Cemaat bu açıklamayla ne demek istedi?

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından Gülen Cemaatini temsilen yapılan açıklamayı analiz eden Ruşen Çakır hem övgülerde hem eleştirilerde bulundu...

GAZETECİLER.COM
Gülen Cemaati'nin nüfüzundaki Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından yapılan açıklama tartışılmaya devam ediyor. Vatan yazarı Ruşen Çakır, vakfın açıklamasını analiz ettiği yazısında cemaatin aldığı tutumun perde arkasını sorguladı.

Vakıf tarafından yapılan açıklamayla birlikte cemaatin "Şeffaflaşma yolunda stratejik ve olumlu bir adım" attığını ileri süren Çakır  "Cemaat adına bu tür bir açıklamayla ilk kez karşılaşıyorum" diyerek metnin önemine dikkat çekti. Açıklamanın olumlu yanları olduğunu belirten Çakır önemli eksikleri olduğunu da ekledi. Özellikle cemaat medyasındaki karalama ve linç kampanyalarının açıklamada tatmin edici bir izah ya da özeleştiriyle ele alınmadığını belirten Vatan yazarı Ahmet Şık ve Nedim Şener içerdeyken yürüyen itibarsızlaştırma yayınlarını hatırlattı.

İşte Çakır'ın yazısından çarpıcı bazı bölümler:

Öncelikle bu açıklamayı neden önemli bulduğumu maddeler halinde sıralayayım:

1) 25 yılı aşkın bir süredir Cemaat’i yakından izlemeye çalışıyorum. Bu süre zarfında Cemaat ile ilgili çok sayıda iddia ortaya atıldı. Bunların bir kısmını Fethullah Gülen bizzat veya avukatları aracılığıyla cevapladı. Cemaat’e yakın oldukları bilinen ve/veya sanılan bazı kişiler de zaman zaman bazı açıklamalar yaptılar ama GYV’nin önceki gün yaptığı gibi, Cemaat adına bu tür bir açıklamayla ilk kez karşılaşıyorum(z).

2) Bu metin, temsil kabiliyetini sorgulamanın mümkün olmadığı, Cemaat dışı çevrelerin de yıllardır yakından tanıdığı, değer verdiği, kendini kanıtlamış, Cemaat’in belki de en şeffaf ayağını oluşturan GYV’nin imzasını taşıyor.

3) Bu, “dostlar alışverişte görsün” kabilinden, hayati soruların görmezden gelindiği, görülse bile klişelerle geçiştirildiği üstünkörü bir açıklama değil. Tam tersine her şeyin sorulup bunlara kapsamlı cevapların verildiği başarılı bir metinle karşı karşıyayız.

4) Açıklama, sivil toplum, demokrasi, temel hak ve özgürlükler, şeffaflık gibi evrensel değerleri temel alıyor. Böylece Gülen hareketi etrafındaki tartışmaların “yeniden” sivil bir alana taşınmasına zemin hazırlıyor. “Yeniden” diyorum çünkü son dönemde, özellikle Hanefi Avcı’nın kitabının çıkmasının ardından Cemaat’e yönelik her türlü eleştirinin kriminalize edildiğine, eleştiri sahiplerinin “Ergenekoncu” vb. suçlamalarla itibarsızlaştırılmaya çalışıldığına, birçok kişinin bu nedenle özel yetkili mahkemelerde suçlandığına tanık olduk. Dolayısıyla bu metni, Gülen hareketinin, kendileri hakkındaki tartışmanın sivil platformlarda özgürce yürütülmesine razı olduklarının belgesi olarak görebiliriz.

5) Bu metin, Gülen hareketinin, son dönemde yükselen eleştiri ve suçlamaların ülke içinde ve dışında kendi imajına ciddi zarar verdiğini kabullenip bundan son derece rahatsız olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bu açıklamayı, Cemaat’in, kendisine yapılan şeffaflaşma çağrılarına olumlu cevap vereceğinin bir ilk adımı olarak görebiliriz.

Linç kampanyaları

Saydığım bu olumlu noktaların ardından metne yönelik eleştiri ve itirazlarıma gelince, öncelikle bir alıntı yapmak istiyorum: “Hizmet (Gülen hareketi) ve AK Parti’nin ihtilafından mutluluk duyan çevrelerin 367 krizi, AK Parti’nin kapatılması davası, Cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi konularda nasıl tavır aldıklarını burada hatırlatmak gerekiyor.”

Gerçekten de MİT kriziyle ortaya çıkan yeni durumdan, hem AKP, hem Gülen cemaatinden nefret eden bazı çevrelerin istifade etmek istedikleri çok açık. Ancak Cemaat’in de, neden en zor zamanlarda yanlarında yer almaktan çekinmeyen, demokratlıklarından kuşku duyulmayan bazı isimlerin bir süredir kendilerini sorgulamaya başladığını, öte yandan geçmişte kendilerine selam bile vermeyen bazı isimlerin bugün yanlarında görünmeye çalıştığını sorgulaması gerekiyor, ki bunu söz konusu metinde göremiyoruz.

Yine bu açıklamada Gülen’in kendisi ve Cemaat’in basın ve ifade özgürlüğünü savunmada neden bu kadar geciktiklerinin de cevabı yer almıyor. Ahmet Şık ve Nedim Şener konusunda, arkadaşlarımızın tahliyesi toplumda genel bir sevinç duygusu yaratınca birkaç söz etmekle (ki onlar da dolaylıydı ve tatminkâr değildi) bu konunun kapanması mümkün müdür? Geçen 376 gün boyunca Cemaat’in yayın organları ve meşruiyetlerini esas olarak Cemaat’ten alıyormuş izlenimi veren kişilerce yürütülen itibarsızlaştırma ve hatta linç kampanyalarını ne yapacağız?


Yazının tamamı için