Cem Küçük: 'Hedef göstermiyorum, İfşa ediyorum'
Akşam'dan Tuncer Köseoğlu, son dönemin en çok konuşulan yazarlarından Cem Küçük'e "insanları hedef gösteriyor, işinden ediyor" iddiaları dahil her şeyi sordu. Cem Küçük de hepsini cevapladı...
Akşam'dan Tuncer Köseoğlu, son dönemin en çok konuşulan yazarlarından Cem Küçük'e "insanları hedef gösteriyor, işinden ediyor" iddiaları dahil her şeyi sordu. Cem Küçük de hepsini cevapladı...
İşte o röportaj:
Üç sene önce Yeni Şafak Gazetesi’nde yazarlığa başladı Cem Küçük. Ve kısa zamanda Türk medyasının en çok konuşulan isimlerinden biri oldu. Şu anda Star Gazetesi’nde köşe yazıyor. Kanal 24’te Günün Manşeti programını yapıyor. Paralel Yapı ile ilgili en sert yazıları en başından beri yazdığını söyleyen Cem Küçük’e Cemaat’in son durumunu, bitip bitmediğini sorduk. Can Dündar’dan Ahmet Hakan’a, Mustafa Karaalioğlu’ndan Akif Beki’ye pek çok isimle giriştiği kavgaları sorduk. Hakkında söylenen “İnsanları hedef gösteriyor, işinden ediyor” iddialarını da sorduk. Sordukça sorduk, anlattıkça anlattı…
FETÖ İÇİN BU DAHA BAŞLANGIÇ
17-25 Aralık darbe girişiminin ardından son iki yıldır
sonra popülariteniz oldukça arttı, olumlu ya da olumsuz, şu anda en
çok konuşulan gazeteci yazarlardan birisiniz? Cem Küçük
kimdir?
1978 doğumluyum. İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve
Edebiyatı bölümünden mezunum. İstanbul'a geldiğim 1996 yılından
itibaren yazar ve yayıncı çevrelerin içinde oldum. Muhafazakar bir
dünya görüşüm olduğu için İslami camia içinde yetiştim elbette. Ama
diğer kesimlere de antenlerim açık oldu. Ben kitap yayıncılığı,
çevirmenlik ve editörlük işi yapıyordum. Bu cemaat meseleleri
çıkmaya başladığında, 2011’den itibaren, bir şeylerin ters
gittiğini yakın çevreme sürekli olarak söylüyordum. Mesela cemaatin
şike kumpası olduğu zaman bizden kitabı çıkan Rasim Ozan Kütahyalı
ile bizim yayınevinde kavga ettim. "Cemaat tüm devleti yönetiyor
Rasim. TSK'dan daha beter hale geldi. Bunlar yarın Tayyip Erdoğan'ı
da hedef alırlar" dedim ta Temmuz 2011'de. Kendisi şahittir.
Rasim ise "Fethullah Gülen'in delirmiş olması lazım böyle bir işe
girişmek için. Böyle bir manyaklık yapamazlar. Sen paranoyak
olmuşsun Cem" dedi.
RASİM’LE CEMAAT YÜZÜNDEN KAVGA ETTİK, SONRA ARAYIP ÖZÜR DİLEDİ
Fakat ben haklı çıktım. Hiç unutmuyorum 8 Şubat 2012 günü sabahın köründe Rasim beni aradı. "Arkadaş haklı çıktın. Senden özür dilerim, bunlar kafayı yemiş. Dün Hakan Fidan'ı tutuklamaya kalktılar" dedi. Ben de "Günaydın. Siz hepiniz uyuyorsunuz. Yarın Tayyip Erdoğan'ı da tutuklamak isteyecekler" dedim. Herkes zaten o zaman uyanmaya başladı. Sonra 2012 Haziran ayından itibaren Yeni Şafak’ta yazmaya başlayınca bu Fethullahçı çete ile kamuoyu önünde mücadeleye başladım. Benim ikinci yazım ‘Cemaat ayağına kurşun sıkıyor’ başlığını taşıyordu. Cemaati devletle bir kavgaya girmemesi ve devleti ele geçirmeye çalışmaması konusunda uyaran kendime göre bir yazı yazdım ve sonra bu yazılarım tam gaz devam etti.
Gülen Cemaati’nin AK Parti ile kavgaya girişeceğini ve
devleti ele geçirmek isteyeceğini öngördün yani?
O dönemde böyle yazıları yazmaya kimse cesaret edemiyordu. Bir sürü
bakan ve vekil bile beni uyarıyor, "Aman dikkat et seni de alırlar"
diyorlardı. Bazıları cemaatin tüm pisliğini biliyordu ama
“diplomasi yoluyla bu işi çözelim” diyordu. Ben ise “diplomasi
olmaz bu çete son hücresine kadar devletten ayıklanmalı” diyordum.
Tüm ama tüm köşe yazarı sözde ağabeylerim beni yanlış buluyordu.
Ben bu işin böyle gitmeyeceğini söylüyorsum. Hele hele 7 Şubat
olduktan sonra bunu da herkese söyledim. Mesela İHH’yı
itibarsızlaştırmak için operasyon yaptıklarını defalarca yazdım.
Benim 2013’ün Aralık ayına kadar yazılarıma bakın, cemaatin
darbeciliğini anlatan çok sayıda yazı göreceksiniz. Bir de iyi
niyetle yayınlanmayan yazılarım da var. Yani tamamen iyi niyetle
gazete yönetiminin bana zarar gelmemesi için yayınlamadığı
yazılar...
CEMAAT’İ SERSEMLETEN YAZILARIM…
Cemaatin darbe girişimi yapacağını ilk ben söyledim mi
diyorsun?
Cemaat meselesinde tevazu gösteremem, ben bunu ilk öngören ve
cemaat vesayetine karşı en çok ve en net mücadele eden gazeteciyim.
Zaten dost düşman bunu herkes kabul ediyor artık. "Efendim biz
öngördük" diye palavra atan çok kişi var. Kardeşim o zaman
yüreklice yazsaydınız. Haa Ali Bayramoğlu entelektüel dünya içinde
ilk bu işi öngören ve en erken söyleyen kişidir. Hatta o yüzden
Ekrem Dumanlı denen firari, Bayramoğlu'nu tehdit etti. Fakat Ali
abi entelektüel açıdan cemaate karşı çıkan yazılar yazdı. Ben ise
aktivist olarak, isim isim yazarak bu çetecilerle mücadele ettim.
Bu mücadele sürecinde psikoloji çok önemlidir. Bu çetenin
psikolojisini dağıtan ve sersemleten bir çizgi izledim. Bu tür
çetelere karşı asla korkmayacak ve geri adım atmayacaksınız. Hukuk
içinde sonuna kadar mücadele edeceksiniz. Tabii bir de kamuoyunda
yazdıklarım çıkınca bana ilgi ve alaka çok arttı.
İki sene önce “medyalarına el konacak”
demiştin...
Evet iki sene evvel söyledim bunu. Terör örgütünün medyası olmaz,
devlete kumpasın medyası olmaz, diye yazılar yazdım. Hukuki
temeline oturttum bunu. Zaman gazetesine de kayyum atanacak.
Fethullahçı Terör Örgütü’nün medyası hukuken olamaz. Yazdıklarımın
hepsi teker teker çıkıyor. Bu ortam oluşunca da benim adım ister
istemez gündeme geldi. Bir de şu var tabii, bizdeki arkadaşların
çoğunun çok cesur olmayışından da kaynaklandı benim ön plana
çıkışım. Yoksa ben ekstra bir şey yapmadım fazla. Paralel çeteye
karşı dik duran istisnalar var, onları ayırıyorum. Ama genel olarak
korkaklık hakimdi. 7 Haziran'dan sonra Tayyip Erdoğan'ı arkadan
hançerleyen bazı isimler, 17 Aralık'tan birkaç gün önce beni Ali
Fuat Yılmazer'in iyi adam olduğuna inandırmak istiyordu. Sonra
zaten nasıl kaypak olduklarını Cumhurbaşkanımız da gördü...
YILMAZ ÖZDİL’İ HİÇ YAZMIYORUM ÇÜNKÜ…
Cemaatle ilgili gelinen nokta nedir, şu anda tasfiye
süreci başladı mı?
Şu an cemaat teknik olarak nakavt edildi. Bundan sonra baş aşağıya
hızla nasıl gittiklerini göreceğiz. İşte medyalarına el konuldu. 17
tane üniversiteleri var. Hepsine de hukuken YÖK'ün el koyma hakkı
var. 17 üniversiteye de el konulacak. Yekta Saraç şu güne kadar
FETÖ ile mücadelede sınıfta kaldı. Bu 17 FETÖ üniversitesi hakkında
hiçbir şey yapmıyor. Hatta bazı FETÖ üniversitelerine yeni bölüm
izinleri vererek rant alanları kazandırdı. Bu 17 üniversite
hakkında gerekeni yapmak zorundadır. Sadece üniversiteler değil
FETÖ'nün bütün şirketlerine el konulacak. Polislere,
savcılara, hakimlere ve MİT mensuplarına hiçbir dış el müdahale
etmeye ve birilerini korumaya kalkışmamalı. Soruşturmalara engel
olmaya çalışanların hepsi hakkında polislerimiz ve
istihbaratçılarımız arşiv kaydı da tutuyor. Soruşturması devam eden
FETÖ'cüleri himaye etmeye çalışmak hukuka aykırı. 17 Aralık ya da
diyelim 1 Ocak 2014'e kadar uyanamayıp yardım edenleri anladım. Ama
bundan sonra 2014-15 yılları boyunca hâlâ Fethullahçı çeteye yardım
edenlerin hepsi açıkça devlete ve millete karşı suç işlemiştir. Adı
ve makamı ne olursa olsun bu tip FETÖ'cüleri AK Parti çevresinden
birileri kurtaramaz. Cumhurbaşkanımız da bu yönde AK Parti
camiasını ve çevresindeki işadamlarını sürekli uyarıyor. Benim en
yakınım saydığım kişiler dahi FETÖ'cüleri himaye etmeye kalkarsa
onları bile siler atarım diyor Cumhurbaşkanımız. Zaten o yüzden
Recep Tayyip Erdoğan büyük bir lider ve devlet adamı. Sonuçta
cemaat artık teknik olarak nakavttır. Bitmiştir yani bu iş. Bazı
insanlar, mesela Ruşen Çakır, bana iki sene önce bu iş başladığı
zaman “Cemaat kazanabilir” demişti. Ben “hiç şansları yok” diye
cevap vermiştim. O yüzden dediklerim çıktığı için bir gündem oluyor
ve bana gıcıklığın biraz sebebi de budur.
AHMET HAKAN BÖYLE GİDERSE, DOKUNMAM
Cumhuriyet Gazetesi yöneticisi ve yazarı Doğan Satmış,
bir yazısında sizin için ‘Türkiye’nin en etkili gazetecisi’ dedi ve
hedef gösterdiklerinizin hepsinin işinden olduğunu iddia etti.
Gazetecileri, yazarları hedef gösteriyor musun? Size yöneltilen
suçlamalarla ilgili ne diyeceksiniz?
Ben şimdi eğer popülerlik derdinde olsam ya da başka bir şey
derdinde olsam otururum her gün Ertuğrul Özkök, ya da Yılmaz Özdil,
Emin Çölaşan, Bekir Coşkun gibi popüler tipleri yazarım. Yüz
binlerce okunuyor Sözcü’nün yazarları. Ben bunları bir kere kaleme
almadım. İstedikleri gibi yazsınlar. Özkök’ü bir iki kere milli
güvenlikle ilgili meselede uyardım. Ben hayatımda doğru düzgün CHP
yazmadım. MHP de yazmadım. Mesela Kadri Gürsel ya da Eyüp Can
kimsenin okumadığı, kimsenin yüzüne bakmadığı adamlar. Niye bu
adamları yazayım ben? Çünkü milli güvenliği ihlal ediyorlar. Çok
açıkça suç işliyor. ABD ve İngiltere'de de Julian Assange tarzı bu
adamları barındırmazlar. Ahmet Hakan'la da kişisel bir derdim yok
benim. Tayyip Erdoğan'a hıncından FETÖ'nün suç ortağı oldu ve
illegal çete işlerine dahi karıştı. Ahmet Hakan çok yozlaşmış ve
Aydın Doğan'ın da söylediği gibi akçalı pis işlere karışmış bir
adam. Ama ben işin o kısmında bile değilim. Bu ülkeye ihanet
etmesin. Benim söylediğim o. Bak bu aralar düzeldi kuzu gibi oldu.
Böyle giderse, ben dokunmam kendisine. Aferin aferin
derim...
Medya kariyerleri bitmeli böyle adamların
diyorsun...
Batıda da öyle olur sen IŞİD’i, El Kaide’yi övdüğün zaman medya
kariyerin biter. Bu sadece medyada değil iş akademi dünyasında da
böyledir. Şimdi mesela Ankara patlaması için Cumhuriyet Gazetesi
“Erdoğan yaptı” diyor. Suruç patlamasını “Erdoğan yaptı” diyor.
“IŞiD'i Erdoğan kurdu” diyor, MİT tırlarının ifşa edilmesini
savunuyor. Bunlar Batı ülkelerinde de ana akım medyalarda
söylenemez. Ya da 12 Mart 2004’te Dışişleri Bakanlığı’nda yapılan
kozmik toplantı, 27 Mart 2014’te Youtube’a verilip, savunuluyor.
Sen bunu savundun mu vatana ihanet suçu işlersin. Bunu ifşa
ediyorum ben.
CAN DÜNDAR’I FENA KISTIRDILAR
17-25 Aralık savcılarıyla röportaj yapan Can Dündar, şu
anda Cumhuriyet’in başında. Kemalist, ulusalcı olarak bilinen
Cumhuriyet’in şu an geldiği nokta ne?
Bir kere Fethullahçı polisler ve savcılar Can Dündar’ı özel
hayatından yakaladılar, kıstırdılar, bu çok net bilinen bir gerçek.
Detaylara girmek istemem. Ben bunu çok yazdım, inkar da edemedi.
İkincisi Cumhuriyet Gazetesi’ni finanse edenlerden biri şu an
cemaat. FETÖ yani. O Atatürkçü geçinenler var ya, onların
maaşlarını FETÖ ödüyor. Can Dündar da PKK terör örgütü konusunda
mesela “şehit” demiyor “terörist” demiyor “saldırgan” diyor,
PKK ağzıyla yayın yapıyor. Bir ara Ahmet Şık vardı Fethullahçıların
içeri attığı adam. O da gerçi istifa etti ama istifa etmeden önce
de Fethullahçı polislerin Suriye ile ilgili, DAEŞ ile ilgili
verdiği bilgileri otomatik yayınlıyordu. Bu iş esir alınmayla
alakalı bir şey. Cumhuriyet gazetesini esir almışlar, istedikleri
gibi kullanıyorlar. Bunun bir kısmı özel hayatla, bir kısmı
tapelerle ilgili, bir kısmı da maddi sebeplerden. Ve büyük Erdoğan
nefreti tabii ki… Belki de en belirgini odur.
Erdoğan nefreti mi?
Ama sadece Erdoğan nefreti değil. Erdoğan nefreti olsa bile
Atatürkçülerin gazetesi denilen Cumhuriyet gazetesi FETÖ’cülerin
elinde oyuncak olmaz. Yani düşünün, bu ülkede Fethullahçı polisler,
Atatürkçü komutanları tutukladı. Cumhuriyet Gazetesi dört beş yıl
önce en sert FETÖ yayınları yapan yayın organı, şu an FETÖ’yü
savunuyor. 17-25 Aralık savcılarını savunuyor, Zekeriya Öz’ü, Ekrem
Dumanlı’yı savunuyor.
MEHMET BARANSU’DA ZEKA YOK
Ekrem Dumanlı dahil kahramanlık taslayanların pek
çoğunun kaçtıkları söyleniyor, kaçmayan Mehmet Baransu ise hapiste?
Bu biraz tuhaf bir durum değil mi?
Baransu aptal bir tetikçi. Analiz
yeteneği ve zekası olmayan ve kullanılan bir tetikçiydi. Örgüt
üyesidir, çok da masum değildir, onu da söyleyeyim. Çok pis işlere
bulaştı Baransu. Kaçmadı tutuklandı o ayrı. Kaçmadı ama onu
harcadılar. Kim harcadı Emre Uslu harcadı, Tuncay Opçin harcadı ve
diğer Fethullahçı polisler harcadı. Mesela Ekrem Dumanlı… Taşhiye
operasyonu yapıldığında “kaçıyor muyuz da gelip bizi canlı yayında
gözaltına alıyorsunuz” diyordun. Bak kaçtın. 56 gündür ortada
yoksun. Evinde yok, iş yerinde yoksun. Benim iki ihtimalim var;
eğer Türkiye’de değilse ya Gürcistan’dan kaçtı ya da Bodrum,
Marmaris üzerinden gemiyle kaçtı. Her yerde arıyor polis, iş
yerinde, evinde, gidebileceği muhtemel yerlerde, hiçbir yerde
bulamadılar.
Türkiye’deki birtakım aydınların son dönemde Erdoğan
nefreti özelinde Fethullah Gülen örgütüne ve paralel yapıya bu
kadar yakınlaşmasını nasıl değerlendiriyorsun?
Bu eski moda aydınlar dünyayı da bilmiyor. İki sene önce Boston’da
bir FBI ajanı, bir tişört giydi. Tişörtte Obama’nın resmi var,
kafasına 7 tane kurşun isabet etmiş. O polis hakkında soruşturma
açtı FBI ve meslekten attı. Ne yaptılar onu biliyor musunuz?
Boston’da mezarlık bekçisi.
HİÇBİR ÖNGÖRÜSÜ ÇIKMAYAN GAZETECİLER DE BIRAKSIN
ABD'de ana akım medyada da kurallar çok nettir ama marjinal medya sonuna kadar özgürdür. Bence Türkiye'de de aynı olmalı. Ben marjinal medyada yazılanlara laf etmem. Ama CNN'de Obama’ya terörist diyeceksin yok ederler adamı. Ya da CBS'de “11 Eylül katliamını Bush yaptı” diyeceksin yok olursun. Ya da diyelim en cumhuriyetçi kanal FOX'da “Obama IŞİD’e destek veriyor” diyeceksin, adamın medya hayatını, akademisyenliğini bitirirler. Ha bu marjinal medyada söylenebilir. Türkiye’de de böyle uç, böyle marjinal yayınlar var ve ben onların ifade özgürlüğünden yanayım. Ama ana akımda, CNN’de FOX’te Obama’ya “sen katilsin” denir mi ya? Türkiye’de ise deniyor ve bu artık olmayacak ana akım medyada. Böyle manyakça laflar etmek isteyenler marjinal organlarda toplansın...
Aydın sorunu mu bu?
Aydın maydın değil bunlar, şahsi çıkarlarını, şahsi bekalarını her
şeyin üstünde gören insanlar, bunları adamdan saymayacaksın.
Babıali dediğimiz dönemden kalan tüm gazetecilerde aynı sorun var.
Kürt meselesini çözüyor musun bunlara soracaksın, dış politikayı
bunlara soracaksın, ekonomiyi bunlara soracaksın. Geçti o devir.
Erdoğan da bunlara sormayınca, kendi bildiği yoldan gidince,
NATO’nun de Washington’un da her dediğini yapmayınca, itiraz edince
bunlar da başladılar küfretmeye. Tabii bir de millilik sorunu var.
Bunlar bir de milli değil. Yani milli olan bir insan kendi
cumhurbaşkanına kendi seçilmiş meşru hükümetine kalkıp da “Bunlar
IŞİD’i destekliyor” der mi?“ Bunlar kan döküyor”, “bunlar masayı
devirdi” der mi? İki yıl önce hükümeti milliyetçilik yapmakla itham
ediyorlardı. Çözüm süreci başladı PKK’yı savunmakla itham ettiler.
Şimdi aynı isimler PKK’yla da köprüleri attı diyor. Yani böyle çok
garip, hiçbir dedikleri, hiçbir öngörüleri tutmuyor. Bize her seçim
sonunda “kaybeden siyasi görevi bıraksın” denir. Üç yıldır hiçbir
dediği çıkmayan aydınlar da görevi bıraksın. Hiçbir öngörüsü
tutmayanlar da görevi bıraksın.
ERDOĞAN’IN ZARAR GÖRECEĞİNİ BİLSİN, YARIN IŞİD’İ DE DESTEKLER
1 Kasım’dan sonra bu aydınlar PKK ile yine görüşülsün,
çözüm süreci yeniden başlasın demeye başladı. Mesela Hasan Cemal’in
“Kürtler demokrasiyi de Türkler’i de sattı” diye bir yazı yazdığını
hatırlıyorum. Şimdi aynı insanlar çözüm süreci yeniden başlasın
diyorlar…
İşte bu dediğin ilkesizlik, prensipleri yok. Bak, Selahattin
Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı seçimler sonrasında “Çözüm sürecinin
devamı için destek veriyoruz, o zaman Erdoğan için aynı yerdeyiz”
dediğini hatırlarsın. Demirtaş bunları söyleyince bazı yazarların
“HDP ile yollarımız ayrıldı” diye twitler atığını, yazılar
yazdığını gördük. Şimdi o aydınlar yine HDP’yi destekliyor. PKK
dese ki “Biz silahı bıraktık” sonra da HDP “Çözüm sürecine
kaldığımız yerden devam edelim” açıklaması yapsa, aynı isimler bu
kez HDP düşmanı olurlar, bundan zerre kadar şüphen olmasın.
Kan dökülmesinin bunlara ne gibi faydası
var?
Şöyle… Erdoğan’ı devirmek tek saplantıları olmuş. 17-25 Aralık
olmamış, 6-7 Ekim provokasyonları olmamış, Amerika da bir şey
yapmıyor. Ordunun bir şey yapacak hali yok… Nasıl devrilecek
Erdoğan? Bir tek şey kalıyor; PKK. Türkiye yanarsa yansın. O yüzden
bunlar Erdoğan’ı devirme aracı olarak PKK’ya destek veriyor.
Erdoğan’a zarar verme ihtimali olsun yarın hepsi IŞİD’çi olur. Hiç
şüphen olmasın. “Türkiye ile İran savaşırsa ben İran’dan yana
olurum” deiyen CHP milletvekili var yahu... Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı! Bak, bunlar bak CHP’li vekil. Şimdi en Marksist gördüğün
adam, solcu gördüğün adam bile yarın IŞİD’in Erdoğan’a zarar verme
ihtimali belirsin, hepsi IŞİD’çi olur.
Bunu 7 Haziran sonrası geçen süreçte gördük aslında.
Özellikle İngiliz ve Fransız basınında çıkan öngörüler ve
Türkiye’nin kaosla yönetilmesini Türkiye’deki birtakım aydınların
da desteklediğini gördük. Bunu nasıl
değerlendiriyorsun?
Bu şunla da alakalı... Bir buçuk ay önce Simon Tisdall, The
Guardian’da bir şey yazdı. Türkiye niye iki-üç yıldır bunları
yaşıyor diye sordu? Ve dedi ki “Washington ve NATO’nun oyunlarını
oynamayıp kendi oyununu kuran, kendi planlarını devreye sokan bir
Türkiye olduğu için bunlar başına geliyor.” Türkiye, Washington ve
NATO’nun her dediğine, Suriye, Mısır falan gibi meselelere “evet”
dese, bu aydın takımı da değişir. Yarın diyelim ki New York Times
Türkiye’yi övmeye başladı, bu aydın takımı ne yapacak. Hepsi
Amerikancı hepsi Erdoğan’ı övmeye başlar.
KARAAİLOĞLU VE AKİF BEKİ’NİN GERÇEK YÜZÜ
Daha çok medya düzenini ve FETÖ’yü konu alan yazılar kaleme alıyorsun. Ama geçmişte aynı masada olduğun bazı isimlerle de ters düştün.
Kim onlar...
Mustafa Karaalioğlu ve Akif Beki mesela?
Ben onlarla hiç aynı masaya oturmadım. Onları hep korkak buldum.
Şimdi ise gerçek yüzlerini herkes gördü. Cumhurbaşkanımıza açıkça
ihanet ettiler. 7 Haziran sonrası tökezlenerek yere kapaklandığını
ve asla da ayağa kalkamayacağını düşündüler. Hemen Cumhurbaşkanımız
ve özellikle de ailesine saldırıya geçtiler. Ya sen aynı uçakta
bulundun. Üst akıl, faiz lobisi, bunlar Erdoğan’ın argümanlarıydı.
Akif Beki de o dönem Erdoğan'a yalakalık yapıyordu. Aç bak, 7
Haziran’dan sonra en az dört beş tane yazı yazdı, üst akılla, faiz
lobisiyle dalga geçiyor. “Erdoğan gitti gidiyor, gerçek lider
Davutoğlu” dediler, oysa Karaalioğlu ve saz arkadaşları
Başbakanımız’dan nefret eder. Hele Akif Beki tam olarak düşmandı
Davutoğlu’na.
26 Kasım 2014’te Ethem Sancak tasfiye yapıp bu ekibi gönderdi bizim gazetelerden. Sonra Levent Gültekin diye bunların bile hırsız dediği adam, Serhat Albayrak, Berat Albayrak ve Erdoğan’a ağır hakaret içeren bir yazı yazdı. Bu yazıyı Karaalioğlu’nun ekibinden İbrahim Kiras ve çoğu arkadaşı retweet yaptı, paylaştı. O yazıda Cumhurbaşkanı’na hakaret var, Ethem Sancak’a hakaret var, Berat ve Serhat Albayrak’a hakaret var. Daha sonra bu Karaalioğlu ve saz arkadaşları, beş kişiyi hedef seçtiler kendilerine Berat Albayrak, Serhat Albayrak, Murat Sancak ve Ethem Sancak. Ve her şeyden önemlisi bu medya operasyonuna izin verdiği için Tayyip Erdoğan. Şimdi bakıyorsun 7 Haziran’dan sonra bu yazıları yazdılar.
KARAALİOĞLU’NUN KİRLİ 1 KASIM PLANI
1 Kasım’dan yine koalisyon çıkar ve Erdoğan da pasifize edilir diye plan yaptılar. Başbakanımız Davutoğlu'nu da bu sinsi planlarına alet etmek istiyorlar. Davutoğlu'nun danışmanları özellikle bu oyuna gelmemeli. Karaalioğlu ve saz arkadaşları 1 Kasım’daki yüzde 50'ye resmen üzüldüler. Çünkü koalisyon bekliyorlardı ki, Erdoğan pasifize edilsin.
Bakın muhafazakar tabanda herkes, bu adamların sadece grupsal çıkarları yüzünden böyle davrandığını gördü. Zaten gerçekleri konuşmak gerekirse 13 yıl boyunca son derece başarısız oldular. Etkili bir medya üretemediler. Bir tane yıldız adam çıkaramadılar içlerinden. Bilakis birçok genç İslamcı yazarın da önünü kestiler. 13 yılda 200 milyon dolar harcanmış ve bunların yönettiği medya, harcanan 200 milyon dolara rağmen hep zarar etmiş gazeteler satmıyor, televizyonlar izlenmiyor. Bunun karşılığında hiç bu gerçekler söylenmeden tatlı bir ayrılık yaşanmış. Buna rağmen Karaalioğlu ve saz arkadaşları hemen saldırıya geçmiş. Sadece çıkar ve rant hesabıyla Erdoğan’a ve ailesine saldırıyorlar. Çiğ bir davranış bu. Karaalioğlu'nun bir numaralı adamı İbrahim Kiras, FETÖ'yü savunuyor artık twitlerinde. Erdoğan Demirören de Kiras'ı hemen kovdu. Doğru tavır budur çünkü FETÖ konusu en hassas konudur. Bu ekip, çoğunluğun gözünde itibarını yitirmiştir ve 2015-19 döneminde artık bu ekip yok hükmündedir. Ferit Şahenk'in de bu konularda hassas olması gerekir.
Babıali bir klan hareketidir denir… Cem Küçük böyle bir
hareketin içinde mi?
Ben Babıali sisteminden nefret eden biriyim ve tek başına bir
yazarım. Bu medyada 3 yıldır yazıyorum ve inandığım yolda tek
başıma da kalsam giderim. Ben gördüğüm tuhaflıkları yazıyorum. Beni
burada görüyorsun, burada otururum. Buradan çıkar eve giderim.
Hiçbir gazeteci ile samimi değilim çünkü samimi olursam yarın o
kişinin aleyhine yazamam. Yanlış görürsem herkesle ilgili
gerçekleri yazabilmeliyim. Yakın arkadaş olunca yazılmıyor. O
yüzden bir yazı adamının gazeteci ve siyasetçi yakın arkadaşı
olmayacak...
CEM KÜÇÜK’ÜN PİŞMANLIĞI VAR MI?
Kalp kırdığını düşünüyor musun yazılarında?
Hayır. Ayrıca bir yazı adamı gerçekleri yazınca kırılıyorsa, o kalp
kırılabilir de. Mühim olan gerçeklerdir...
Pişmanlık yok mu?
Hayır, keşke 17-25 Aralık’ta biraz daha sert olsaymışım. Bak Tuncer
o günleri ben çok yoğun yaşadım. Topa çok sert girdiğim için… Ülke
elden gidecek, darbe girişimi var, her gün tape yayınlanıyor. Karşı
taraf adeta Türkiye'ye saldırıyor. Habertürk de 17 Aralık ile 30
Mart arası paralel örgütün yanındaydı. Hatta 31 Mart'ta bile Mahmut
Akpınar denen en azılı FETÖ militanını Habertürk'e çıkardılar. Ben
inanamadım. Fatih Saraç olayı hikayedir. Bir de Alo Fatih dediler.
Tam yalan. Cemaat ne isterse yaptırdı Habertürk'e. Fatih Saraç da
hep Ciner'in en yakınıydı, hâlâ da öyle. Resmen Ciner Medya paralel
yapıya hizmet etti o dönem.
Sence diğer muhafazakar isimler yeterince savaşmadı
mı?
Elbette iyi mücadele edenler oldu ama bizim İslami camiada genel
olarak bir korku var. Vardı hep böyle tırsmak ve korkmak. Oysa biz
Müslümanların en önemli idollerinden biri Halid Bin
Velid'dir. Halid Bin Velid büyük bir mücadele adamıdır. Peygamber
Efendimizin hep övdüğü bir kişiliktir. Asla yılmaz ve korkmaz.
Bence tüm genç Müslüman kardeşlerim Halid Bin Velid'i emsal
almalı.
HALİL BERKTAY’LA GÜLAY GÖKTÜRK BENİ AĞIR ELEŞTİRDİ AMA…
Hırçın bir karakter olarak görünüyorsun. Yayıncı,
çevirmen, entelektüel yönün pek öne çıkmıyor..
Çok çetin bir mücadele dönemini atlattık, dolayısıyla aktivist
tarafım ortaya çıktı. Sonrasında entelektüel yazılar da yazacağım.
Ben doğru yerlere temas ettiğimi, o yüzden yazılarımın etkili
olduğunu düşünüyorum, kişisel bakmıyorum. Ben kişisel baksam beni
eleştireni yazarım. Bak Halil Berktay ve Gülay Göktürk beni ağır
eleştirdi. İkisine de saygılıyım, ben ifade özgürlüğüne
inanırım.
Ben bunu söylüyorum gereği yapılıyor… Böyle bir kibrin
içine girdin mi ?
Hayır, yok, ben dünyanın en mütevazi adamıyımdır. Beni tanıyan
herkes bilir, ne para ne pul, hiç böyle derdim yok. Bir de
utanmadan Akif Beki ganimet sofrası diyor. Yahu sizin 13 yılda
yediklerinizi bana anlattırmayın. Ben halkın içinden bir adamım.
Yaşantım halktan bir insan gibi. Yarın bir gün işsiz de
kalabilirim. Umurum olmaz...