Cengiz Çandar gerçekten tutuklanacak mıydı?
Otorite en dışardan başlar ve içeri doğru mesafe alır. Sıralamada Ahmet Hakan'a kadar gelindiyse epey bir içeri girilmiş demektir.
GAZETECİLER.COM
KCK'dan tutuklanan onlarca gazeteci için açıklanan iddianame, Odatv ya da Ergenekon kadar ilgi görmese de içeriği itibariyle diğerlerini gölgede bırakıyor. Ahmet Hakan'ın Murat Karayılan'a direktif verdiği gibi suçlamalara yer verilen iddianamenin perde arkası daha da şahaneymiş. Öyle ki Cengiz Çandar'ın KCK'dan tutuklanmaktan kıl payı yırtmış olduğunu öğreniyoruz...
İddianamenin içeriği sayısız skandal barındırsa da Ahmet Hakan ve Cengiz Çandar gibi isimlere yer verilmesi başka bir önem taşıyor. Çünkü Kürt siyasetiyle temas etmenin ya da sınırlı bir itirazın nasıl bir bedele yol açacağına dair verilmiş güçlü bir mesaj niteliği taşıyor. Aynı mesaj Ragıp Zarakol ve Büşra Ersanlı üzerinden çok daha yakıcı bir şekilde verilmişti. Ancak Cengiz Çandar'ın direkten dönen tutuklanma öyküsü aynı yakıcılığın Zarakol'a göre çok daha merkezde duran aydınlar için de geçerli olduğunu gösteriyor.
Otorite en dışardan başlar ve içeri doğru mesafe alır, bu mesafe durdurulmadığı sürece uzanır. Sıralamada Ahmet Hakan'a kadar gelindiyse epey bir içeri girilmiş demektir. Kaldi ki buraya kadar her şey normal aslında, otorite 90 yıldır yaptığını yapıyor. Normal olmayan şey, bu resmin tehtid ettiği onca kalemin suskunluğudur. Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu, tablonun şiddeti karşısında dünkü yazısında "Bizi de mi tutuklayacaksınız?" diye Çandar için kurulan tezgahın şaşkınlığıyla "bizi de mi..." diye sormaktan kendini alamayan Bayramoğlu'nun çıkışı güçlü bir itiraz içerse de bir yalnızlığı ve şaşkınlığı da ifade ediyor. Sorunun yanıtı ise Bayramoğlu'nun kendi gazetesindeki yalnızlığında gizli...
Sorudaki şaşkınlığa karşın o eşiğin Ragıp Zarakolu tutuklandığında aşıldığı ortada. Aynı şey Cengiz Çandar için de geçerli, eğer gözleri kesiyorsa neden tutuklamasınlar ki? Engel mi var? Direnç koyacak ahlaka sahip bir aydın gücü mü mevcut? Bayramoğlu'nun sorusuna dönersek, elbette sizi de...
KCK'dan tutuklanan onlarca gazeteci için açıklanan iddianame, Odatv ya da Ergenekon kadar ilgi görmese de içeriği itibariyle diğerlerini gölgede bırakıyor. Ahmet Hakan'ın Murat Karayılan'a direktif verdiği gibi suçlamalara yer verilen iddianamenin perde arkası daha da şahaneymiş. Öyle ki Cengiz Çandar'ın KCK'dan tutuklanmaktan kıl payı yırtmış olduğunu öğreniyoruz...
İddianamenin içeriği sayısız skandal barındırsa da Ahmet Hakan ve Cengiz Çandar gibi isimlere yer verilmesi başka bir önem taşıyor. Çünkü Kürt siyasetiyle temas etmenin ya da sınırlı bir itirazın nasıl bir bedele yol açacağına dair verilmiş güçlü bir mesaj niteliği taşıyor. Aynı mesaj Ragıp Zarakol ve Büşra Ersanlı üzerinden çok daha yakıcı bir şekilde verilmişti. Ancak Cengiz Çandar'ın direkten dönen tutuklanma öyküsü aynı yakıcılığın Zarakol'a göre çok daha merkezde duran aydınlar için de geçerli olduğunu gösteriyor.
Otorite en dışardan başlar ve içeri doğru mesafe alır, bu mesafe durdurulmadığı sürece uzanır. Sıralamada Ahmet Hakan'a kadar gelindiyse epey bir içeri girilmiş demektir. Kaldi ki buraya kadar her şey normal aslında, otorite 90 yıldır yaptığını yapıyor. Normal olmayan şey, bu resmin tehtid ettiği onca kalemin suskunluğudur. Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu, tablonun şiddeti karşısında dünkü yazısında "Bizi de mi tutuklayacaksınız?" diye Çandar için kurulan tezgahın şaşkınlığıyla "bizi de mi..." diye sormaktan kendini alamayan Bayramoğlu'nun çıkışı güçlü bir itiraz içerse de bir yalnızlığı ve şaşkınlığı da ifade ediyor. Sorunun yanıtı ise Bayramoğlu'nun kendi gazetesindeki yalnızlığında gizli...
Sorudaki şaşkınlığa karşın o eşiğin Ragıp Zarakolu tutuklandığında aşıldığı ortada. Aynı şey Cengiz Çandar için de geçerli, eğer gözleri kesiyorsa neden tutuklamasınlar ki? Engel mi var? Direnç koyacak ahlaka sahip bir aydın gücü mü mevcut? Bayramoğlu'nun sorusuna dönersek, elbette sizi de...