Cem Küçük'ten bomba iddialar! Art arda sıraladı: Sedat Ergin, Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan...
Türkiye yazarı Cem Küçük, yakın zamanda birçok ismin tasfiye edileceğini söyledi ve Ertuğrul Özkök'e ilişkin dikkat çeken iddialarda bulundu...
Türkiye yazarı Cem Küçük, yine çok konuşulacak bir yazı kaleme aldı. Küçük, üstüne basa basa söylediği medya devrimi ile birçok kişinin tasfiye edildiğini ve bunun yakın zamanda devamının geleceğini iddia etti.
Fikret Bila ve Murat Yetkin örneğini veren Küçük, Ahmet Hakan, Ertuğrul Özkök, Sedat Ergin, Cüneyt Özdemir, Cansu Çamlıbel, Çınar Oskay'ın da tasfiye edilecek isimler arasında olduğunu iddia etti.
Küçük'ün iddiaları bununla da bitmedi. "Özkök’ün 15 Temmuz 2016’dan sonra hâlâ yapmaya devam ettiği bir rezaleti de ilgili birimler tespit etmiş durumdadır. Bunu yazının sonuna sakladım" diyen yazar, Özkök'ün son 2 sene içinde, yani 15 Temmuz ihanetinden sonra da defalarca Eyüp Can ile görüşmeye devam ettiğini belirtti. Türkiye yazarı şu ifadeleri kullandı:
Özkök’ün bu kadar pervasızlaşmasını beklemezdim. Özkök son 2 sene içinde, yani 15 Temmuz ihanetinden sonra da defalarca Fetullahçı terörist Eyüp Can ile hem WhatsApp gibi imkânlarla hem bizzat Londra’da görüşmeye devam etmiş. Olacak iş değil ama maalesef bu bir gerçek. Dahası Fetullahçı terörist Eyüp Can’ın aleyhine yazan bir gazeteciyi de “Eyüp aleyhine yazma” diye uyardığı kesin ve nettir. O gazeteci de bu emre âdeta itaat etmiş. İşte FETÖ ile mücadele konusunda bunların samimiyeti bu. Eyüp Can ile Londra’ya lokantasına gidip görüşen ve hakkında kırmızı bültenle yakalama olan bu FETÖ’cüye destek veren sadece Özkök mü? Daha ne banka müdürleri, büyük şirket yöneticileri, prodüktörler var. Kimse Türk milletiyle ve devletiyle dalga geçemez. Evet, Ertuğrul Özkök Fetullahçı terörist Eyüp Can’a hâlâ yardım ve yataklık ederek artık sınırı aştın! Bu olayı görmezden gelerek ya da yalan söyleyip inkâr ederek unutturamayacağını da bil. FETÖ’cü Eyüp Can olayı büyük skandaldır.
Medyada yeni bir
skandal
Bu köşede sık sık "22 Mart
2018 Medya Devrimi"nin Türkiye tarihi açısından önemine
değiniyorum. 22 Mart 2018 hadisesi sadece bir medya olayı değildir.
Türkiye’de gerçek bir demokraside olduğu gibi milletin kahir
ekseriyetinin siyasal sisteme egemen olmasını da simgeler. 22 Mart
devrimiyle medyadan tasfiye edilen Aydın Doğan tam anlamıyla
azınlık vesayeti rejiminin temsilcisiydi.
Artık bu ülkede azınlığın çoğunluğu ezdiği hegemonya rejimi
bitmiştir. Aydın Doğan ile özdeşleşen tüm gazetecilerin, yazarların
ve televizyoncuların da basın hayatından tamamen tasfiye edilmesi
kesin bir mecburiyettir. Bu milletin çoğunluğunun talebidir. O eski
köhnemiş medya düzeni yıkılıyor da yerine gelen yeni medya düzeni
var mı? Hayır yok. Daha önce yazdığım gibi Türkiye’de medyanın ve
köşe yazarlığının sonuna gelindi.
Bizim tarafın medyası da berbat durumda. Yetenek ve zekâ değil
ilişki ağları egemen durumda. Okunma, izlenme ve yankı uyandırma
açısından kötü durumdalar. Belki birkaç istisna hariç millet
tarafından ilgiye mazhar olan hiçbir medya mensubu yok. Hemen
herkes yaşayan ölü ama bizim taraftaki arkadaşların çoğu
kendilerini aldatmaya devam ediyorlar. Ben bir
milliyetçi-muhafazakâr olarak bunu da çok dürüstçe söyleyen
yazarım. Fakat buna rağmen o eski medya düzeninin yıkılması ve
molozunun kaldırılması millet adına büyük kazanımdır. Yeni medyayı
da yeni kuşaklar düzgün şekilde kurar. Devleti de ana akım medyayı
da artık milletin ekseriyetinin talepleri şekillendirecektir.
Demokrasi bu demektir.
İşte bir Eski Türkiye yazarı medyadan tasfiye oldu. Murat Yetkin
kovuldu. Kendisine sivil hayatında başarılar dilerim. Yetkin de son
dönemde aslında yaşayan bir ölüydü. Kimse zaten ne dediğinin
farkında bile değildi. Yani sadece bizim taraf değil, eski Doğan
Medyacılar da ölü durumda.
Yetkin bir yönüyle eskiden iyi bir gazeteciydi ama 28 Şubatçı
zihniyetin bir ürünüydü. 28 Şubat askerî darbesine olan aşırı
desteği gayrimeşru bir tavırdı. Sonrasında 27 Nisan muhtırasını da
destekledi. En fecisi de 17-25 Aralık FETÖ darbe teşebbüsüne tüm
Doğan Medya Grubu gibi tam destek verdi.
İşte tüm bunlardan ötürü tasfiye olması adaletin gereğiydi. Eğer 24
Haziran 2018 Siyasal Devrimi başarılı olmasaydı da CHP zihniyeti
kazansaydı biz muhafazakâr gazeteciler ve yazarlar medyadan tasfiye
olmakla da kalmayacak ve yaka paça içeri alınacak, hatta belki
cezaevinde işkence görecektik. CHP’li Dursun Çiçek’in itirafları
açıktır. Gerçek budur. Herkes de bunu biliyor.
Yaşananların ve yaşanacakların hükûmete muhalefetle hiç ilgisi yok.
Bakın Fikret Bila iktidara yalakalık yapan ve uçaktan hiç inmeyen
biriydi. Fakat bir 28 Şubatçıydı ve onun da medya hayatı bitti. Şu
anda da Hürriyet’te yazanlar istedikleri kadar iktidara yalakalık
yapsınlar eğer 28 Şubat’ı, 17-25 Aralık FETÖ darbesini ya da 7
Haziran öncesi PKK terör örgütünün siyasi kanadını desteklemişlerse
kesinlikle tasfiye olacaklar. Rüzgârın esişi ve suyun akışı
durdurulamaz. 22 Mart 2018 devrimini yapan irade milletin
çoğunluğunun iradesidir.
Elbette olay sadece Murat Yetkin ya da Fikret Bila değildir. Sedat
Ergin de tasfiye edilecektir. Çünkü Ergin de bir 28 Şubatçıdır.
Nefret ettiği insanlara yaptığı yalakalıklarla ayakta kalmaya
çalışan Cüneyt Özdemir, Cansu Çamlıbel, Çınar Oskay gibi Eski
Türkiye özlemcileri de tasfiye edilecektir. 22 Mart devriminin
gereğidir bunlar. Nasıl bizim tarafta yeteneği sıfır olduğu hâlde
sırf ilişki ağlarıyla bir yerde olanlar varsa bu tarafta da
bunlardan var. Kanat Atkaya Ertuğrul Özkök’ün, Çınar Oskay Mehmet
Yılmaz’ın yeğeni olmasa medya hayatları dahi olamazdı. Bugüne kadar
tek bir kere yankı uyandırmamış, hep yaşayan ölü olmuş tipler
bunlar. Tüm eski Doğan Medyası 22 Mart devriminin ne olduğunu ve
nasıl yapıldığını anlamıyor. Durumları çok acınası.
Bana okurlarımın en çok sorduğu iki kişi, Aydın Doğan ile ismi en
çok özdeşleşen iki Eski Türkiye simgesi Ertuğrul Özkök ve Ahmet
Hakan da aynı şekilde medya hayatlarının sonuna doğru gelmiş
durumdalar. Rüzgâr esmeye devam ediyor. İkisi de 17-25 Aralık FETÖ
darbe teşebbüsünü sonuna kadar destekledi. Milletimiz açık
ihanetleri affetmez. Ayrıca Ertuğrul Özkök’ün 15 Temmuz 2016’dan
sonra hâlâ yapmaya devam ettiği bir rezaleti de ilgili birimler
tespit etmiş durumdadır. Bunu yazının sonuna sakladım. Özkök’ün bu
kadar pervasızlaşmasını beklemezdim. Özkök son 2 sene içinde, yani
15 Temmuz ihanetinden sonra da defalarca Fetullahçı terörist Eyüp
Can ile hem WhatsApp gibi imkânlarla hem bizzat Londra’da görüşmeye
devam etmiş. Olacak iş değil ama maalesef bu bir gerçek.
Dahası Fetullahçı terörist Eyüp Can’ın aleyhine yazan bir
gazeteciyi de “Eyüp aleyhine yazma” diye uyardığı kesin ve nettir.
O gazeteci de bu emre âdeta itaat etmiş. İşte FETÖ ile mücadele
konusunda bunların samimiyeti bu. Eyüp Can ile Londra’ya
lokantasına gidip görüşen ve hakkında kırmızı bültenle yakalama
olan bu FETÖ’cüye destek veren sadece Özkök mü? Daha ne banka
müdürleri, büyük şirket yöneticileri, prodüktörler var. Kimse Türk
milletiyle ve devletiyle dalga geçemez. Evet, Ertuğrul Özkök
Fetullahçı terörist Eyüp Can’a hâlâ yardım ve yataklık ederek artık
sınırı aştın! Bu olayı görmezden gelerek ya da yalan söyleyip inkâr
ederek unutturamayacağını da bil. FETÖ’cü Eyüp Can olayı büyük
skandaldır.