Cem Yılmaz sosyal medyadan uzak dursun!

İletişim uzmanı Tuğrul Yılmaz Hürriyet'ten İzzet Çapa'ya konuştu. Yılmaz verdiği röportajda Cem Yılmaz'ın Twitter kullanımına da eleştirdi.

İletişim Uzmanı Tuğrul Yılmaz, Hürriyet gazetesi yazarı İzzet Çapa'ya verdiği röportajda ünlülerin sosyal medya kullanımlarına değindi. Yılmaz Gülben Ergen'in ev halini olduğu gibi yansıttığını söylerken Cem Yılmaz'ı da topa tuttu.


*"Sosyal medyayı elalemden öğrenecek değiliz" diyorsun! O yüzden mi fenomenlerin çoğu halk adamı?

Ülkede birçok gazeteci yazar bu fenomenleri küçümsüyor ama aralarında doktor, öğretmen, devletin üst kademelerinde yönetici, hatta orduda subay olanlar bile var. Anlayacağın, onlar halkın ta kendisi, efendi ve ahlaklı insanlar. O yüzden de çok seviliyorlar. Sanatçılar arasında da böyle tipler var. Mesela Gülben Ergen yaşadıklarını net bir şekilde halka aktarabiliyor...

*Nereden biliyorsun, beş çayına mı gittin kadının evine?

Aynen öyle! Bir gün televizyon programının pazarlama toplantısı için görüşmeye gittiğimizde gördüğüm sahne, evdeki halini bire bir Instagram'a yansıttığıydı. Bak ama, Cem Yılmaz için aynı şeyi söyleyemem. Bir yandan Tarkan gibi yaşayıp işine geldiği zaman televizyon programlarına çıkacaksın, öte yandan da Twitter'da yazdığın Nasreddin Hoca fıkralarıyla insanları güldürmeye çalışacaksın. Kusura bakmasın ama Twitter'da yazdıklarına hiç gülmüyorum!

*Yahu adamın işi bu zaten...

İyi güzel de sosyal medya onun işi değil ki, ayrıca yazdıkları hiç de komik değil. Cem'in yakın arkadaşı olsam "Twitter'dan uzak dur karşiiim" derdim! Ama milletin sosyal medyayla sınavını anlatan, çok güzel iki saatlik bir stand­up yazdım. Kafama eserse, oyunu soyadaşıma veririm belki.

*Çaktırmadan paketi de sattın...

Hiç acımam, satarım! Bir gün Cem Yılmaz'ın abisi mi, yeğeni miydi tam hatırlamıyorum; bana Twitter'dan mesaj atıp "Cem'in nick'iyle iş yapıyorsun" diye kendince ayar çekti. Yahu ben 2008'de "TGRLYLMZ" adıyla o mecraya girmişim, Cem ise buralarda daha dünkü çocuk... Buna alıntı yaptın demek biraz abes. Soyadı Kanunu'nun kabul edildiği yıllarda, henüz soyadına karar veremeyen kalabalık bir topluluğun bulunduğu yere giden Atatürk "Bu kadar insanın işini neden halletmiyorsunuz?" diye görevlilere çıkışınca memurlardan biri "Maalesef henüz hiçbiri karar veremedi Paşam" demiş.
Bunun üzerine Mustafa Kemal "O zaman kararsızların hepsinin soyadı Yılmaz olsun" emrini vermiş. Bunun gerçek bir hikaye olduğu rivayet olunur. Bana da Yılmaz soyadlı bir milletvekili anlatmıştı. Memlekette aynı soyadını taşıyan bu kadar çok insan varsa, benim suçum ne? Ayrıca Yılmaz soyadının patentini mi almış ki, posta koyuyor (gülüyor)?

*Türkiye'de etkileşimi en yüksek hesap kimin?

Çilek Kokusu'nun yıldızı Demet Özdemir'in hesabı ve fanları gerçekten müthiş.

*Her durumu kendine yontmayı iyi mi biliyorsun, yoksa bana mı öyle geldi?

İnan hiç düşündüğün gibi biri değilim ama galiba sosyal medya tesadüfleri seviyor. Ofise pizza sipariş ettiğimiz bir gün, paket servis geç kalınca "falanca pizza yalan dünya" diye açtığımız hashtag, binlerce kullanıcıdan gelen yüzlerce fotoğraf ve tweet'le yarım saatte TT oldu. Rakiplerinin karalama kampanyası yaptığını zanneden firmanın Türkiye Genel Müdürü hemen bizi aradı. Adama aç kaldığımız için delirip isyan ettiğimizi anlattım. Bu hadiseyle sosyal medyanın gücünü fark ettiler ve bizimle çalışmaya başladılar.

*O zaman bu illet, istendiğinde kötü emellere de alet edilebilir...

Evet, art niyetli de kullanılabiliyor. Özellikle en tasvip etmediğim şey, bazı ünlüler de dahil olmak üzere birçok insanın hesaplarının ahlaksızca çalınması. Çalınan bu hesapların isimlerini değiştirip markalara 40­50 bin TL civarında bir fiyata satıyorlar. Onları satın alan marka yöneticileri de, reklamcılar da; en az çalanlar kadar ahlaksız.Gün geliyor bakıyorsun ki, piyasaya yeni sürülen bir içecek markasının 250 bin takipçisi olmuş. Adama sormazlarmı, daha markayı yeni yarattın, bu kadar aktif bir hesaba nasıl sahipsin diye?

*Gerçekten de nereden bulup alıyorlar?

Geçenlerde bizim hesaplardan biri Bahçelievler'de bir lise öğrencisinin havuzunda çıktı mesela.

*Bu işin de mi havuz medyası var yani?

Tabii, birinin havuzuna düştün mü yandın. Sadece bu 15 ­16 yaşındaki çocukların işi de değil ha, Antalya'da oto galerici bir adam var mesela, ne alakaysa! Galerinin üzerinde ofis kurup laptopları açmışlar; kendi işlerine göre sosyal medyadan daha çok para kazandıkları için milletin hesaplarına salça oluyorlar.

*Bu havuz probleminin mağdurlarından biri de Melih Gökçek'ti, değil mi?

Gece yarısı ağlamaklı bir sesle ekibinden biri beni arayıp "Başkanın hesabı çalındı; onu geri aldık aldık yoksa hepimiz ayvayı yedik" dedi. Tabii ben de balıklama atlayıp "buluruz" demedim. Sonradan iş çözüldü zaten.Twitter'da bir hesap ne kadar aktifse çalınma ihtimali o kadar kuvvetlidir. Özellikle Gezi sürecinde hem sağ, hem de soldan hacker grupları kuruldu; bunların hepsi ideolojik oluşumlar ve amaçları karşı tarafın hesaplarını ele geçirmekti.

*Aktif her hesap çalınabilir mi?

Eğer Twitter'ına gelen linki tıklıyorsa, geçmiş olsun! Mesela diyelim ki sen restoranları takip ediyorsan, bununla ilgili bir link yolluyorlar sana. Ona tıkladığın an hesabın ele geçirilmiş oluyor.

*Hacker'ları uzakta aramaya gerek yok, onlar birer Brütüs yani?

Aynen öyle. İstedikleri kişinin hesabını, istedikleri an ele geçirebilirler. O yüzden bana kimse sosyal medyada güvenlikten bahsetmesin.