Cem Küçük: Hiçbir şey vadetmeyen muhalefet seçimden nasıl çıkar?
Türkiye yazarı Cem Küçük, 31 Mart'ın bir turnusol kâğıdı işlevi göreceğini ve birçok sorunun cevabını bize vereceğini söyledi.
Hiçbir şey vadetmeyen muhalefet seçimden nasıl çıkar?
AK Parti’nin
son 17 yılda yaptıklarını buradan anlatmama gerek yok. Parti
sözcüleri 31 Mart’a giderken her gün yapılan reformları, devrim
niteliğindeki işleri anlatıyorlar. Muhalefet bile açık sözlü olmasa
da, kapalı ortamlarda bazı icraatların ne kadar önemli olduğunu hep
vurguluyorlar.
31 Mart seçim sonuçlarını; yaptıklarıyla ve yapamadıklarıyla
tamamen AK Parti belirleyecektir. Yapamadıklarından kastım ise
anlatamadıkları anlamında. Çünkü özellikle gençlere bazı
icraatların ne kadar hayati olduğunu ısrarla vurgulamak lazım.
Köprüler, yollar, tüneller, havalimanı, hızlı trenler bu anlamda
devrim gibi işlerdi.
Dün Esenler Belediyesinde “Mazhar Olmak” kitabı üzerine konuşan
Mazhar Alanson harika bir cümle sarf etti: “O kadar yokluk çektik
ki, şimdi her şeyin ulaşılabilir olması enteresan geliyor.”
1983’e kadar Türkiye’de zenginler için çok bir şey yoktu. İmkânı
olanlar -nüfusun minyatür kısmıydı- yurt dışından alışveriş
yapardı. Özal sonrası ithal ikamesi anlayışı bittiği için bir
miktar bolluk oldu. 1990’lar ise terör, kargaşa ve belirsizlik
içinde geçti...
Sabah saat 4’te kalkıp hastane kuyruklarına girmek, ilaçların her
eczanede olmaması, toplu taşımanın azlığı, yokluklar, suların
akmaması vb. demagoji yapıyor gibi anlaşılabilir ama anlaşılmasın.
Bakın bugün bütün Türkiye’de doğalgaz var. Sobanın ne olduğunu
bilmeyen çocuklar var. 1994’te başlayan Refah Partili belediyelerin
değişimi 2002’de AK Parti’yle ete kemiğe büründü. İşte AK Parti
özellikle gençlere bunları iyi anlatmalı.
Neden mi? Çünkü AK Parti’nin en büyük şanssızlığı seçmene hiçbir
şey vadetmeyen muhalefet. Cumhur İttifakı’nın adayları her ilde
olağanüstü icraatlar yapacaklarını söylüyorlar.
Gerçekleştireceklerinden eminiz.
Normal şartlarda Cumhur İttifakı’nın Millet İttifakı’na 10 puan
fark atması lazım. Millet ittifakının bütün derdi AK Parti-MHP
ittifakını zayıflatmak. Önerdikleri hiçbir şey yok. Şu yola kazma
vururuz, bu köprüyü biz yaparız, şöyle muazzam bir projemiz var,
böyle istihdam sağlarız diyemiyorlar. Yani AK Parti’nin durumu Real
Madrid, Barcelona gibi. Rakibinin bir şey yapacak durumu yok. Her
şey kendi elinde.
Eğer muhalefetin derdi halka hizmet olsaydı, birçok projeyle ortaya
çıkardı. Ya da Lidyalılardan beri yönettikleri İzmir gibi Batı
şehirlerinde şimdiye dek dişe dokunur bir hizmetleri olurdu.
Güzelim İzmir’i "Büyükşehir Köy Belediyesi"ne çevirmezlerdi. Dünya
üzerinde hiçbir şey vadetmeden oy alan tek muhalefet bizdedir! Bu
durumu siyasetin reel gerçeklikleriyle izah etmek de mümkün değil.
İktidarın da mutlaka hataları vardır ama Allah aşkına muhalefetin
durumu ortada değil mi?
PKK bağlantılı tam 334 kişi CHP-İYİ Parti ve Saadet Partisi
listelerinden aday yapıldı. Eğer bu isimler seçilirse oralarda PKK
propagandasının önüne nasıl geçilir? O belediyelerin bazı Kültür
Merkezleri’nde örgüt dokümanları çıkarsa, CHP-İYİ Parti-Saadet
Partisi ne diyecek? HDP, “Bize diyet borcunuzu ödeyin” derse itiraz
edecekleri bir konu var mı?
Sırf Erdoğan nefretinden, Cumhur İttifakı düşmanlığından başka bir
şey önermeyen muhalefet, belirsizlik dışında hiçbir yeni şey
söylemiyor. Kalkınmayla ilgili tek önerileri yok. Yapanla
yapamayanı ayırmak lazım.
Ayrıca şu an sırf kendi istikballeri için AK Parti ve Erdoğan’ı
eleştirip Millet İttifakı’nın PKK bağlantılı adaylarına tek kelime
etmeyen sözde AK Parti’li yorumcuların yaptığı da iş değil. Elbette
AK Parti ve Erdoğan eleştirilir ama hiçbir şey vadetmeyen
muhalefete tek söz etmeyenler de neyin hesabındalar iyi bakmak
lazım.
Bu anlamda 31 Mart bir turnusol kâğıdı işlevi görecek ve birçok
sorunun cevabını bize verecek. Muhalefetin alacağı oy oranı ne
olursa olsun ayrıca bir değerlendirmeyi hak ediyor. Yapanla
yapamayan bir olur mu, göreceğiz.