Cengiz Çandar'ın arşivden çıkan yazısı şaşırtacak!

Cengiz Çandar dün Fenerbahçe operasyonuyla ilgili AK Parti'yi suçlamıştı. Oysa bakın 2 yıl önce aynı konuda ne yazmış?

İNTERNET HABER - Cengiz Çandar sıkı Fenerbahçeliliği ile bilinir. Haliyle de 3 Temmuz yapılan şike operasyonunda bir Fenerbahçeli olarak köşe yazılarını bu konuya ayırmıştı.

Dün de Aziz Yıldırım'ın açıklamaları üzerinden bir yazı kaleme aldı ve Fenerbahçe operasyonundan Cemaatin değil Erdoğan'ın sorumlu olduğunu yazdı.

Oysa 2 yıl önce Cengiz Çandar 23 Şubat 2012 tarihli "Fenerbahçe operasyonunu doğru okumak" başlıklı yazısında bambaşka yazılar söylüyordu.

Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu'nun yazısını referans göstererek Fenerbahçe operasyonunun arkasında Cemaatin olduğunu ima ediyor ve "Bu yargi-emniyet otonom' yapısının operasyonudur tespitinde bulunuyordu.

Gelin arşivdeki o satırlarını okuyalım;


ÇANDAR 2 YIL SONRA DÜN BAKIN NE YAZDI?


Cengiz Çandar 2 yıl önce Fenerbahçe operasyonunun perde arkasında hükümetin değil yargı-emniyet otonom yapısının olduğunu savunurken dün tam tersini yazdı. İşte dünkü yazısından önemli bölümler;

"(...) Tayyip Erdoğan'ın bu sözlerinden, Aziz Yıldırım'ın şahsında Fenerbahçe'ye karşı işlenen 'hukuk  günahı'nın faturasının 'Cemaat'e ya da Tayyip Erdoğan'ın nitelemesiyle paralel devlet'e çıkartılmak istendiği anlaşılıyordu. Ne var ki Fenerbahçeliler, Tayyip Erdoğan'ı artık pek yutacak saflıkta değiller.

(...) Bütün bunları yerli yerine oturtmadan, Aziz Yıldırım'ın önceki gün Wall Street Joumal'e verdiği açıklamayı da anlayamazsınız. Kendi payıma, ben, o açıklamasını önceki gece okuduğum anda - Aziz Yıldırım'ı tanıdığım ve bu konulardaki görüşlerini bildiğim için de- kolaylıkla anladım. Bu açıklamayı, başkalarını anladık da Radikal in, Tarafın, T24'ün nasıl olup da anlamadığını ve 'Aziz Yıldırım Cemaat'i suçladı' başlığıyla haberleştirdiklerini ise anlayamadım.
Aziz Yıldırım da zaten, bunun üzerine, dün, Türkiye'ye dönmeden önce bir açıklama yapma gereği duydu.
Aynen şöyle: "... Açıklamalarınım, birtakım yazılı ve görsel medya kuruhışlan tarafından içlerinden bazı bölümleri seçilmek suretiyle kamuoyuna servis edilerek, sadece belirli bir camianın hedef alınması gibi gösterilmeye çalışıldığım tespit etmiş bulunmaktayım.
Bu nedenle röportajınım anlam bütünlüğünü yitirmemesi ve suiistimallere yer verilmemesi açısından bir bütün olarak okunup değerlendirilmesi gereğini kamuoyundan rica ederim."

Su dönemde, başını Tayyip Erdoğan'ın çektiği, 'paralel devlet', 'yolsuzluk yok; darbe var', 'uluslararası komplo' vs. kampanyasıyla akıl almaz bir gerçek karartması ve yorum saptırması yaşanıyor. Fenerbahçe gibi bir büyük ve haksızlığın muhatabı kılınmış camianın istismarı üzerinden siyasi hesap yapılmasının önüne geçilmesi, her bakımdan özel önem taşıyor. Aziz Yıldırım, "Bütün bu dosyaların arkasında Gülen mi var, böyle mi düşünüyorsunuz" sorusuna "Bunu ben düşünmüyorum. Bunu Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı düşünüyor" diyor.

(...) Tayyip Erdoğan da her günahı 'Cemaatin üzerine yıkarak' yol alamayacak.
Zira artık 'balonu patlatacaklar' arasında Fenerbahçe de var!

2 YIL ÖNCEKİ YAZISI
OTONOM YAPININ FENERBAHÇE OPERASYONU


Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, yapılanların gerekçesini 'Türk sporunu ele geçirmek isteyen bir grup'un girişimi olarak teşhis ediyor ve böyle bir iddiayı dillendiriyor.
Aslında yapılan, olan-biten; son iki hafta içinde yaşadığımız 'kriz'in «Aziz Yıldırım 'iddialar yığını' diye önceden nitelediği iddianameyi darmadağın etti. Çökertti. Bunu 'maddi delillerle yaptı 'arka planı'ndaki aktörler'den bağımsız değildir.

Bunu en özet haliyle Ali Bayramoğlu'nun dünkü 'Demokratikleşme ve tasfiye' başlıklı yazısının şu satırlarında izleyebiliriz:

"Türkiye'de demokratikleşme ve değişim sürecindeki en önemli aksaklıklar Ergenekon, Balyoz, KCK gibi siyasi nitelikli davalarda, emniyet-yargı uygulamaları üzerinden meydana geliyordu.
Açık, bir dönem, bu tür adli süreçlerle güvenlik ve yargı aktörleri demokratikleşme politikalarını taşıyan önemli işler yaptılar, doğal olarak büyük destek gördüler. Ancak belli bir aşamadan sonra, bu süreçleri kendi güçlerini ve ait oldukları çevrenin gücünü pekiştirmek için bir araç haline getirdiler.

KCK operasyonlarında siyasi alanı tümüyle baskı altına alan uygulamalar, siyaset ve şiddet arasındaki çizgilerin silik hale getirilmesi, tutukluluk konusunda izlenen kararlı ve tavizsiz tutum, 'polis-yargı mekanizması'nın güç pekiştirme aracı haline geldi.

Bu mekanizma ya da 'otonom yapı', bu adli süreçlere ve kendi yöntemlerine yönelik eleştirileri tehlike olarak algıladı. Balyoz, Kafes gibi kimi davalarda yine aynı 'otonom yapı'nın sorumluluğunda olan şüpheli deliller, demokratikleşme sürecine gölge düşürmeye başladı.
En nihayet bunlar etrafında bir kamuoyu inşa edilmeye çalışıldı. 'Emniyet-adliye-basın üçgeni'ndeki istihbarat oyunları' bir hegemonyaya dönüştü ve Türkiye'yi adım adım, üstelik ve yeni dönem adı altında esir almaya başladı. Güvenlik birimleri, kurumlan, analizleri, gazetecileri, aktörlerinin değerlenmesiyle güvenlikçi bakış açısı tüm ülkeyi kapladı.''

Bu anlatımda tek eksik, 'Fenerbahçe operasyonu' sözcükleri.
Fenerbahçe Spor Kulübü, başkanı Aziz Yıldırım üzerinden ve mevcut haliyle bir balon olduğu ortaya çıkmakta olan 'şike iddialan'nın oluşturduğu sis perdesinin altında 'emniyet-adliye-basın üçgeni'nin altarında 'kurban' edilmek istendi.

Bunun önlenmesi, siyasi iktidarın son günlerde son vermekte olduğu 'polis-yargı ekseni' ya da bir başka deyişle 'otonom yapının üstesinden geldiği ölçüde, Türkiye'nin 'özel yetkili' değil gerçek anlamda bir 'hukuk devleti'ne doğru yol almasına da katkıda bulunacaktır.
Aslında doğru adı 'Fenerbahçe davası' olması gereken soruşturma sürecinin özü de budur.

BİR YAZI DAHA...
YILDIRIM SAVUNMASI FENERBAHÇE İDDİA MAKAMINDA

Cengiz Çandar 17 Şubat 2012 tarihli bir başka yazıda ise bu kez Aziz Yıldırım üzerinden Fenerbahçe operasyonunun arkasında kimin olduğunu anlatıyor. Erdoğan'ın bu işte olmadığını Yıldırım'ın açıklaması ile veren Çandar bakın ne yazıyor;

"Aziz Yıldırım, 3 Temmuz'dan (2011) yani kendisi ve bir kısım Fenerbahçe yöneticisinin gözaltına alınmasıyla başlayan sürecin ne olduğunu ve 'aktörleri'ni teşhis ettiğini ima ediyor.
Sürecin arkasında yer alan 'birileri'nden söz ediyor. Tayyip Erdoğan'ı bu sürecin 'arkası'ndan ayırıyor ve hatta "Bizlerle Başbakanımızın irtibatını koparmaya kalktılar" diyor. Söz konusu sürecin, 'Fenerbahçe'yi ele geçirmekle ilgili olduğunu, bu amaçla öncelikle kendilerinin 'ele geçirilmesi' yoluna gidildiğini vurguluyor.

İmamoğlu'nun diploması tartışması! Kemal Alemdaroğlu detayı Selvi yazdı Mansur Yavaş'ın arkasında kimler var Fatih Portakal 'kulağıma geleni aynen söylüyorum' deyip açıkladı Salih Tuna: Ne yapmalı Hilal Kaplan: Erdoğan, BM'de İsrail'i mahkum etti Melih Altınok: Affı kaldırın Cem Küçük'ten muhalif medyaya milyon dolarlık soru