Çetin Altan
Milliyet
Bu kadar mı güzel anlatılır baba ya!..
Bu kadar mı ince dalga geçilir birleriyle ya da kimi “kurmay”larla?..
Bu kadar mı yakışır bir insana makale yazmak?.
Bu kadar mı?..
Evet efendim;
Çetin Altan’dan söz ediyoruz…
Yok efendim bugünkü değil çünkü bugün yazı günü değil…
Dünkü yazısından söz ediyoruz…
Daha doğrusu her makalesi aynı tat ama dünkü yazısı ayrı bir tat içeriyordu…
Çin sofraları gibi;
ekşi, tatlı ve acının bir arada yenildiği o muhteşem zenginlikteki sofralar gibi…
Daha yazının başlığında başlıyordu mükemmellik: “Ingılıkış ağıraksak”…
Ne demekse?..
Zaten sözlükte “ağıraksak” yok ama “ağır aksak” var…
“Ingılıkış” mı?..
Hiçbir sözlükte yok…
Ama yazının başlığını oluşturan o iki (yoksa üç mü?) kelime arkadan ne geleceğini öyle güzel anlatıyor ki…
Ve arkası öyle güzel geliyor ki…
Hangisinden alıntılasak bilemiyoruz…
Hz. İsa’nın pipisinin ucunun da kendisiyle birlikte göğe mi uçtuğu yoksa dünyada mı kaldığına ilişkin tartışmadan mı?..
Nasrettin Hoca’nın hamamda kıçına soktuğu divitin oraya nasıl girdiğini bilememesinden mi?..
Ya da camii hocasının “dinden çıkmayın” tavsiyesine uyup “dinden çıkan” ama zenginler sınıfına giren adamdan mı?..
Nasıl mı?..
Hoca’nın “sakın ola meyhaneye gitmeyin, zira hep ona kazandırıyorsunuz” uyarısından “kazanmak” eylemini ciddiye alıp meyhane açıp zengin olarak…
Yani be Usta;
ancak siz yazabilirsiniz bu kadar güzel…
Yazı dün yayımlandı ama “dünde kalmayacak”.
Onun için severek diyoruz ki:
“Günün Köşe yazarı Çetin Altan’dır”…