran, Rusya ve Suriye’ye karşı da kullanılan ve halihazırda Türkiye’ye yönelik yürütülen bu olumsuz propaganda, Türk vatandaşlarını şaşırttı. Çünkü Türkiye’deki doktorlar, siyasi analistler ve medyadaki yazarlarımız, ülkede koronavirüs salgınının açıklanma zamanı ve alınan önlemler konusunda hemen hemen bütün Batılı ülkelerle eş zamanlı hareket edildiği konusunda hemfikir. Hatta Dünya Sağlık Örgütü’nün Türkiye ile ilgili açıklamaları da oldukça pozitif.

ABD’nin en saygın medyasında yayınlanan bu altı boş haberler şunu gösteriyor: Batı normlar açısından Arap ya da Müslüman dünyayı sürekli hor görse, bu coğrafyada yaşanan birçok şeyi ahlakdışı görse de kendi çıkarları söz konusu olduğunda ahlak dışı yönteme başvurmaya kendileri teşneler. Buna karşın, benzer şartlarda, mevzubahis Batılı ve Arap müttefikleri olduğunda, bu ülkelerde sanki koronavirüs vakası görülmemiş gibi davranılıyor.

Her ne görüşten olursa olsun, konuştuğum meslektaşlarımın hemen hepsi ve şahsım bu NYT makalesine şüpheyle yaklaşıyoruz. Çünkü bize sürekli tarafsız medya çağrısı yapan Batı medyasında son yıllarda parayla çok makale yazıldı.

Kaldı ki söz konusu yazı Riyad-Ankara arasında Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın hunharca öldürüldüğü cinayet dosyasına yönelik gelişmelerin hemen akabinde yayınlanmıştır. Şunu da unutmamalı ki Suudiler, Batılı büyük medya organlarında düşmanları aleyhine makaleler yayımlatmak için para savurma konusunda nam salmışlardır.