Cengiz Özdemir

Sonradan pişman olması, bir “sağcı” olarak eskiden yapmış olduklarını masum göstermez…

Cengiz Özdemir ve ben, aynı siyasi temelden geliyoruz.

Yani ikimizin de kökeni DP

Ama bir de keskin farkımız var…

Bugün ben halen liberal demokratım, o günün DP’sinden daha ileri bir özgürlük, demokrasi ve insan hakları anlayışına sahibim…

Yani…

Bir ideolojiden daha çok bir fikrin, bir felsefenin yanında duruyorum…

Cengiz Özdemir ise kişinin ya da kişilerin yanında…

Ben hukukun üstünlüğü, adalet, bağımsız ve tarafsız yargı, gerçek bir laik demokrasinin yanındayım…

O gücün yanında…

Ben adil ve vicdanlı olmaktan yanayım…

O algı operasyonlarıyla beyin yıkamaktan yana…

Dün de Cemil Ertem içinemiştim ve yine aynı konuydu…

Yani, 6 – 7 Eylül vahşeti…

Cemil Ertem CHP’ye karşı haksız ve acımasız davranıyor, 6 – 7 Eylül 1955 vahşetinin sorumluluğunu dönemin iktidar partisi DP’ye mal etmek yerine, olaylarda zerrece dahli olmayan CHP’nin üzerine yıkmak istiyordu…

Yaşı benim gibi altmışı geçen herkes bizzat yaşayarak öğrendi ki 1950 sonrası (Günümüz dâhil) CHP’lisi eski hukuki deyimiyle “azınlıklara”, günümüz söylemiyle “farklı kültürlere” hiçbir zaman kötü gözle bakmadı…

1950 öncesi (Tek parti dönemiydi) hemen bütün milletvekilleri, 1950 sonrasındaysa DP ve aynı kökenden gelen siyasi parti iktidarlarında farklı kültürdeki yurttaşlarımızın en büyük düşmanları hep sağcılar olmuştur…

Özdemir’in yaşı benden çok genç olduğu için hatırlamayabilir…

Ben DP dönemini de AP dönemini de çok iyi hatırlıyorum.

Dükkânımızın hemen karşısındaki nalbur dükkânının üzerindeki katta hem “Komünizmle Mücadele Derneği” vardı hem de “İlim Yayma Cemiyeti”…

Ama…

İkisinin de başkanlığını yürüten Nebi Hoca’nın (Vaizdi) en hatırladığım özelliği bana ve yaşıtlarıma "Yahudi düşmanlığı" aşılamaktı…

Ki…

Benim en yakın arkadaşlarım Musevi çocukları arasındaydı…

Ve beni asla etkileyemedi Nebi Hoca

Özdemir de dünkü Akşam’da başlığı altında yayımlanan makalesinin bir yerinde şöyle diyor zaten:

“Zaman geldi, bizler de bir sürü zırvaya alet olduk. Lisede okurken dışladığımız Ermeni sınıf arkadaşlarımızı hayal meyal hatırlıyorum.”

Evet…

Aynen böyle diyor…

Sonradan pişman olması, bir “sağcı” olarak eskiden yapmış olduklarını masum göstermez…

Hâsılı…

Bugün de aslında değişen bir şey yok ama…

Günümüzde “sağcı” ya da “solcu” diyebilmemiz için elimizde somut argüman olmayan ancak ana muhalefet partisi CHP’yi “solcu” olduğu için eleştiren “Pragmatist/Faydacı” Ak Parti, iktidarının ilk beş yılında gerçekten de farklı kültürlerin zenginlik olduğu konusunda son derecede demokrattı…

Ki…

Seçmen tabanı halen çok katı bir şekilde antisemitist olduğu halde…

Nitekim Ak Parti sözcüleri de Sünni Müslüman Kürtler dışında diğer farklı kültür yurttaşlarına halen soğuk ve zaman zaman “aşağılayıcı” gözle bakmaktadırlar…

Bütün bu gerçeklere rağmen Cengiz Özdemir’in 6 – 7 Eylül vahşetini CHP’nin üzerine yıkması hiç de “ahlâkî” değildir…

Ve kaybetmiştir…