Cem Küçük Kanal 7 salvosuna devam ediyor

Kanal 7'nin Digitürk bahanesiyle Ethem Sancak'a karşı açtığı savaşta dolaylı olarak Serhat ve Berat Albayrak'ın ve dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın hedef alındığı açıktır.

GAZETECİLER.COM -

Kanal 7'nin Digitürk'te kendilerine söz verildiği halde 360 TV'ye yer tahsisi yapıldığı iddiası ile Ethem Sancak'a  açtığı savaş kıran kırana devam ediyor. Star yazarı Cem Küçük, Kanal 7 patronajı ve yöneticilerine yönelik çok sert bir yazı daha kaleme aldı.

"Kanal 7'nin Digitürk bahanesiyle Ethem Sancak'a karşı açtığı savaşta dolaylı olarak Serhat ve Berat Albayrak'ın ve dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın hedef alındığı açıktır. Kendinizi sinsi sanıyorsunuz ama çırılçıplak açıktasınız." diyen Küçük, Kanal 7'nin 17-25 Aralık sürecinde AK Parti ve Erdoğan'ı desteklemediğini, bu yüzden şimdi de "bu gerçeği gizlemek için komik laflar" ettiğini söyledi.

Küçük konuyu Aydın Doğan, Ahmet Hakan, Akif Beki ve Mustafa Karaalioğlu'na getirmeyi de ihmal etmedi.

İşte Cem Küçük'ün köşesinden dikkat çeken satırlar:

17-25 Aralık sürecinde Fethullahçı terör örgütünden korkan, sinen ve bu yüzden dik duramadığı kanıtlarıyla ortada olan Kanal 7 grubu şimdi bu gerçeği örtmek için komik laflar ediyor.

Recep Tayyip Erdoğan ve ailesi topluca hapishaneye tıkılmak istenirken siz kafanızı başka tarafa çevirdiniz ve FETÖ ile kankalığa devam ettiniz. Bunu aslında en iyi bilen ve bu yüzden belli ortamlarda bazı değerli şahısların yüzüne bu cürmü nedeniyle bakamayan Zekeriya Karaman'ın ta kendisidir. Bu ülkenin tüm dindar ve demokrat Müslümanları 17-25 darbe sürecinde sizin de ne olduğunuzu bizim de ne olduğumuzu gördü. Fethullahçı teröristlerle en çok kimin mücadele ettiğini bu millet iyi bilmektedir. Benim cemaati övdüğüm 2011 yılında benim gibi tüm AK Parti seçmenleri cemaati övüyordu ama Haziran 2014'te bu milletin nerdeyse tamamı Fethullah'ın ihanetlerini görmüşken bu terör örgütüyle hala cilveleşen ve Ekrem Dumanlı tarafından övülme utancına erişen Kanal 7 grubudur ve bu düpedüz ihanettir. 

Öte yandan 17-25 Aralık kadar önemli olan 7 Haziran depreminden sonraki süreçte de dik durmayarak Erdoğan ve ailesine sırt dönen ekiptir Kanal 7 grubu. 7 Haziran sonrası yüzde 41'den Recep Tayyip Erdoğan ve ailesini sorumlu tutan ve Erdoğan'ı tasfiye etmek isteyen sapık bir anlayış ortaya çıkmıştı. Bunların başında da ikisi de eski Kanal 7'ci olan Karaalioğlu ve Beki gelmekteydi. Zekeriya Karaman'ın eski tetikçisi, Aydın Doğan'ın ise yeni tetikçisi olan Akif Beki daha düne kadar yalakalık yaptığı Erdoğan ile dalga geçen yazılara başladı 7 Haziran sonrası. Recep Tayyip Erdoğan'ın sendeleyip düştüklerine inandıkları için tekme yarışına başladılar. Kanal 7 de sinsice bu ihanet kervanına katılmıştır 7 Haziran sonrası dönemde. Kanal 7 grup yayınları 7 Haziran sonrası hep Karaalioğlu-Beki çizgisindeydi. Bakıyorum FETÖ'nün RTÜK ayağından 7.5 ila 15 yıl arası yargılanacağı kesinleşen Hikmet İnce de twitlerle Kanal 7 tetikçilerine yalakalık ediyor. Sabah-ATV ve Star-24 grubunun en büyük düşmanı olan FETÖ yardakçısı Hikmet İnce'nin Kanal 7 ekibine sevgisi enteresan. Ayrıca açık ve aleni Erdoğan düşmanlığı yapan Fehmi Koru Kanal 7'nin resmi yorumculuğuna devam etti yakın zaman kadar ve hala da gruptan maaş aldığı söylenmektedir. FETÖ'cü Adem Yavuz ve Ekrem Dumanlı'nın kankası olan Kanal 7 temsilcisinin twitter arşivine bakıldığında Cumhurbaşkanımıza ve ailesine alenen düşmanlık yapan Hakan Albayrak'ın göklere çıkarıldığı görülür. Kanal 7 tarafından övülen bu şahsın "Berat Albayrak Tayyip Erdoğan'ın damadı olmak dışında hiçbir özelliği olmayan biri" diyecek kadar terbiyesizleşmiş biri olduğu malumdur. Zaten Kanal 7'nin Digitürk bahanesiyle Ethem Sancak'a karşı açtığı savaşta dolaylı olarak Serhat ve Berat Albayrak'ın ve dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın hedef alındığı açıktır. Kendinizi sinsi sanıyorsunuz ama çırılçıplak açıktasınız.

Deniz Feneri konusunda ise yine bu grup sinsi taktiklere başvurmaktadır. Benim en çok mücadele ettiğim adam olan Aydın Doğan'ın derdi hiçbir zaman Deniz Feneri yolsuzluğu olmadı, öyle olsa zaten bu işin içinde olan Ahmet Hakan'ı kovardı. Kendi de yolsuzluğa gırtlağına kadar batmış bir adam olan Aydın Doğan her zaman Recep Tayyip Erdoğan'dan medya şantajıyla rant koparmayı amaçladı. Deniz Feneri'nden suçunu itiraf eden Mehmet Gürhan Nisan 2007'de tutuklandı ve Doğan Medya hiç ilgilenmedi. Oysa Aydın Doğan bu konuyu 1.5 sene sonra ısıtmaya başladı, çünkü o dönem Hilton'dan milyarlarca dolar rant istiyordu. O sebeple ahlaksızca "Deniz Feneri paraları Erdoğan'a teslim ediliyordu" diye yalan manşet attı. AK Parti kapatma davası sürerken tek amacı Erdoğan'dan yağmayla rant indirmekti. Yoksa Kanal 7 ekibi ya da Deniz Feneri yolsuzluğu umrunda değildi. İşte iki eski Kanal 7 elemanı bugün Doğan'ın tetikçisidir ve ikisi de Deniz Feneri dosyasının üstünün tamamen kapatılmasının en büyük savunucusu oldu.

Öte yandan ne gariptir ki köşesinde Deniz Feneri konusunda telaşla her zaman Zekeriya Karaman'ı savunan Ahmet Hakan'ın şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinden hareketle Zekeriya Karaman ve ekibi 100 gün hapis yatmıştır. Mehmet Gürhan konusunda Zekeriya Karaman hiç alakalarının olmadığını ve tanımadığını savunmuştu. Bu şekilde hukuki savunma yapıyordu. Oysa Ahmet Hakan Gürhan ile Karaman ve Kanal 7 organik bağlantısına tanıklık etti ve bu ifadeye dayanarak tutuklama kararları geldi. Fakat sonrasında sıranın kendisine gelmesinden korkan Ahmet Hakan ifadesinin tam aksine birçok yazı yazdı. Ahmet Hakan'ın şüpheli sıfatıyla savcılığa verdiği ifade şuydu:

Şüpheliler Zekeriya Karaman, Mustafa Çelik, İsmail Karahan, Zahid Akman, Harun Kapıyoldaş gibi isimleri burada çalışmam nedeniyle tanıdım. Mehmet Gürhan isimli kişiyi de zaman zaman kanalda görürdüm... Zekeriya Karaman, Deniz Feneri e.V’nin parasını örneğin Kanal 7’de kullanmak, personelin maaşını ödemek için geçici olarak almış olabilir. İki derneği de kurduran Karaman’dır: Bana göre Türkiye Deniz Feneri Derneği’nin kurucusu olan ve Kanal 7’de Deniz Feneri isimli program yapan Uğur Aslan bir dernek kurabilecek kapasitede değildir. Uğur Aslan’a bu dernek kurdurulmuştur ve kurduran da bana göre Zekeriya Karaman’dır. Ayrıca Almanya’daki Deniz Feneri e.V’yi Mehmet Gürhan’ın kendi kendine kurabilmesi ve bu dernek adına kendi kendine para toplayabilmesi mümkün değildir. Mehmet Gürhan en azından icazet almak suretiyle bu derneği kurmuş olabilir. Bu icazeti de yine Zekeriya Karaman’dan almıştır. İki dernek arasında bağ vardır. Benim kanaatime göre hukuken bağ olmasa dahi Türkiye’deki Deniz Feneri ile Almanya’daki Deniz Feneri arasında bağlantı vardır. Zira Almanya’daki derneğin kurucusu Kanal 7 çalışanı olduğu gibi Türkiye’deki derneğin kurucuları da Kanal 7 çalışanıdır. Bunun sonucunda her iki derneğin de organik bağı olduğunu söylüyorum