Cemaat-Hükümet savaşını kim kazanır?

Taraflar "milli irade", "girişim özgürlüğü", "demokrasi", "basın özgürlüğü" gibi değerleri öne çıkarttıklarını iddia etseler de tam bir iktidar savaşına tanık oluyoruz.

Türkiye'de islami yapılanmalar hakkında en çok çalışan isimlerin başında gelen Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır, bugün köşesinde  Fethullah Gülen cemaati ile AKP hükümeti arasındaki, birkaç gündür hız kesmiş gözüken savaş hakkında en sık sorulan  "Kim kazanır?" sorusuna yanıt aradı.

Daha önceki yazılarında birkaç kez "bu savaşın galibi olmaz" yazan, hatta böylesi bir savaşta üçüncü şahısların da kazanma ihtimalinin yüksek olmadığını ileri süren Çakır,  şöyle devam etti:

TAM BİR İKTİDAR SAVAŞI

"Çünkü her ne kadar taraflar "milli irade", "girişim özgürlüğü", "demokrasi", "basın özgürlüğü" gibi değerleri öne çıkarttıklarını iddia etseler de tam bir iktidar savaşına tanık oluyoruz. Kısacası bu savaştan Türkiye'nin daha özgürleşerek, demokratikleşerek çıkacağını öngörmek hayalcilik olacaktır.
 
CEMAATİN DEVLET İÇİNDEKİ GÜCÜ BUDANABİLİR Mİ?
 
Bununla birlikte, devlet imkanlarına sahip olması avantajıyla hükümetin bu savaştan galip ayrılmamasının imkansız olduğunda ısrar edenler var.

Kendilerine, zaten savaşın asıl nedeninin Cemaat'in devlet içindeki kadrolaşması olduğunu, yani hükümetin Cemaat'e karşı devlet imknalarını mutlak bir şekilde kullanmasının zor olduğunu hatırlatıp hatta tam tersi durumların söz konusu olabileceğini söylediğinizde, "bu konu artık çok önemli değil, sira bunların bir kısmı çoktan tasfiye edildi, geri kalanların çoğu da etkisizleştiriliyor" cevabını alıyorsunuz.

Cemaat'in devlet içindeki gücünün budanması ne kadar mümkün olabilir, emin değilim. Kaldı ki, bu gerçekleşse bile hükümetin Cemaat'e karşı bariz bir üstünlük kurmasının hiç de kolay olduğu söylenemez.

SEVGİ İLİŞKİSİ DEĞİL ALIŞVERİŞ

Bu konuda Türkiye'de İslamcı düşünceyi ve İslami harketliliği en iyi bilen isim olan Prof. İsmail Kara'ya başvurabiliriz. Kara, dünkü Yeni Şafak Gazetesi'nde Yusuf Genç'e verdiği mülakatta İslami cemaatler hakkında çok önemli, çarpıcı ve doğru şeyler söylüyor. Öncelikle onun şu sözlerinin altını çizelim:

"Cemaatler ve tarikatlar siyasi tercihlerinde çok realist davranırlar ve tek başlarına da karar vermezler. Baktıkları, hesaba attıkları yerler vardır hep. Onun için AKP ile Cemaat arasındaki kriz öncesi ilişkileri bir yakınlık, fikir beraberliği ve sevgi ilişkisi olmaktan ziyade kendilerinden başka tarafları da olan bir mutabakat ve alışveriş olarak görmek daha doğru olur."
 
CEMAATLERİN TECRÜBE KLAVUZU
 
Cemaat-siyasi iktidar ilişkilerinin uluslararası boyutları olduğuna da dikkat çeken Prof. Kara'nın şu tespitleriniyse hükümetin bu savaştan galip ayrılmasının çok da kolay olmayacağı önermemize dayanak yapabiliriz: "Tarikat ve cemaatlerin kriz anlarında devreye soktukları tecrübe havuzları ve hafızaları siyasi partilerden daha kuvvetli ve daha uzun tarihlidir. Daha zengin ve daha imkanlıdır. Uzun ömürlü, değişerek devam etmeye hazırlıklı, dönüşmeye mütehammil olmaları da belki bununla alakalı. Siyaset alanı pratik ve pragmatiktir derler, bu doğru. Cemaatlerin bu taraflarının gelişkin olmadığını kim söylemiş!"

Prof. Kara'ya katılıyorum: Cemaatlerin, özel olarak da Gülen hareketinin en büyük avantajı, çok geniş, deneyimli ve etkili bir sosyal tabana sahip olması ve farklı alanlarda faaliyet yürütmesine ek olarak son derece zengin bir siyasi tecrübeye de sahip olmasıdır.

Buna karşılık siyasi açıdan çok güçlü olan AKP'nin sosyal düzlemde Cemaat ile rekabet edebilmesinin pek mümkün olamadığını gözlemliyoruz. Dershanelere yönelik projeyi de bu bağlamda, yani bükülemeyen bileği kırma girişimi olarak değerlendirebiliriz.

Bu yazıyı da hiç çekinmeden "bu savaşın galibi olmaz" diye bitirmekte herhangi bir sakınca yok.

İmamoğlu'nun diploması tartışması! Kemal Alemdaroğlu detayı Selvi yazdı Mansur Yavaş'ın arkasında kimler var Fatih Portakal 'kulağıma geleni aynen söylüyorum' deyip açıkladı Melih Altınok: Affı kaldırın Ali Karahasanoğlu: Erdoğan yerine Kılıçdaroğlu olsa, o konuşmayı yapabilir miydi? Hilal Kaplan: Erdoğan, BM'de İsrail'i mahkum etti Salih Tuna: Ne yapmalı