Cem Küçük'den olay bir iddia daha: Talimat veren Ertuğrul Özkök’ün bizzat kendisi...
Türkiye yazarı Cem Küçük, 22 Mart medya devriminin tek seferlik bir olay olmadığını ve bir süreç olduğunu belirterek tasfiyelerin süreceği iddiasını yineledi.
Son yazısında Özkök hakkında ortaya attığı iddiasını bugünkü yazısında da hatırlatan Cem Küçük, "Ertuğrul Özkök, Fetullahçı terörist Eyüp Can ile 15 Temmuz 2016 ihanetinden sonra Londra’da hem de birkaç defa görüşmüştür. Bu asla hoş görülemez bir skandaldır. Ayrıca WhatsApp, FaceTime gibi imkânlarla da Can ile iletişimde olmuştur ve bu teröriste hep moral destek vermiştir." ifadesini kullandı.
Özkök'ün bir gazeteciye “Sakın Eyüp aleyhine bir daha yazma” diye bizzat talimat verdiğini söyleyen Küçük, konunun geçiştirilmeye istendiğini söyledi ve Oda TV'ye seslendi:
Soner Yalçın’ın Odatv’sine... Sizle çok kavga ettik
ama geçenlerde Küçükbay skandalıyla ilgili çok dürüst haberinizi
ekranda takdir de ettim. Ertuğrul Özkök’e niye siz de sormuyorsunuz
bu FETÖ’cü Eyüp Can skandalını? Lokanta haberini yapıyorsunuz da, o
FETÖ’cü lokantacıya buradan gidenleri niye merak etmiyorsunuz?
Arayın sorun Özkök’e. O da bu gerçeği teyit edecektir.
Bizim taraftan biri olsaydı da böyle sessiz davranır mıydınız,
yoksa o kişiye haklı olarak yüklenir miydiniz? Yoksa “Odatv’nin
gizli sahibi Ertuğrul Özkök’tür” dedikoduları doğru
mu?
Bu büyük skandalın üstü örtülemez
22 Mart 2018
medya devriminin rüzgârı esmeye devam ediyor. Bir başka deyimle bu
devrim nehrinin suları akmaya devam ediyor. Hep yazmıyor muyuz,
rüzgârın esişini ve suyun akışını durduramazsanız diye. Kimi
tasfiyeler gecikebilir ama son tahlilde medyada yapılan bu halk
devrimi hükmünü icra edecek. İşte bakın Deniz Zeyrek de tasfiye
edildi. Kendisine sivil hayatında başarılar dilerim.
22 Mart 2018 devriminden hemen sonraki ilk yazımda Deniz Zeyrek’in
de muhakkak gönderilecekler listesinde olacağını yazmıştım ve
dediğim oldu. Bana arada kimileri, “Senin yazdığın listedekilerden
bazıları hâlâ duruyor, ne iş?” diyebiliyor. Herkes bilmeli ki,
milletin çoğunluğu tarafından yapılan 22 Mart medya devrimi tek
seferlik bir olay değil, bir süreçtir. Devrimin zaman içinde
nihayete ereceği tüm medya camiası tarafından bilinmelidir. Bakın
devrimin başlangıcından 7 ay sonra Murat Yetkin ve Deniz Zeyrek de
gönderildi. Aslında bu eski Doğan Medya kalıntıları bu şekilde
kovulmayı beklemese, onurlarıyla ve tazminatlarını talep ederek
istifa etse çok daha haysiyetli bir iş yapmış olurlardı. Bunu en
başından beri yazdım.
O zaman muhalefet tabanı nezdinde itibarlarını da korurlardı ama
şimdi o açıdan da bittiler. “Ben ortama uyarım. 17-25 Aralık FETÖ
darbesi gibi olayları destekledim ama şimdi hükûmete ve yeni
patronlara yalakalık yaparım, tasfiye olmam” akılsızlığına sapınca
tüm toplum nezdinde yaşayan ölü hâline geldiler. Cumhurbaşkanımıza
bağlı milletimizin çoğunluğunu zaten kandıramazlar ama bunun
yanında CHP tabanını da kaybettiler. 2019 yılbaşına kadar yeni
tasfiyeler de olacaktır. Daha önceden gidenleri yeniden saymayalım,
herkes biliyor.
Şimdi gelelim son yazımda ifşa ettiğim büyük skandala. Evet yeniden
söylüyorum ki Ertuğrul Özkök, Fetullahçı terörist Eyüp Can ile 15
Temmuz 2016 ihanetinden sonra Londra’da hem de birkaç defa
görüşmüştür. Bu asla hoş görülemez bir skandaldır. Ayrıca WhatsApp,
FaceTime gibi imkânlarla da Can ile iletişimde olmuştur ve bu
teröriste hep moral destek vermiştir.
Kapatılmış bir gazetenin internet sitesinde hâlâ kimsenin okumadığı
yazıları çıkan ve yaşayan bir ölü olduğu için ismini vermediğim bir
gazeteciye “Sakın Eyüp aleyhine bir daha yazma” diye talimat veren
de Özkök’ün kendisidir. Tüm bu bilgiler ilgili yetkili birimlerce
tespit edilmiştir. Dahası var: Ertuğrul Özkök, hakkında yakalama
kararı ve kırmızı bültenle Türkiye’ye getirilme kararı olan bu
FETÖ’cü ile yakın münasebetini de inkâr etmemektedir. Pazartesi
günü de bu olayın olup olmadığı Özkök’e sorulmuştur.
Hakkını yemem, Özkök yüksek profilli bir gazetecidir ve aleni bir
gerçeği inkâr edecek kişi değildir. Bu derece basit yalancılık
Özkök gibi bir insanı rezil eder. Fakat anladığım kadarıyla bu
büyük skandalın üstü örtülerek konu geçiştirilmeye çalışılmaktadır.
Bizim tarafın köşe yazarlarının şu anki aşırı etkisiz hâli bu
skandalı örtmek isteyenleri heveslendirmektedir.
FETÖ’nün 1 numaralı terörist finansörü göz göre göre
kurtarıldığında ve şirketlerine geri döndüğünde bile yaprak
kımıldatamayan yaşayan ölü “hükûmetçi” köşe yazarlarını elbette
kimse önemsemiyor. Fakat Özkök şunu unutmamalı: Bizim taraf köşe
yazarları bitik olabilir ama Cumhurbaşkanımıza ölümüne bağlı
milletin büyük çoğunluğu ve bence gerçek Atatürkçüler de bu olayı
asla kabullenemez. Mühim olan medya değil millettir, millet...
Niye Londra’ya bu Fetullahçı teröristin yanına hem de birkaç defa
gittin? Niye 15 Temmuz ihanetine rağmen bu FETÖ’cüye destek oldun?
Niye emrindeki bir yazara 2016-17’de, “Eyüp aleyhine bir daha
yazmayacaksın” diye talimat verdin? Bu soruları cevaplamak bu
millete karşı borcundur Özkök. Lütfen dürüst ol ve bizlere açıkla.
Ha eğer hukuki bir süreçten korkuyorsan merak etme, Ahmet Küçükbay
bile dışarıdayken kimse asla sana dokunmaz. Eğer öyle bir şey
olursa ben de doğru bulmam ve karşı çıkarım. FETÖ’nün 1 numaralı iş
adamları dışarıda keyifle gezerken kimse Özkök’ü "günah keçisi"
seçemez. Bu milletin çoğunluğunun istediği sadece dürüstlük. Neden
yaptın bunu? Sen ve senin gibi Londra’daki bu FETÖ’cü teröriste
yardım edenler, niye bunu yaptınız?
Son bir lafım da Kemalistlere ve özellikle Soner Yalçın’ın
Odatv’sine... Sizle çok kavga ettik ama geçenlerde Küçükbay
skandalıyla ilgili çok dürüst haberinizi ekranda takdir de ettim.
Ertuğrul Özkök’e niye siz de sormuyorsunuz bu FETÖ’cü Eyüp Can
skandalını? Lokanta haberini yapıyorsunuz da, o FETÖ’cü lokantacıya
buradan gidenleri niye merak etmiyorsunuz? Arayın sorun Özkök’e. O
da bu gerçeği teyit edecektir.
Bizim taraftan biri olsaydı da böyle sessiz davranır mıydınız,
yoksa o kişiye haklı olarak yüklenir miydiniz? Yoksa “Odatv’nin
gizli sahibi Ertuğrul Özkök’tür” dedikoduları doğru mu? Küçükbay
haberiniz mükemmel bir gazetecilik çalışması ama peki bu azılı
FETÖ’cünün avukatının Turgut ve Aslı Kazan olduğunu bildiğiniz
hâlde niye üstünü örtüyorsunuz? Ahmet Hakan ve İsmail Saymaz’ın da
avukatı yine Kazan Ailesi. Bu hiç dikkatinizi çekti mi? Turgut ve
Aslı Kazan yakında Küçükbay’dan hiç farkı olmayan Ali Fuat
Yılmazer’in ya da Sedat Sami Haşıloğlu’nun da avukatlığını alırsa
yine mi haber yapmayacaksınız?
Bir tarafta bizim kanat, öbür tarafta Kemalistler ve solcular bir
şekilde bu olayların üstünü örttükçe bu ülkede hiç kimse
samimiyetten, onurdan, ahlaktan ve namustan söz edemez.