Cem Küçük'ten çarpıcı iddia! Bazı gazeteler yarın...
"Star elektriği olan tek bir medya figürü kalmadı şu an her kanatta" diyen Türkiye yazarı Cem Küçük, yankı uyandırma ve etkili olma yeteneğinin kalmadığını bunun da medyanın sonunun göstergesi olduğunu söyledi.
Bir önceki 'Köşe yazarlığı ve yorumculuğun sonu' başlıklı yazısında birçok yazarın artık yankı uyandırmadığını hatta birçoğunun isminin toplum tarafından bilinmediğini belirten Küçük, ülkede birçok gazetenin köşe yazarsız çıkması durumunda bunu hiç kimsenin fark etmeyeceğini fakat daha sonra yaptığı analizde bu tahlilinin az kaldığını söyledi.
Çarpıcı bir iddiada bulunan Küçük, "Bazı gazeteler yarın çıkmasa iddia ediyorum kimse farkına varmaz. Bunların arasında ismi sözde büyük olan ve dev maaşların verildiği gazeteler de var. O gazetelerin çıkıp çıkmadığını toplum asla umursamaz. Bayiler, bakkallar bile o gazetelerin baskı yapmadığının farkına varmaz" ifadelerini kullandı.
MEDYANIN SONU
Son yazımda John Horgan’ın “Bilimin Sonu” ve Donald
Kuspit’in “Sanatın Sonu” kitaplarından hareketle Türkiye’de de köşe
yazarlığı ve yorumculuğun sonuna gelindiğini yazdım. Belki birkaç
tane okunan ve merak edilen isim hariç her siyasi cepheden köşe
yazarları tamamen bitik durumda. Yaşayan ölü gibiler. Ekran
yorumcuları hepten bitik. İster anaakım ister marjinal medya olsun
şu an ortalığı kasıp kavuran etkili tek bir konuşmacı yok. Ciddi
anlamda etkili tek bir programcı yok.
Siyasi tartışma programlarında yine bir-iki meşhur istisna isim
hariç reklam arası konukları yenileriyle değiştirin, rejiyi arayıp
“Yahu deminki yorumcular nereye gitti” diyen tek bir izleyici
çıkmaz. İşte bu tam anlamıyla bitiştir. En büyük kanallarda bazı
haber programlarının yayınlanması unutuluyor ve kimse bunun farkına
bile varmıyor. O haber programının sunucusu “Bugün programım yoktu”
diye Tweet atıyor, RT eden yok. Yaşayıp yaşamadığını bile umursayan
yok.
Bu ülkede birçok gazete köşe yazarsız çıksa hiç kimsenin fark
etmeyeceğini ifade ettim. Fakat sonra objektif analiz edince bu
tahlilimin az kaldığını gördüm. Bazı gazeteler yarın çıkmasa iddia
ediyorum kimse farkına varmaz. Bunların arasında ismi sözde büyük
olan ve dev maaşların verildiği gazeteler de var. O gazetelerin
çıkıp çıkmadığını toplum asla umursamaz. Bayiler, bakkallar bile o
gazetelerin baskı yapmadığının farkına varmaz. Ancak akşama doğru
biri, “Yahu bugün şu gazete çıkmamış” derse, bayi de “Aaaaa galiba
gelmemiş” der. Mesela geçen yıl bir haber kanalı kapandı, 2 ay
kimse o kanalın kapandığını fark etmedi. Aslında bu tıpkı Francis
Fukuyama’nın “Tarihin Sonu” tezi gibi “Medyanın Sonu” olgusuna mı
işaret ediyor? En azından Türkiye özelinde durum bu mu? Tartışmak
gerekir.
Biliyorsunuz meşhur laftır: “Geldiğinde boşluk kapatan insanlardan
değil gittiğinde boşluğu kapanamayan insanlardan ol”. Zaten büyük
yıldız olmak tam da bu tanıma uymaktır aslında. İster medyada ister
sanatta ister siyasette ister bilimde ister sporda. Türk medyasında
bu sözün ilk kısmı bile geçerli değil. Kimsenin boşluk
kapatabildiği bile yok. Yani bir örnek verelim, mesela bir isim bir
programdan ayrılacak, o ismin bıraktığı boşluk kim gelirse gelsin
asla kapanamayacak ve o program büyük irtifa kaybedecek. Zaten işte
böyle bir kişi esaslı bir medya şahsiyetidir. Bu medya figürü
gider, iyi çalışır, alternatif bir mecra kurarsa da o mecra
istediği kadar marjinal olsun ortalığı yıkar geçer.
Peki sürekli mızmızlanan ve dırdırlanan muhalif medya figürleri
böyle çapta ve yetenekte isimler mi? Hiçbiri böyle değil ve o
yüzden bugün muhalif kanatta da yankı uyandıran, ilgi gören, çok
merak edilen kimse hiç yok. Yarın bir tanesi çekip gitse kimsenin
ruhu duymaz. Onlar da bugün aslında yaşayan ölü durumundalar.
Mesela Sözcü ancak kendi küçük emekli memur komünitesine morfin
servisi yapan bir gazete. “Eski Kemalist rejim geri gelecek. Ya
sabır ya sabır” diye Sözcü yazarları insanları uyuşturuyor. O
komünite dışında yankısı sıfır. O anlamda ne kadar satarsa satsın
anaakım kitlesel bir yayın organı bile sayılmaz. Köşe yazarları da
o anlamda miadını doldurmuş. Zaman gazetesi de 1 milyon satıyordu
ve o da kendi örgütsel tabanı dışında hiç yankısı olmayan dandik
bir mevkuteydi. Diğer muhalif gazeteler de benim dediklerime “Medya
bitti bakın Cem Küçük de itiraf ediyor” diyorlar. Oysa kendilerinin
yeteneksizliğini ve zekâsızlıklarını itiraf etmek istemiyorlar.
Yetenekli ve zeki bir medya figürü her koşulda isterse etkili olur
kardeşim. Siz de ne kadar çabalarsanız çabalayın beceremiyorsunuz.
Gerçek bu.
“Yandaş medya şöyle rezil böyle kepaze” diyerek de kendi berbat
durumunuzu kamufle etmeye çalışıyorsunuz. Bir tane gerçek yıldız ve
tüm topluma hitap eden muhalif medya şahsiyeti çıksa ortalığı yıkar
geçer. Bizler de fikrine zıt bile olsak o kişinin yankısı ile
sallanırız. Geçmişte medya tarihinde böyle starlar oldu. Soruyorum:
Şu Cumhuriyet gazetesinde merak edilen ve yankı uyandıran bir tane
köşe yazarı var mı Allah aşkına? Yaşayıp yaşamadıkları bile belli
değil. Sözde muhalifler ama geniş kitleler nezdinde ne bakan ne
eden ne umursayan var. Etkileri sıfır.
Şüphesiz bizim tarafta da aynı sorun var ve geçen yazımda bunları
dürüstçe yazdım. Bir de bizim kanatta “okunayım, izleneyim ve
insanlar beni tanısın” diye bir çaba da kalmadı. Yani yaşayan ölü
olmaktan ve bankamatik memur hâline gelmekten mutlu herkes. Tiraj
alayım, reyting alayım derdi yok ama mutlular.
Öte yandan benim yazdıklarıma mal bulmuş mağribi gibi atlayan bizim
tarafın “loser”ları da var. Onlardan biri, sanki kendisinin yaşayıp
yaşamadığı biliniyormuş gibi kendini çok okunan ilan edip mevcut
hükûmete yakın medyaya sövmüş. Eski Cumhurbaşkanımıza yakın olup
yanlış fikirlerle o şahsa da büyük zarar veren bu gazeteci bir
zerre öz eleştiri yapmıyor ve kendini kandırıyor. Hep başkalarını
suçlamak zaten tipik bir Orta Doğu âdetidir. Yahu sizleri de
önemseyen ya da takan kimse mi kaldı? Düne kadar haberim yoktu,
“ocakmedya” diye bir platform kurmuş. Düşünün benim dün haberim
oldu. Ben bu alternatif mecralardan olup yine de ancak toplumun
yüzde 0,5 bir kitlesine hitap edebilen medyascope olgusunu hiç
yankı uyandırmıyor diye tenkit ederken bir de adı bile olmayan
mecralar varmış. Oysa ben blogundan yazıyor sanıyordum. Peki
“dışlandın” da şu güne kadar o ocağında dişe dokunur ne yazdın? Ne
zaman gündem oldun? Oysa yıldız bir isim teksir kâğıdına yazıp
dağıtarak bile gündem olur.
Aynı şekilde Davutoğlu’cular bir gazete kurdu. Akılda kalan 1
manşetleri bile var mı? Herkese soruyorum, bana sadece bir manşet
göstersinler. Oysa önlerine büyük fırsatlar çıktı ve öyle manşetler
atarlardı ki, herkes konuşurdu ve ortalığı sarsarlardı. Biliyorum
bu yeteneksizliklerini yine bahanelere bağlayacaklar. Bizim taraf
nasıl “Yukarıdakiler böyle istiyor” bahanesiyle yeteneksizliklerini
örtmeye çalışıyorlarsa, muhalifler de “Baskı rejimi var” laflarıyla
aynı zekâsızlık kamuflajını yapıyorlar.
Diyelim uydurduğunuz gibi böyle rejim var. Yahu tüm toplumu
etkileyen ses olursanız ve size de biri zulüm ederse zaten daha da
büyük efsane olursunuz. O zaman zaten kimse sizin önünüzde duramaz.
Onun için topluma yalan söylemeyin. Mevcut tüm muhalif figürlerde
bir zerre ışıltı ve pırıltı yok. Star elektriği olan tek bir medya
figürü kalmadı şu an her kanatta. Yankı uyandırma ve etkili olma
yeteneği kalmadı. İşte medyanın sonu tam olarak budur
zaten