Cem Küçük ve Ertuğrul Özkök arasında "beyin" savaşı başladı!
Ertuğrul Özkök'ün Şevval Sam'ın sorusuna verdiği "Cem Küçük'ün beynine girmek isterdim" sözlerinin ardından Cem Küçük'ten de aynı dileklerle cevap geldi. Bu tartışma bu seviyede giderse çok hoş bir polemik olacağa benziyor...
Gazeteciler ve yazarlar bazen birbirlerine dokundurmalarda, göndermelerde bulunabilir. Hatta uzun uzadıya, günlerce porlemiğe de girebilirler.
Bunun birçok örneğini gündelik hayatta görüyoruz. Bazen sertliğin dozu ayarlanamıyor ve hakaretler de devreye giriyor ama bazı polemikler vardır bol iğnelemeli ama hakaret olmadığı sürece polemiğin devam etmesi okuyucuyu rahatsız etmez.
İşte bol göndermeli, bol iğnelemeli bir polemik.
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök ve Türkiye yazarı Cem Küçük arasında "beyin" polemiği...
Özkök, Cem Küçük'ün beynine girmek istediğini söylüyor, Küçük de Ertuğrul Özkök'ün beynine girmek...
Ve ortaya bu polemik çıkıyor.
İşte polemiğin son halkası Cem Küçük'ün Ertuğrul Özkök'e cevabı:
Cem Küçük
cemkucuk@gmail.com
Ertuğrul Özkök bir etkinliğe gitmiş ve orada
oyuncu Şevval Şam kendisine, “Birinin beynine
girip keşfetmek imkânınız olsaydı kimin beynine
girerdiniz?” diye soru sormuş. Özkök de, “Cem Küçük’ün
beynine girmek isterdim” diye cevap vermiş. Salonda gülüşmeler
olmuş.
Ben de bunu okuyunca güldüm. Gayet makara ve hoş bir dokundurma.
Açıkçası ben de 2020’nin arifesinde olduğumuz şu günlerde Ertuğrul
Özkök’ün beynine girmek ve o beynin içindeki gerçek fikirlerini
görmek isterdim. Çünkü hakiki düşüncelerini yazdığına ve
söylediğine inanmıyorum.
Mesela biliyorum ki Özkök benim Hürriyet gazetesi yönetimi ve
yazarları ile ilgili, “Nokia cep telefonu markasıyla aynı
durumdalar. Tamamen bitmiş hâldeler” benzetmeme bire bir
katılıyor. Bunu da çeşitli ortamlarda ifade ediyor. Benim kulağıma
bunlar geliyor ama diyelim o etkinlikte aynı konuyu sorarlarsa
eyyam yapıyor. Mühim olan bir markanın toplum nezdinde tükenip
tükenmediğidir.
Bir dönem itibarlı olan bir marka sonrasında Nokia gibi çökmüşse
hatırlı konumdaki birileri ne kadar sübvanse ederse etsin ya da
yanına çağırırsa çağırsın o marka bitmiştir. Zaten toplum da o
markada ne olduğuyla ne bittiğiyle mesela Nokia’nın başına CEO
olarak kimin geldiğiyle ilgilenmez, takmaz ve umru olmaz.
Hürriyet’in de durumu şu an budur. Gerçek tirajı 17 bin olan
bir gazeteden bahsediyoruz. Özkök bu gerçekleri beyninde iyi
biliyor ama dilinde bunlar yok.
Bizim muhafazakâr camia ve Kürt kardeşlerimiz zaten hiçbir zaman
Hürriyet logosuna güvenmedi ve sevmedi. Hâlâ da öyledir.
Seküler kesim ise şu an bu logoya ve yazarlarına bir zerre itibar
etmiyor, hatta tam tersi nefret duyguları içinde. Yani netice tam
bir bitiştir. Özkök diyebilir ki: “Benim zamanımda öyle
değildi. Biz popüler konumdaydık. Ben de popüler
yazardım.” İyi de Özkök, Nokia da bir zamanlar cep telefonu
piyasasının kralıydı, şimdi yok hükmünde. Ertuğrul Özkök’ün ne
dediğini bugün toplum merak ediyor mu? Özellikle kazanmak istediği
18-22 yaş genç kuşağı, yani Türkiye’nin geleceği konumundaki
jenerasyon Özkök’ü tanımıyor bile. Gençler arasında yüzde 2-3
tanınma oranı ya var ya yok.
Bakın Özkök’ün Biz10 TV ile YouTube için özel
söyleşisi arşivde duruyor. 3 ay önce yüklenmiş ve “Özkök’ten
çok konuşulacak açıklamalar” diye bol bol anons edilmiş ve
reklam yapılmış. Sonuç: Bugüne kadar 18 bin görüntüleme almış. Bu
kadar anonsa rağmen bu skor dehşet düşük bir rakamdır. Dünkü çocuk
sayılacak kimi gazeteciler çıkıp basit bir cep telefonuyla 150-200
bin rahat görüntüleme alıyor. Özkök ancak, “Hürriyet’ten bir
diğer arkadaş da aynı anonslarla aynı YouTube kanalı için birkaç
söyleşi yaptı ve hepsinde 4-5 bin görüntüleme aldı. Ben o kadar
bitmiş değilim. Yine de onun üç katıyım” diyerek teselli
bulabilir ama bu durum kimin daha hızlı millet nezdinde beyin ölümü
gerçekleşiyor gibi bir tartışma olur.
Hakikaten hem en tanınmış Hürriyet yazarı Özkök hem de diğer
Hürriyet kalemleri için çok üzücü bir çöküş ve bitiş hikâyesi bu.
Toplum bir zerre Hürriyet yönetici ve yazarlarının ne dediğiyle ve
ne yaptığıyla ilgilenmiyor. Hürriyet’te kimin hangi konumlarda
olduklarının bir zerre önemi yok millet için. Bu kişilere
güvenilmiyor ve inanılmıyor.
Bizim çok dar medya camiası toplumdan kopuk şekilde kendini
oyalamaya ve tatmin etmeye devam ediyor. Siyaset camiası ise
Nokia’nın bittiği hâlde hâlâ önemli olduğu zannedilen bir ara
geçiş döneminde bulunuyor. Değişen trend görülemiyor. Oysa
belirleyici olan her zaman toplumsal talep, yani milletimiz
nezdinde itibardır. İşte şu an o bitti Hürriyet ve elemanları
için. Ben de Özkök’ün beynine girip bu konulardaki gerçek
fikrini öğrenmek isterdim.